Saygıdeğer okurlarım, bu satırları, birinci bölümünü bitirince yazımın önüne aldım.
Yazdıklarımı herhalde pek beğenmeyeceksiniz zira çok abartmışım Ödemiş ağzını, şahsen kendim de beğenmedim. Hem ecdadımıza da bühtan olur.
100-150 yıl öncesi konuşulan yöre dili bile bu kadar kötü değilmiştir.Ama yine de sohbetlerimizin içine karışan bir iki kelime tebessüm ettirmeye yetiyor. Bir ilkti, sanırım, son da olacak, lehçe yazmak bizim işimiz olamaz, zaten böyle bir iddiamız da yok.
            Konuyla ilgili olarak bir iki hususta söyleyeceklerim var. Bir defa, karı, koca, dul, kaşık düşmanı, garı vb. gibi kelimeleri hayatımda kullanmam kullananları da sevmem. Ben eşime; hanım, hatun diye hitab etmişimdir, 50 nci yılı devirdiğimiz evliliğimizde. Ayrıca Ödemiş’li, Tire’li İstanbul lehçesi ile konuşur, Ödemiş’li kibâr insandır. Bu konuşma kültürünün olgunlaşmasında, 1920 li yıllarda mübadele yolu ile varını yoğunu gurbet ellerde bırakarak Ödemiş’i ikinci vatan edinmiş Rumelili evlâdı Fatihan’ın rolü büyüktür. Bu kaynaşma, kız alıp vermelerle mükemmel denebilecek bir aile yapısı meydana getirmiştir, en azından şehrimiz Ödemiş, Tire’de ve bölgede.
Anadolu kültürü ile Avrupa insanının iyi yönleri böylece harmanlanmıştır. Bunları belirtmeyi borç bilirim.
 
 
            Gazeteye arada uğradığımda, güzel kızım Dilek’in keyfi yerindeyse Ödemiş şivesiyle konuşuruz bazen.
Güleriz. Kulakları çınlasın bizim gazetenin Muhasebe Sorumluluğunu bir dönem üstlenen Şerife kızım da bize katılırdı. Bana, ‘Rıfat amca siz hem İstanbul Türkçesi hem yerel lehçe kullanıyorsunuz derdi. E,biz Ödemiş’liyiz kızım, aslımız bu, dilimizi unutmayalım derdim. Şimdi bankacı olmuş çok sevindim. Hayırlı başarılar dilerim, yeni mesleğinde. Zaten Üniversite’de 4 yıl İşletme okumuştu. Ha, onu diyordum: Dilek, Rıfat amca ya! bizim şivemizle bir hikâye yazsana dediğinde, kızım ben hayatımda hiç hikâye veya roman yazma girişiminde bile bulunmadım nasıl olur desem de, istesen alâsını yazarsın diye gaz verdiydi bir zamanlar. Galiba şimdi öyle bir fırsat doğdu. Hikâye olmasa da hikâye tadında bir yazı yazmaya çalışacağım. Bakalım beğenecek misiniz saygıdeğer okurlarım. Başarılı olamıyabilirim de. Ama her şeyin bir ilki vardır, değil mi ?
           ************
            Epeydir,bizim gızın yanınde covur İzmir’deydik bizim garıynan. Gız yannız galdı bi zamandır. Damat, ne deyelo ona müfettiş mi ne, memleketi dolanıyo uzun uzun. Onnagn gızları da iki dene, ünversde okuyola. Biri Angarada, öbürsü covur içlende Amerikanca okucemiş, ne deyelo ona bilgisayaa deeğslene. Gız kısmına ihmal eğtmicesin, hep derim, bene tanıyenleeğ bili, kızıgna şemşiye ocesin ömür boyu, gızı omayanna bişey bilmezle böle mevzulada.
Allah razı osun gızım tomofillen bize eve gadaa getiğdi. İk-üç gün galıp, gocasının yanıne Angare’ye yollandı. Üstügnüze afiyet nezle bulaştı bene. Ben de etrafa bulaştırmeyen deye evleeden çıgkmadım. Bizim kaşık düşmanı, baktı işe tembellige vuruyom, çık gari biyo, evledee köşü yastıgı gibi galdıgn demesinnen, bobuçlamı zor geydim, gendimi dışasına atdım. Böyük camiden öğleni eda edip, hasdene ceddesine doru yollendim. Görgen’nen Hamid’in mekâna uğradım bubası İsmaili pek severim. Oğda çalışen bi oğlan va adı Mağmud, pek severim esnaflına. Hamid içeeleden çıktı geedi. Ona aççık nasihet ettim. Çok mal sat deye.
Burlada küflenmen dışaalara açılmagk mı deyelo ona işte ondan. Bi de bu memleketing zenginnene hep gızdım gızcem helbet pavlike gurmadılaa paralana pangalada birikdir sen baken, yiyiveren çok olu, sen zungurluya gitdinnen. Hamid övünmee seemez. Traş ocen deep, müsade istedi, Selhan yovruma selam söle dedim, Selhan Hamidign berberi oluu, on de pek severim. Mağmud deyo ki, böyük market ne deyelo ona orlarlan anleşmişlee.
Çok mal satcez deyo Mağmud, pek sevindim. Çok  iisaan egkmegk yicek işallah. Hamid gibilee çoğalsın hem. Allahıma şükürle osun 52 dene mandıra va deyelo Ödemiş’de. Görgenneden çıktınnen Şeref Güven’len Bekir Âyan gaadeşlemee selâm vedim,
Ecder’e dooru yollendim. Onu da pek özlemişim.
Celâl’in Hakan’ın ora pek galabalık olyo. İşallah görü geçerin. Sevdglemin dükkeninde höölee bi oturumuyon ki! Huyum gurusun, böölee helledee bazılaa pek irehattırlaa, aaşamı edele elin dükkeninde.
Müşteri garı gemiş pek tagmazlaa. Ayıp dee mi iş yeeleende bug da oturuş. Ordan bizim oğlana geçem baken omzumde aağrı vaa onu bagktırcen.
Hincik, bu yazı oomuş oluyoo mu? Ben de bizim eski patron çoban sülü gibi gonuşdum. Oosuun vaasıın irahmetli Özal bilen Anayasa’ya deeleken biyooylan bi şey oomaaz dediydi. Ben de biyo Ödemiş ağzınnan
yazıvedim. Dur baken Özal demişgen onun gaasıı va yaa Semra hanım. Yüz garası akıdeşi üreklen Şirinceye gıyameti gaaşıılamaa gidgmişlee. Orda helâ bilen iki deneymiş. Köy yeri nocedi. Yatcek yee bilen buldulamıki? Bizim gaste böölee şeyle yazmıyoo. Ülen sene düşdü onnara düşünmeg töbe töbe.
Emme de uzattım hae. Eser cedid kağdınnan beş yaprak omuş. Hem Ödemiş ağzına yazaaken lâtin elifbası yeğtmiyo. Gözünü sevdigimin Osmanlı Türkkçesinnen yazcesin buna. Halk Eğitimde gursuna başladıydım, epey sökdümdü, hocam Kalabas öölee deyodu. Filvakii İzmire çıgtıg gittik, yarım galdı güzelim Ata dili. Eser-cedid dedim de benim torunnaa  A 4 deyola safeye. Ödemiş aazıı bugda.
             *************