İnsan fıtratı ödül’e meyillidir.
Ödül’e akan sıcak bir akışı vardır. 
Ceza ise insanın hoşlanmadığı bir neticedir.
İnsan cezayı hak etse bile sevmez.
Bunu en fıtrî olanını masum çocuklarımızda yaşarız. Henüz günahsız ve masum yavrularımız ödül alınca sevinirler, çocukluğun tüm sevecenliğini ortaya dökerler. Ancak bir kabahati karşılığında ise cezayı, annesinden bile olsa tahammül edemezler. Ceza karşısında amallanır, hırçınlaşırlar.
Onun için eğitimciler ve pisigoloklar “ceza ile eğitim olmaz” derler.
Ödül, insanın yaratılışındaki pozitif duyguları ve meyilleri harekete geçirir. Daha çok gayret göstermesine ve daha iyi olmaya doğru yönlendirir. Tabi ki ödülün zamanlaması ve hak edilişi önemlidir. Zamanlı zamansız, gerekli gereksiz ödül değerini kıymetsizleştirir. 

Bölgemizin sesi “YEREL GÜÇ“ kuruluşunun 16. yılında hem emekçileriyle bir araya geldi, hem de paydaşlarıyla başarılarını ve sevinçlerini “ÖDÜL TÖRENİ“ ile taçlandırdı. 

Bize de kısa süreli bir emeğimiz olmasına rağmen, bir plaket ile onurlandırdılar. Kendilerine teşekkür ediyorum. Başta medya sahibi Dilek Acar Güleç hanımefendiye ve neredeyse kuruluşundan bu yana büyük emekleri olan Dilek Ayvalı hanım efendiye teşekkür ederim. Başarılarının artarak devam etmesini ümit ediyorum.

Gecede bir çok konuşmalar gerçekleşti. Hepsi medyanın önemini ve gücünü vurguluyordu. Bu konuda yerel medyanın özel bir önemi daha ortaya çıktı.

Yerel medya demek, bölge halkının sesi, haberi, çığlığı demek. 
Bu açıdan da “YEREL GÜÇ” önem arz ediyor.

Esasen medyayı tanımlayan bir çok kalıp söz olmasına rağmen, benim en çok dikkatime çeken tanım şudur; Medya, kaldıraç gibidir. Toplumsal çok büyük yükleri, maharetli bir manivela ile yerinden oynatabilir. 

İşte bu yüzden ehil ellerde, vatansever ellerde ve satın alınamayan ellerde olması önemlidir. 

İşte “YEREL GÜÇ“ bunu başarmaya çalışıyor. Bölgemizin çığlığını doğru bir tarzda, doğru argümanlarla duyurmaya çalışıyor. Bu konuda bölge insanı olarak yanında durmaya ve destek vermeye özen gösteriyoruz. 

Bölgemizin potansiyelini kısaca değinmeden geçemeyeceğim. İleriki yazılarımızda daha geniş bilgileri paylaşabiliriz. 

Küçük Menderes havzası olarak gücümüzün, potansiyelimizin ve etki alanlarımızın farkında değiliz. 
Bölge olarak “etgen“ değil “edilgen“ pozisyonundayız.

Bölgenin ağzına çalınan küçük bal parçalarıyla yıllarca avunduk. 

Halbuki; ÖDEMİŞ, TİRE, BAYINDIR, KİRAZ, BEYDAĞ ve SELÇUK olarak yaklaşık 500.000 civarında nüfus gücü olan İZMİRİMİZİN önemli bir bölgesiyiz. 

Tarımsal ve ziraî gücümüz çok yüksek. Dünyadaki sayılı verimli havzalardan birine sahibiz. 
Kültürümüz, coğrafyamız, insanımız Anadolu’muzun parlak bir sayfası. Bu parlak sayfayı yeniden parlatmaya hazır mısınız?