UZLAŞ-MA
Bugün, hareketli geçeceğini düşündüğüm yeni bir haftaya daha başlıyoruz. Yeşil alandan ticaret alana dönüştürülmeye çalışılan ve üzerine yapılan binaların satışıyla ilgili başvuruyu inceleyen İzmir 1nci Bölge İdare Mahkemesi verdiği ara kararla yürütmeyi durdurdu ve satış dahil tüm işlemleri hukuka aykırı buldu. Diğer yanda ise eski halk binasındaki kiracılar için, Demokrat Partili Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek encümen kararına sonradan yapılan bir ilave ile tahliye hükmünü de koydurarak tebliğ ettirdi. Bütün bu olan bitenler oldukça hareketli bir hafta yaşanmasına neden oldu.
Benim de sonradan öğrendiğim kadarıyla bir başka olay daha yaşandı. Tayfur Çiçek, apar topar hal binası içerisindeki esnafı toplantıya çağırdı. İlk duyduğumda bir an sevindim. Geçtiğimiz hafta bugün, Genel Yayın Yönetmenimiz Dilek Özdemir arkadaşımızın yazdığı ‘Ortak akıl’ başlık ve içerikli yazıya nispet yaptığını düşündüm başkanın. ‘Acaba?’ dedim kendi kendime. Bu insanlarla oturacak, enine boyuna yapmak istediklerini anlatacak, yıkılacak binaların yerine yapılacak yeni inşaatın örnek proje ve maket mimarisini tanıtacak bla bla bla.
Toplantıda konuşulanları öğrenince hiçbir şeyin değişmediğini anladım. Tayfur Çiçek, yine insanları bir araya toplamış ‘Burası bizim, ev sahibi biziz, çıkacaksınız’ özetli bir açıklama yapmış. Toplantıda bir başka husus daha dikkatlerimizi çekti. Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz hafta sizlerle, İlhan Ağat’ın bu sonradan ilaveli encümen kararına imza atmadığını, atarsa da muhalefet şerhi koyacağını anlatmıştım sizlere. Yani, encümende alınan kararın esnafa dağıtılan suretinde herkes ‘Evet’ demiş, tüm üyeler kararı kabul etmişçesine ‘Oybirliği ile’ ifadesi yer aldı. Orada teknik ve usul açısından muhalif oy bulunduğu için ‘Oy çokluğu’ ifadesi yer almalıydı. Toplantıda, Tayfur Çiçek’e bu konu sorulmuş. Başkan Bey de gayet kendinden emin bir şekilde ‘Hayır, olur mu öyle şey, imzası var, şimdi Hatice Hanımı (Yazı İşl. Müd.) çağıralım soralım’ gibisinden bir cevap vermiş.
Toplantıya gidenlere soruyorum; ‘Çağırdı mı’, ‘İmzayı gösterdi mi’, ‘Bir daha bu konu açıldı mı’? Hayır, hayır ve hayır. Peki, neden? Yine, maalesef yine ben vereyim cevabı. Bu kararda İlhan Ağat’ın imzası olmadığı için, Tayfur Çiçek kıvrak bir manevra ile, konuyu unutturdu, soruyu geçiştirdi. Ben de hakkaniyet çerçevesinde illa ki bu olayı bir kez daha anlattım. Tüm bu oldu bitti salvolarının memleketi hiçbir yere götürmediği gün gibi aşikar.
Zaman zaman kendime sormadan edemiyorum? İdareciler, bütün bu gerçekliklere rağmen nasıl da padişah gibi davranabiliyor? Kaybeden Tire olurken, Tireli olurken, bir belediye başkanının ya da şahsen Tayfur Çiçek’in ne gibi bir kazanımı olabilir ki? Üzülerek, aklıma gelen tek çare olan kişisel ‘Ego’ dürtülerinin tatminidir diyorum olsa olsa. İyi de ortada adam gibi bir gerekçe yok iken, bir idarecinin sadece kendisinin ya da yanında gezdirdiği birkaç kişinin aklıyla çıkılan yolun memlekete ne gibi bir hayrı olur ki? Yakışır mı? Reva mı?
Şunun bir kez daha açık ve net olarak bilinmesi gerekmektedir. Önce şahsım olarak ben, konuştuğum bir çok esnaf ve çok sayıda vatandaş; eski hal binasının bulunduğu alanın yeniden ele alınarak modern bir tesis yapılması gerektiği konusunda kararlı ve belediye yönetimine bu konuda destekçi. Yazdım, yazıyorum, memleketimin menfaati gerekirse için bin kez daha yazacağım.
Tayfur Çiçek, eğer ki buraya adam akıllı modern bir tesis yapmak istiyor ise, eczane yerlerinde yaşanan sıkıntıları aşmak ve burada illaki dükkanlar ve belediyeye de para lazımsa, oturup konunun muhatapları ile A-N-L-A-Ş-M-A-K Z-O-R-U-N-D-A-D-I-R. Geçtiğimiz hafta yayınlanan yazımda belirttiğim halde, halen daha kendi aklıyla birtakım manevralar yapma gayreti içerisinde olması, Tayfur Çiçek’in ortak akıl fikrine hiçbir dönem olmadığı gibi şimdi de sıcak bakmadığını açıkça göstermektedir?
Şimdi ben Tayfur Çiçek’e açıkça soruyorum:
Tayfur Çiçek, hal binası için projeniz hazır mı? Anıtlar Kurulu’ndan proje için 2 yıldan önce ruhsat almak mümkün değil, sizin başvurunuz var mı? Zira toplantıda ‘Siz çıkın, ertesi gün yıkacağız, altı ayda tamam. Parası da eczane yeri satışlarından gelen para ile karşılanacak’ demişsiniz. Dükkan sahiplerinin, özellikle birahanecilerin gidebileceği, şehrin içinde veya dışında, uygun bir yer konusunda anlaşma sağladınız mı? Eczane yeri satışları iptal olacağı, paralar geri ödeneceği halde, nasıl oluyor da buradan gelen paralar ile inşaat yapacaksınız? Yoksa başka yerlere demi dükkan yapmayı planlıyorsunuz? Eczane yerinden gelen paranın blokeli olduğu söylenmişti. Oysaki siz bu paraları tahsil ederken ‘Borç ödeyeceğiz’ demiştiniz. Sermaye için istemediniz. Peki, şimdi bu paralar hala bankada kuruşu kuruşuna duruyor mu? Kamuoyuna hesap hareketini aktarmak kaydı ile, ispat edebilir misiniz?
Bu soruları istediğiniz yerden cevaplayın Tayfur Çiçek. Ancak son sorumu da iyice düşünün:
Bütün bunları meclisteki hangi çoğunluğunuz ile yapmayı düşünüyorsunuz? Yani birileri ile, atlı prens olur, çokoprens olur, adam yerine koyarak oturup uzlaştınız damı bu kadar eminsiniz? Bence önce oturun, uzlaşın meclisinizle. İstediğiniz kararlar çıkmayınca, kamuoyuna buram buram spekülasyon kokan haberler yayması iş değil. Önce uzlaşın, söz alın, son söz verin. Milleti ümitlendirmeyin…
Demedi demeyin, hesap belli…