Evet, panik yok arkadaşlar. Sakin olun, come down, slow slow…
Geçen gün, akşam saati belediye hoparlörlerinden cazur cuzur bir ses çıkmaya çalışıyor. Birkaç girişimin ardından nihayet duyduk ki ne duymak. Bir rahatladım bir rahatladım, bıraktım işi gücü, geçtim televizyonun karşısına oh beeee. Her şey mükemmel.
Derken telefonuma mesaj geldi. Bir arkadaşım da, ‘hoparlörden ısrarla bangırtılan ne olaki’ diyesi merak etmiş öğrenmek istiyor. Dedim korkma, kan falan istenmiyor. Eeee? Yangın falan da yok. Eeee? Tirelinin biri evlenme programına falan da çıkmamış. Pes çatlatma adamı… Panik yapma kardeşim, dedim. Her şey mükemmel, ne kadar sorun varsa memlekette hepsi çözüldü.
Nedeeeeeeeeeeen?
Bağırma be kardeşim. Basketçiler yenmiş de ondan. Bir sessizlik, garibim o da dumura uğradı. Bir an şok oldu. Kolay mı? Lig başladı başlayalı, ‘Demir attım yalnızlığa’ hesabı diplerde debelenen basketbol takımımız hem de deplasmanda kazanmış. Daha ne olsun? İnsanlarımız da bir garip hakikaten. Memnun etmek çok zor. Bir telefon geliyor, gazeteciyiz ya, ‘Birader boyum kadar çukur var, elli kere söyledik belediyeye tamam diyorlar, en son Edip diye biri çıktı, ben hallettiririm dedi. Ne gelen var ne giden. Şunu bi haber yapıversen ya’… Kardeşim ne gerek var. Basketçiler yendi ya. Daha ne istiyorsunuz?
Zıııııırrr, Telefon. Neymiş, fabrika açacakmış da belediye bir yandan organize bir yandan bir sürü masraf, dünyanın su parası, atık suyu çeli, çöpü. Başka bir belediye su parası, atık su parası hepsi de ücretsiz gel burada aç demiş. Neymiş, 500 kişi çalışacakmış fabrikada. Yüzlerce işsiz genç var Tire’de. Bu fırsatı nasıl teperlermiş? Hammadde alımı da cabasıymış. Geç kardeşim geç. Basketçiler yendi, daha ne istiyorsun. Hem 500 genç 5’er onar lira verip de tezahürat yapıyor. Bursa’ya gidecek parası olmayabilir ama Bursa’nın takımı Tire’ye geliyor, onları görsün, çalışıp ne yapacak. El insaf.
Neymiş, Tire’den bir kuaför varmış, Ukrayna’sı, Yunanistan’ı gitmedik yer bırakmamış, aldığı birinciliklerle Tire’yi, İzmir’i ve Türkiye’yi her yerde temsil ediyormuş. Şimdi bu arkadaşa ne bir tebrik, ne bir destek varmış belediyeden, bunu bir haber yapsana diyorlar. Kardeşim, bizim reklama ihtiyacımız mı var? Bize ne bir kişinin yaptığı reklamdan? Ukraynalılar bizi tanıyıp da ne olacak? Neymiş Tire’de aynı yarışmalar yapılsa kozmik ses getirirmiş… Bizim basketçilerimiz, devasa adamlar, potaya bir çaktılar mı smacı nerden geliyor bilir misin ses? Nereden bileceksin ki… Onlar bizi tanıtıyor kardeşim.
