Ülkemizde birçok meslek kuruluşu var. Lokantacılar, kuaförler, berberler, sanayiciler, ayakkabıcılar gibi. Her mesleğin kendilerine ait dernekleri, başkanları ve yöneticileri var. Üç yılda bir başkan ve yönetim kurulu seçimleri yapılır. Bunları neden yazıyorum anlatacağım.
Oda yönetimleri seçim sürecinde üyelere birçok vaatlerde bulunurlar, siyasi seçimlerde olduğu gibi. Ve nihayetinde seçim günü Yüksek Seçim Kurulu’ndan iki idareci, divan başkanı ve üyeleri önderliğinde seçim yapılır. Ama oylar kullanılmadan önce o an başkan olan ve yöneticilerinin toplanan aidatların nerelerde kullanıldığı hakkında oylama yapılır; kabul edilir ya da ret edilir. Gerçi hiçbir zaman ret edilmez, genellikle kabul edilir. Çok seçim gördüm hiç birinde şu üyemiz için şu harcama yapılmış, eğitim, sosyal aktiviteler, faaliyetler hakkında şu çalışmalar yapılmış diye bir şey ne duydum ne şahit oldum. Harcamalar genelde sekreter aylığı, oda yöneticilerin maaşları, kırtasiye masrafları gibi temel şeyler. Farklı harcamalar olsa şaşardım, alkışlardım, sevinirdim. Çünkü o aidatlar zaten üyelerin ödediği paralardır ve dönüşümleri de üyelere olması gerekir. Bahane neymiş efendim; üyeler aidatlarını düzenli ödemiyor. Öderler efendim öderler, siz üyelerinize gereken destek ve icraatlarınızı gösterin aidatlarda ödensin. İstisnalar nedir? Ekonomik olarak zor durumda olan meslektaşlarımız hariç. Oda onlar için ne gerekiyorsa yapmalı ve destek olmalı. Odanın ve yöneticilerinin gerçek amacı üyesini koruyan, kollayan, destek olan, eğitim altyapısını oluşturmasında aracı olmak ve buna benzer birçok şey. Seçimler bittiğinde bir dahaki seçime kadar ne başkan üyelerini ne üye başkanlarını zaruri ihtiyaçlar haricinde ne görür ne de istişarede bulunurlar. Şu durumda odalar sadece tarifeler ve kırtasiye aracı olmasından başka bir iş görmüyor maalesef. Evet odaların yasal bir yaptırım gücü yoktur ancak büyük bir sivil toplum örgütü olduğunu unutmamak lazım. O gücü ve enerjiyi üyeleri için kullanır. Yazılarımda sıkça bahsediyorum buna benzer bilgilendirmeler ısrarla her seferinde bahsedeceğim ta ki doğru ve gerekli çalışmalar yapılıncaya kadar. Peki yöneticileri bir yana bırakalım üyeler ne demeli. Biz Türk milleti olarak alışkanlıklarımızdan kolay kolay vazgeçemiyoruz. Alışkanlık diyorum çünkü yıllarca yöneticilik yapmış ki; bunların içinde yarım asır yapanlar var. Hala bu işi sürdürmek isteyip onu destekleyen insanlarımız var. Yazık diyorum çünkü o kadar genç nüfus ve beyinler içerisinde bu insanlara destek veriyoruz. Asla saygısızlık amaçlı bir şey söylemek için yazmıyorum, doğru bilgilendirmek amaçlı yazıyorum. Benim bahsetmek istediğim, işini layıkıyla yapmayan yöneticilere, benim sözüm sırf oda yöneticiliği ve saltanatı uğruna işyerini açık tutmak zorunda kalan yönetici ve başkanlara. Üzücü bir durum her dönem bir dahaki sefer olmayacak sözü verip de daha sonra tekrar aday olan idarecilere. Zaten bu yöneticilerin amacı hizmet etmek değil, saltanatlarını sürdürüp odaların keyfini çıkarmaktır başka amaç göremiyorum. Keşke herkes görevlerini layıkıyla yapsa da biz de bunları yazmasak, alkışlasak desteklesek. SAYGILARIMLA
AYDINCA KALIN