Çıkmaz sokak, girişi olan ama diğer yöne çıkışı olmayan sokaklar için kullanılır. Bu tarz sokakların girişinde bunu belirten tabelalar vardır ve sokağa girildiğinde yolun devamının olmadığı bilinir.  Bireysel olarak çıkmaz bir sokağa girmenin kişinin kendisinden ve en azından yakın çevresinden başkaca birilerine zararı olmayacağı için bireysel tercihi olarak kabul görür, ses çıkarılmaz. Hatta kendisine çıkan yolun diğer ucunu da kapatarak iç dünyasına çekilir, kime ne?
Ama sivil ya da resmi bir kurumun, düşüncenin, topluluğun temsilcisi iseniz veya siz kendinize böyle bir yakıştırmada bulunuyorsanız izleyeceğiniz yolu doğru seçme durumundasınız. Kişisel hırs veya tatmin olma istekleri küçük veya büyük bir camianın başarısızlığına,  mutsuzluğuna neden olabilir. “ Direksiyonda ben varım arabayı istediğim yere yönlendiririm” dediğiniz anda ilk tepki “Dur bakalım ne olacaktır”
Başarıya ulaştığınızda araba hala doludur ama en ufak sendelemede birer ikişer boşalmaya başlar.  Gözünüz sadece kendi belirlediğiniz yönde ise bunun farkına bile varamazsınız. Öyle ki belki de otobüste kimse kalmamış ve hatta akaryakıt bile kalmamış, araba çoktan durmuş ama siz hala yola devam ettiğinizi sanırsınız.
Bu duruma düşmeyi kimse istemez. Aynı durumdaki birçok kişinin benzer olayla karşılaştığını bildiği halde kendisinin düşeceğini ihtimal vermez. Halbuki kendisini garantiye alması için basit bir yol vardır; arabadakilerle sık sık fikir alışverişinde bulunmak. Böylece hem doğru yönde ilerlemiş hem de olası yanlış seçimlerde en azından sorumluluğu paylaşmış olur. 
Fikir alışverişinin de birkaç kişinin bir araya gelmesi ile değil beraber yola çıkılan ve elini yolda karşılaşılacak taşların altına sokacak tüm kişilerle yapılması önemlidir. Yoksa birileri taşın üstüne oturup diğerlerine “hadi bu taşı buradan kaldırın da yolumuza devam edelim” demesi halinde birkaç taş sonra çevrenizde kimse kalmaz ve o taşın olduğu yerde süresi belli olmayan bir kamp kurmak zorunda kalırsınız. Ve taşın üstünde kaç kişiyseniz artık o kadarsınızdır. Ve daha kötüsü halk sizi anlamamaktadır. Oysa halk sizi anlasa ve o taşı kaldırsa her şey ne kadar güzel olacaktır.
Aslında belli bir ekonomik refahı yakalamış bu kişileri de çok hayıflanmamak lazım zira gelişmekte olan bir ülkede yaşıyoruz. Ama maalesef bu gelişme makro ekonomi ve teknolji alanında çok hızlı ve düzenli olmasına rağmen bireysel olarak baktığımızda teknolojiye ayak uydurma konusunda hızlı ama ekonomik gelişmede ise çok zayıf kalmaktadır. Yeterli ve düzenli geliri olamayan bireylerin sosyal, kültürel ve siyasi beklentileri de buna paralel kalmaktadır.
Dolayısıyla ekonomik gelişme düzeyi artmadıkça bu çelişki ve hayıflanmalar devam edecektir. Bu şartlar altında yerel seçim kazanının yavaş yavaş tekrar ısınmaya başladığını görüyoruz, Tekrar diyoruz çünkü yerel seçimin öne alınması gündeme geldiğinde ocağın altı yakılmıştı. CHP’nin red oyu vermesiyle teklif kabul edilmemiş olsa da ocağın altı kapatılmadı ve kısık ateşte beklemeye alınmıştı.
Yerelde baktığımızda Ödemiş adaylarının kim olacağı o günlerden sorgulanmaya başladı.
CHP’den Sayın Keskin’in mevcut belediye başkanı olarak aday olacağı beklenirken eski belediye halen ilçe başkanı Sayın Eriş’in de aday olmasını isteyen büyük bir kesim var. Bu iki ismin dışında aday olma düşüncesinde olan kişiler de olmasına rağmen iki başkanın birden adaylığını açıklaması halinde bu dönem aday olmamayı tercih edeceklerinden isimlerini yazmamız doğru olmaz. Ak Parti’de ise en güçlü aday Sayın Badem gözükmesine rağmen bir grubun O’nu milletvekilliğine yakıştırıp yerine bazı isimler üzerinde durduğu anlaşılıyor. MHP’nin de bu seçimlere güçlü bir adayla gireceği konuşuluyor.
Adayların belli olmamasına ve seçimlere bir yıl gibi bir süre kalmasına rağmen bugünden bakıldığında seçimleri hangi partinin kazanacağını değil ama ilçemizdeki en zorlu yerel seçimlerinden bir tanesi olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Özellikle Bütünşehir Yasası olarak bilinen yasanın yürürlüğe girmesi ile sadece Ödemiş adayları değil İzmir BŞB adayının ismi de tüm ilçelerde olduğu gibi Ödemiş’teki seçimleri de etkileyecektir. Belirttiğimiz Yasa nedeniyle belde ve köy oyları da dengeleri değiştirecek bir orana sahiptir. 
Belediye meclis üyelerinin yazımı da diğer partilerde bir sıkıntıya yok açmayacak olsa da CHP açısından bu seçimi etkileyecek bir öneme haizdir. Belde ve köylerin katılımı nedeniyle meclis üye sayısı bu seçimlerde mevcut Yasaya göre 31’e çıkacaktır. Bunlardan 6 tanesinin İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde de görev yapacak olması ve İl Genel Meclisinin kapatılması nedeniyle ilk 3-4 . sıralara yazılmak ayrı bir önem arzedecektir. Bu kurallara göre Belediye Meclis Üyelerinin ön seçimle belirlenmemesi halinde liste büyük olasılıkla başkan adayının istediği doğrultuda şekillenecek olması CHP için bir handikap oluşturacaktır.