Çocukluğumuzda edindiğimiz alışkanlıklarımız ve öğrendiklerimiz unutulmaz. Hayatımızın her evresinde bilerek ya da bilmeyerek çocukluğumuzu referans alarak hareket ederiz. Pek çok alışkanlıklarımızın temelini çocukluğumuz oluşturur.
            İnsanoğlu tekâmül eden bir varlık olarak bu tekâmülünü eğitime borçludur. Öncelikle aile olmak üzere eğitimizi okul ve çevreden ediniriz. Eğitimin insanoğlunun yaşam kalitesini belirlemedeki etkisi tartışmasız öneme sahiptir.
            Eğitimin insan üzerindeki böylesi belirleyiciliği, doğru eğitimin önemini gösterir.
            Ailenin eğitim düzeyi çocuğuna vereceği eğitim kalitesini, okulun eğitim düzeyi öğrencinin alacağı eğitim kalitesini, toplumun eğitim düzeyi ise eğitim kalitesinin yanında sosyal ve kültürel değerlerin kalitesini gösterir.
            Aile yüksek düzeyli bir eğitime sahip olmayabilir. Ancak yetiştirdiği çocuğa eğitim imkânlarını sağlama konusundaki bilinci önemlidir. Ayrıca aile toplumsal ve etik değerlere sahip olmalı ki çocuğa doğru eğitim verebilsin ya da doğru eğitim alması konusunda kılavuzluk edebilsin.
            Okul sadece öğretimin olduğu bir yer olursa çocuğun bir yanı eksik yetişmiş olur. Öğretimi eğitimle tamamlayan okul sisteminin sağlıklı bireyler yetiştirmesi düşünülemez.
            Toplumsal yapının kalitesi de çocuğun edineceği değerleri belirler. Çevreden etkilenmemek mümkün değil. Öyle olunca doğru çevre doğru bireyin yetişmesine katkıda bulunur. Aksi takdirde toplumsal kirlenme kaçınılmaz olur.
            Aile, okul ve çevre bireyin yetişmesinde sıralı zincir oluşturur. Bu öğelerin her biri ise zincirin bir halkasını. Birbirine bağlı olan bu halkaların her biri aynı derecede öneme haiz olup, her biri aynı öneme haizdir.
            Malum olduğu üzere aileyi bireyler, toplumu da aileler oluşturur. Okullar ise bu iki halkanın doğru şekilde birbirine bağlanmasını sağlayan halkadır.
            Genel anlamıyla eğitim, bir plan-program ve hedef sayesinde gerçekleşir.
            Özelde ise bireylerin plan-program ve hedeflerinin olması gerekir. Başarının temel anahtarı bu olsa gerek.
            Eğitim insan gibi sürekli geliştirilmesi gereken bir olgu. Eğitimin plan-program ve hedeflerinin doğru olması gerekir ki, doğru sonuca ulaşılabilsin.
            Ne yazık ki bireysel ve toplumsal düzeyde plansızlık-programsızlık ve hedefsizlik anlamında sıkıntılarımız var.
            Kara düzen, çalakalem, günübirlik yapılan her iş ve hizmette emek, harcanan para çok fazla sonuç ise istenen düzeyde olmuyor. Oysa planlı-programlı ve hedefin doğru belirlendiği iş ve hizmetleri yapabilsek; hem emek ve para israfı olmayacak hem de arzu edilen sonuç daha başarılı olacak. Bir de zaman israfını eklemek gerek.
            Çağımızın baş döndürücü teknolojik hızına yetişmek için zaman israfına tahammül mümkün değil. Zamanı doğru kullanmak zorundayız. Zamanı doğru kullanabilmek için hedefi belirleme ve hedefe ulaşabilecek doğru plan-programa ihtiyacımız var.
            Tabi bütün bunların yanında her iş ve hizmetin istenilen başarı düzeyinde gerçekleştirilebilmesi için ekonomik kaynağa ihtiyaç var. Günümüzde kaynak olmadan hiçbir iş ve emeğin gerçekleştirilebilmesi mümkün olmamaktadır.
            Yukarıda bahsetmeye çalıştığımız teorik konuların günlük yaşamımızdaki pratiğine üstünkörü bile bir göz atmaya kalksak, pratiğin başarısızlıklar panaroması olduğunu görürüz.
            Bizde iş ve hizmet konusunda yöneticiler sadece hedefi belirler. Ekonomik kaynağın ise klasik bir adı olur. “ÇEVRE İMKÂNLARININ KULLANILMASI”
            Durum böyle olunca bir iş ve hizmete daha başından bir-sıfır mağlup başlanır. Ekonomik kaynak yok gibidir ama hedefe ulaşmak için çalışan personelin çalışma aşamasında tükettikleri para ve emek aslında kaynak başta ayrılıp verilmiş olsa daha tasarruflu gerçekleştirilebilecektir.
            Maalesef bu kısır döngü toplumsal yapımızın her alanında böylece devam edip gitmekte, biz ise umutlarımızı her seferinde bir başka bahara erteleyerek ömür tüketip durmaktayız.
            Baharın erken açıp, geç kapandığı hayalî hedeflerimizin bir gün gerçekleşmesi umuduyla…