Sorumluluğunun bilincinde olan her insan, mutluluğun öbür adı olan İslâm'dan uzak yaşayan her bireyin sancısını bağrında hissetmelidir. İsyanı kutsayan kentlerin, kötülük dolu caddelerinden sele kapılmış çiçekleri birer birer toplamalıdır. İnsan yüreğini acımasızca kundaklayan modernizmin çıkardığı küresel yangından bir can kurtarmanın mücadalesini vermelidir. İnanan her insan şu duyguları taşımalıdır;

Elimi uzatabileceğim halde uzatmadığım için yüreği kundaklanan her insan, beni hesaba çekebilir. Gel, diyecekler, sen elinden tutsaydın bu insan şimdi ateşe mahkûm olmayacaktı. Sen sorumluluğunu yerine getirseydin, Kitap mahzun olmayacaktı.

Bir benimle ne çıkar demeyeceksin. Baharın haberini karın altında, kışa inat açan, kardelenlerin verdiğini unutmayacaksın. Kim var, diye sağa sola bakmayacaksın. Ben varım, diyecek ve yürüyeceksin.

Caddelerde gördüğün cahil yığınlara, güneşi ceketinin astarında kaybetmiş kitlelere, yüreğinden habersiz göğsüne takacak sahte muskalar arayan kalabalıklara acıyacak, onlar arasında gördüğün cins tohumlara toprağı işaret edeceksin. Cins tohumu, cins toprakla buluşturan cins bahçıvan olacaksın. Uygun iklimi ise Allah verecektir.

Hammaddesi makbul fakat adresini yitirmiş birini gördüğünde, "bundan ne güzel Müslüman olur" diyecek ve tüm yüreğinle hidayeti için dua edeceksin. Onu kimliğini yitirmiş bir halde gördüğünde kahrolacak, elinden bir şey gelmiyorsa dahi, yüreğin bir peygamber yüreği gibi yanıp "Allah'ım, onları affet, onlara hidayet et, çünkü onlar bilmiyorlar!" diye yakaracaksın.

İslâm'ı; İslâm'ın dostlarından değil düşmanlarından öğrenen insanlar için hüküm verip infaz etmeyeceksin. Birçoğunun reddettiği İslâm'ın Allah'ın İslâm'ı değil babalarının İslâm'ı olduğunu bilecek ve onu zaten senin de reddetmen gerektiğini hatırlayacak, onu kınamak yerine karanlık yüreğine ışık tutacaksın.

Onu kendine, mezhebine, meşrebine, partine, cemaatine, derneğine değil öz benliğine çağıracak,"varlık sorununu" nasıl çözdüğünü soracaksın. Nerden gelip nereye gittiğini, ölüm hakkında ne düşündüğünü, mutluluktan neyi anladığını soracaksın.

Önce seveceksin. Garazsız ve ivazsız, pazarlıksız, bedelsiz seveceksin. Davet yemeğini, sevgi kaşığıyla sunacaksın. Sevgiden başka bedel beklemeyeceksin ki, sevginin bedeli sadece sevgidir, ondan başkası sevgiyi "ucuza" vermektir. Benim ücretim yalnızca Allah'a aittir, diyeceksin.

Bir insanın yüreğinin aydınlanmasına vesile olduğunda dünyanın tapusunu sana vermişler gibi sevineceksin. Bir âdem bir âlemdir diye çıktığın yolda dirilişine sebep olduğun her bir insanın manevi anası olmanın haklı gururunu duyacaksın. Öldürmek için doğuran zavallılara karşı diriltenler ve gerektiğinde diriltmek için ölen bahtiyarlar arasında olmanın şükrünü eda edeceksin.

Yitirilmiş her bireye, yitirilmiş hikmetin gibi bakacaksın. Hikmetini bulmak için gözün insanda olacak. Bulduğunda sana yeni nazil olmuş bir ayet gibi okuyacaksın. Tefsir edecek, te'vil edecek, şerh edeceksin. İnsan ayetiyle Kur'an ayetini buluşturup aralarından çekileceksin.

Rabbimiz bizleri bu niyetlerle Salih ameller işleyen kullarından eylesin.

[email protected]