Efendim Eurostat verilerine göre Avrupa'da en az kitap okuyan 2. ülkeyiz (Romanya'dan sonra). 2024 TÜİK ve Yayıncılar Birliği Türkiye’de kitap okuma oranının %27 olduğunu açıklamış. Ayrıca düzenli köşe yazısı okuyanların %5-%10 arası olduğu tahmin ediliyor. Bende istatistiklere güvenerek utanç içinde kaleme aldığım anılarımı sizlerle paylaşıyordum. “Mavi Don” isimli yazımla hızlı bir giriş yaptığım edebiyat dünyasında korkusuzca ilerlerken Ersan abinin de %5’lik dilimin içinde yer aldığını öğrendim. Malum geçtiğimiz hafta Fatih Altaylı 4 yıl 2 ay ceza aldı. Parayla imanın, bir de kimin %5’lik dilimin içinde yer aldığını bilemiyorsun sevgili okur. Bu yüzden hafif tırstığım için daha usturuplu yazılarla siz sevenlerimi kucaklayacağım. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz hafta Papa Türkiye’ye geldi. Volkswagen Arena'da büyük bir ayin yönetti. 25 Aralıkta yine aynı yerde Ebru Gündeş konseri var. Fırtınalar koparsa kopsun be sevgili okur.

Efendim tiyatro da dinî ritüellerin, kutlamaların ve anlatıların zamanla sanat formuna dönüşmesiyle bulunmuştur. Tiyatroya dair günümüze ulaşan en eski ve temel kaynaklar tartışmasız şekilde Antik Yunan dönemine dayanır. Gelgelelim günün birinde Büyük Roma İmparatorluğu Antik Yunan şehir devletlerini kendine bağlıyor, doğal olarak tiyatronun da odağı değişiyor. Felsefi derinlik ve siyasi eleştiri içeren Yunan tragedyaları yerine; kanlı gladyatör oyunları, sirk gösterileri, yemekteyiz, survivor geliyor. TV8 ‘e dönüyor ortalık. Her bir tarafta yarışma.

Takvimler 380 yılını gösterdiğinde Roma İmparatorluğu Hristiyanlığı resmi devlet dini olarak ilan ediyor. 395’te de Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölünüyor imparatorluk. Batı Roma bu ayrılığa dayanamadığından olsa gerek çöküyor, yazık. Doğu Roma’nın yani Bizans imparatorluğunun başkenti Konstantinopolis, şimdiki Volkswagen arenanın olduğu yerler. O sıralar Bizans’ta da işler pek tıkırında sayılmaz. Savaşlar, salgınlar, büyük inşaat projeleri ile azalan nakit rezervleri ülkeyi mali krize sürüklüyor. Kriz teğet geçmiyor. Zaten kilise de geldiği günden beri karşı çıkmış tiyatroya. Büyük sahnelerin bakımı, temizliği, iki ayda bir alınan çift maaş ile sahneye çıkmayan Bizans Devlet Tiyatrosu oyuncuları falan bunlar hep para sevgili okur. Tabi o zamanlar Tamer Karadağlı da yok. Veba yüzünden seyirci de kalmamış. 533 yılında Roma Psikoposluğu’nun başındaki Papa II. Ioannes, Bizans İmparatoru I. Justinianus’a baskı yapıyor tiyatroyu kapat diye. Nitekim canına tak eden Justin “tohumuna para mı saydım?!” diyerek yasaklıyor tiyatroyu. “Gidin televizyon izleyin” diyor. O devasa tiyatro binalarının ise bazıları kapatılıyor, bazıları terk ediliyor, bazıları kiliseye, vergi dairesine, yediemine falan dönüştürülüyor. İşte aradan geçen 1492 yıl sonra ise Papa XIV. Leo, eski adıyla Konstantinopolis -şimdiki adıyla İstanbul- Volkswagen Arena Gösteri Merkezi’ne geliyor. 25 Aralık’ta da Ebru Gündeş…

Fırtınalar koparsa kopsun
Sürüklesin ikimizi
Arzular tutuştursun bizi
Razıyım sonuna senle olsun

Ben sana öylesi taptım inan
Böylesi aşka yasak tanımam
Deliler gibiyim anla biraz
Aklımı yolda bıraktım inan