Mesele bir yere maça gidiyorlar. Düşünün. Takımın koçu kim? Kim ha söylesenize? Tabii ki Belediye Başkanı Tayfur Çiçek. Ya takımın ikinci başkanı kim? Mutlu Sarayköylü. Sevgili başkanımızın yeğeni. Ya takımın menajeri kim? Metin Sarayköylü. O da başkanımızın yeğeni. İmajı düşünsenize. Bir şehrin belediye başkanı, basketbola yüreğini koymuş, enerjisini koymuş, sorumluluk almış koçu olmuş. Yetmemiş, ailecek takımı sahiplenmişler, başarısı için ter dökmüşler. Şehir şehir dolaşarak, her gittikleri deplasmanda Tire’yi tanıtıyorlar. ‘Gelin Tire’de köfte yiyin, çok nezih, çok güzel, mükemmel turistik otelleri var, tarihi doku tamamen muhafaza edilmiş bir şehr-i muazzam. Lidyalılar parayı burada basmışlar. Osmanlı’nın darphanesi buradaymış. Fransız Lö Martin burada yaşamış, inanç turizmi için ideal bir kent”. Böylesi bir tanıtım için üç beş kuruş ayni yardım yapıldı diye yeri göğü yıkıyor insanlar. Neymiş masrafmış. Kardeşim, masrafsız iş olur mu? Hem bak bu hafta kazanmışlar zaten. Bir de zirveye oynadık mı bunun önü basketbol 1. Ligi.
Hep söylerim Tireli nankör diye. Dikkat ettim, ‘Tire Belediyespor Türkiye Deplasmanlı Basketbol 2. Ligine Hoşgeldin’ diyerekten bir tek belediye başkanı kutlamış takımı. Moral olsun şehre diyerek, birçok yere böylesi bir afiş asılmış. Sanayicimizde tık yok, esnafta tık yok. Olmadığı gibi, söylüyorum insanlara, verdikleri cevaba bakın: ‘Bırak yaaaa, seçim yatırımı bunlar. Orada bir kazansın, seçim garanti. Esnafın derdiyle ilgilendiği mi var. Yollar delik deşik, şehir köstebek yuvası, herkes kafasına göre bir yerleri deliyor, kazıyor, aklına gelen olursa bir şeyler döküp kapatıyorlar, o da üç gün sonra yağmurla tekrar açılıyor’
Yaa, zihniyete bakar mısınız?
Tamam, yollar bozuk, 2,5 yıldır ‘Proje’ olarak bir tek proje üretilip hayata geçirilmemiş, organizeye fabrika bulmak için top iktidara atılmış, yerelde işsizlik oranı Türkiye ortalamasının kat kat altına inmemiş, Tire Belediyesi şahısların iş bilmelerinden çıkıp, kurumsal bir yapıya kavuşamamış, birbirinden önemli adımlar atılması gerekirken bazı adımlar kısır döngüde tıkanmış olabilir. Ama dert etmeyin.
Bir arkadaşım anlatıyor cumartesi akşamı. Neymiş, bankaya maaşını çekmeye gitmiş. Arabadan inmiş, parayı çekmiş, tam arabaya binecek, ‘Biriyle çarpıştık’ diyor. Ağzında sigara, bir gözüne duman kaçtığından hafif kısılmış, sakalı ehh, ‘Birader 3 lira verecen’. ‘Yahu 3 dakika olmadı, çektim parayı arabaya döndüm. Kim olduğu, ne aldığı bile belli değil. Bu nasıl iş’ diyerek şikayet ediyor bana. Haber yapacakmışım. Kardeşim otopark sorununun ne önemi var? Kim nerden ne alırsa alsın yahu.
Ha bu arada, Edip Adanalı Bey kardeşim belediye başkan yardımcısı olmuş tebrik ediyorum. Yok, yok kendisi söylemedi. Tesadüfen öğrendim. Doğalgaz aboneliği için başvuracaktım, işlemlerim yapılırken telefon çaldı. Görevli de az dinledikten sonra, ‘Belediye başkan yardımcısı kim???’ diyerek sıfatı tekrarlayıp ismi öğrenme gayretinde ısrarcı olunca ben de bir çam devirip, cehaletimi döktüm ortaya. Bir de gazeteci olacağız, ağzımdan ‘Mengü, Mengü Bey, zaten tek yardımcı v..’ derken, memur arkadaş, ‘Edip, buyurun başkanım’ diyerek tekrar edince jeton düştü bende, kızardım, bozardım. Edip ağabeyimiz belediye başkan yardımcısı olmuş haberimiz yok. Biraz da kırıldım kendisine, arayıp söylemedi müjdelemedi diye ama neyse. Bunlar fani işler.
Hem bak, hoparlör bangır bangır yırtındı: ‘Basketbol takımımız yendi’
Gerisi olur gider hemşerim. Panik yok!