Başlıktan önce yazımın başında tüm annelerin, anneler gününü kutlamak istiyorum. Evladına canını siper, saçını süpürge eden tüm annelerin, anneler günü kutlu olsun. Herkesin ana sevgisi bir başkadır. Yaptıklarımız ve yaşadıklarımız onları ne denli üzse de ne biz onları sevmekten vazgeçeriz ne de onlar bizi. Yani bir başkadır anne sevgisi. Öncelikle kendi annem Nazmiye Keseli başta olmak üzere etrafımdaki tüm anacığım dediklerimin ve cennetin ayakları altına yazıldığı tüm annelerin anneler gününü kutluyor, ana olabilmek için hasretle bekleyenlere de Allah’tan hayırlı birer evlat vermesini diliyorum…
Gelelim bugüne… Gerek yazılarımdan gerekse gazetemizin sütunlarında yer alan haberlerden hatırlayacağınız gibi Tire Belediyesi ve Tayfur Çiçek’le ilgili birçok haber ve konu işledik. Bunlardan en son ve en çok gündemde olanı devlet hastanesi yanındaki dükkanların yapımı ve satışı konusuydu. Süreç mahkemeye taşındı, yeniden meclise geldi, mahkeme devam ederken CHP’nin ret oyu vermek yerine çekimser kalma ısrarı yeni düzenlemelerin yapılmasına izin verdi derken eczane inşaatları sürdü gitti. İlginçtir ki mecliste düzenleme yapılmadan önce mahkemenin ‘Durun’ dediği bir dönemde yapılan inşaatlar hiçbir savcımızın dikkatini çekmedi. O dönemde de defalarca yazı yazmama, haber yapmama rağmen, ‘Mahkeme durun dedi, Tayfur Çiçek durmuyor’ dememe rağmen hiçbir hukuki işlem yapılmaması ilginçti.
Daha da ilginci, Tayfur Çiçek beni mahkemeye verdi. ‘Kamuoyunda hukuka uymayan biri gibi gösterdiğim, kanunlara aldırmayan biri olarak lanse ettiğim, hakaret ettiğim, küçük düşürdüğüm, saygınlığını zedelediğim bla bla bla…’ sebepleri ile savcılığa suç duyurusunda bulundular. Savcılığın kararı özetle şöyle oldu, ‘Haber doğru, kamu yararı var, bilgi ve belgeler gerçek’. Haydi buyurun. Yani ne demek istiyor, ‘Mahkeme durun demiş ama Tayfur Çiçek’in durmadığı doğru’ diyor. Şimdi beni şikayet ettikleri gerekçe ne, ‘Bu doğru değil, bizi suçlu gösteriyor’. Eeee? Savcılık haber doğru diyorsa demek ki Tayfur Çiçek suç işledi o dönemde. Peki yaptırımı ne oldu? HİÇ! Bu kararı veren savcılık kamu görevini unuttu mu, bana ne mi dedi bilemiyorum. Ama hiçbir soruşturma açılmadığı ortada. Dahası bu yönde vatandaşların savcılık makamına verilmiş dilekçeleri de var. Ama gelin görün ki hukuk süreci devam ederken, meclisten düzenlemeler geçti ve suç vasfı ortadan kalktı.
Bununla kaldı mı peki? İzmir 1. Bölge İdare Mahkemesi gerekçeli kararı açıkladığında, ilk imar planıyla ilgili meclis kararını, bununla ilgili encümene verilen satış yetkisi kararını da iptal etti. Buraya kadar bir sorun yok. Tayfur Çiçek belediye meclisinde mahkeme süreci devam ederken yeni imar düzenlemelerini onaya sundu, muhalefet çekimser kaldı, karar yedi oyla geçti. Hemen aynı gün yeni satış kararını da meclise getirdi ama satış kararı reddedildi.
Şimdi, durum özetle şu. Yapılan inşaatlar için imar düzenlemeleri kararı tamam. Satış yetkisine ilişkin meclis kararı iptal durumda, yenisi de yok! Ama Tayfur Çiçek önceden aldığı ve mahkemece iptal edilen satış yetkisine istinaden yaptığı satışa atfen kalktı mülk sahiplerine tapularını teslim etti! Olan şu, yetkisi olmadığı halde, tapu teslimi yaptı. Satışlar iptal edilmesine rağmen tapuları verdi. Üstelik yeni bir satış yetkisi kararı, yeni bir ihale olmamasına rağmen.

Cumhuriyetimizin kıymetli savcılarına alenen bu durumu ihbar ediyorum. Bu işlem hukuka aykırıdır, suçtur. Görevi kötüye kullanmaktır. Gerekli işlemlerin yapılmasını kamu adına sizlerden talep ediyorum.
Özetle,
Tayfur Çiçek’i ihbar edi-yorum.