Adayların belirlendiği, 12 Haziran günü yapılacak olan seçimlere dair partilerin yavaş yavaş vites yükselttiği bugünlerde hiçbir heyecan duyamayınca aklıma 2009 Yerel Seçimleri geldi. Ben de nostalji olsun diyerek, ‘Unutmadık, unutturmayacağız’ sloganıyla sizlerle seçim hatıralarımı paylaşmak istiyorum.
Seçim zamanında 100’ün üzerinde mekan gezmemize rağmen, aklımda kalanlardan bir tanesi Bahçekahve’de yaptığımız miting oldu. Şimdiki belediye başkanımız, o zaman adayımız olan Tayfur Çiçek, dönemin başkanı Sıtkı İçelli’yeyükleniyor: “DP iktidarı yaptı, bunlar satıyor. Mal mülk satmakla borç ödenmeeeez. Bakın, yanımda 3 dönem belediye başkanlığı yapmış Nazım Bey oturuyor. Soralım kendisine, ‘Nazım bey, siz bir şey sattınız mı 3 dönemde?’”. Nazım Bey kafasını kaldırır yukarıya doğru, gözlüklerinin üzerinden doğru bakar ve beklenen cevabı, sakin, mağrur, biraz da ürkek ses tonuyla verir: ‘Satmadım’.
Satmadım, cevabını alan Tayfur Çiçek, elindeki mikrofona, yaradana sığınıp yüklenir, “Satmamıııııışş”. Halk öylesine mutludur ki, nasıl tarif edeyim? Abidin bile tarif edememişken… Tayfur Çiçek, bu satmama olayına takmıştır. Nazım Bey’le yetinmez, kendisi de ilave eder, “Bir dönem de ben yaptım başkanlık. Hiçbir yeri satmadım. Üstüne iki klasör de tapu ekledim”. Bunu yaparken de, iki parmağını şöyle sağ göğsünden sol çapraz aşağı doğru olacak şekilde sallar. Vatandaşımız inanılmaz derecede mutludur. Bizler de öylesine mutluyuz, Türk’üz, doğruyuz, gazla çalışırız. Gazımızı aldık. Zira bizim arkasından gittiğimiz liderler, beklediğimiz, arzu ettiğimiz tabloyu çizmiştir. Satmamıştır, satmayacaktır.
Yıl 2010. Seçimin ardından biryıl geçmiştir. Tayfur Çiçek’in CHP ile encümen ve komisyonlar yapmak istediği anlaşma olmayınca, AK Parti grubu, adalet sarayı için tapu tahsisi verilmesi (yani memlekete hizmet gelmesi için) Tayfur Çiçek ve ekibine kayıtsız şartsız destek vermiş, bu şekilde İlhan Ağat, Hulki Kızıloba’yla birlikte encümen üyesi olmuştur. Gerçi o gece AK Parti sözünü tutmuş ama Tayfur Çiçek sözünü tutmamış, tapuyu ‘Önce para gelsin, veresiye vermem’ diyerek vermemiştir. Neyse, bunu da bir gün yazarız.
Yıl 2011. İlhan Ağat encümen üyesidir veseçimlerin üzerinden iki yıl geçmiştir. Bir gün sıkıntılı bir vaziyette oturmaktadır. Konuşmak ister, bir türlü konuşamaz. ‘Hayırdır’ ısrarlarımıza sonunda dayanamaz. ‘Arkadaşlar, seçimlerde satmadık, satmayacağız sözü vermedik mi biz?’. ‘Verdik’. ‘Otel Tirem ile eskiden Halk Bankası’nın kullandığı binanın satılması için, başkan encümene karar yazdırmış, ihaleye çıkılacak’.Kafamızdan soğuk sular akar.Biz, ne yapmak, nasıl yapmak gerekir diye düşünürken İlhan Ağat üzgündür. ‘Satılırsa ben bu halkın yüzüne nasıl bakarım’.

İşte bu süreçte, Tayfur Çiçek’e ilk meclis toplantılarından birinde verilen ‘Genel satış yetkisi’ mecliste geri alınır. O gün meclis çatısı altında yaşananlar, aslında verdiği sözün arkasında duran, kendisini partiye kaydederek aday gösterdiği Tayfur Çiçek’e de sözünü hatırlatan İlhan Ağat’ın tek başına kalacağının bir göstergesi olmuştur.
Kendisi AK Partili il başkanları ile görüşen, kimi zaman CHP’li yöneticilerle görüştüğü bilinen Tayfur Çiçek, İlhan Ağat’ı partide barındırmak istemez. Hem dönemin başkanı Serkan Görüşük’e, ‘Bunu partiden ihraç edin’ söyleminde bulunur. Hem de şimdiki başkan Hasan Sarp’a.
Gelin görün ki siyaset böyle bir şey. Peki, böyle mi olmalı? Hür iradesi ile sadece verdiği sözleri tutmak isteyenler böylesine linç girişimine maruz kalırsa, bu memlekette siyaset yapacak tertemiz insanları bulmak, temiz insanları ‘Memlekete hizmet edeceksin’ diyerek göreve getirmeye çalışmak mümkün olur mu?
Diğer detayları da paylaşacağım yine sizlerle. Ama gelin görün işte:
Kim satmış, kim satmamış, satarım diyen ne yapmış, sattırmam diyene ne olmuş?

Sonuç:
Tayfur Çiçek sözünü unutmuş, satmaya kalkmış;
İlhan Ağatsatmamıııııış, sattırmamııııış!