Sevdiğim bir büyüğümden gelen e-postadaki deve fıkrası üzerine başlayan deve merakıma bu hafta yeni bir boyut eklendi. Deve, deve diyerek Google’da incelemeler yaparken bir başka mahlukat dikkatimi çekti. Başlıktan da anlayacağınız gibi ‘Deve kuşu’. Nedir diyerek önce birleşik kelime üzerine bir hayli kafa yordum. Deve ve kuş kelimeleri, yani deve kadar büyük bir kuş. Uçamaz, kaçamaz, saklanamaz, tek bildiği koşar gagalar ve yer, içer. O da bir hayvan işte.
Vikipedi de (internette bir ansiklopedi) deve kuşunu “Deve kuşu (Struthio camelus), deve kuşugiller (Struthionidae) familyasından Afrika'ya özgü uçamayan bir kuştürü. Struthionidae familyası ve Struthia cinsinin tek üyesidir. Devekuşları, kuşlar içerisindeki en büyük canlı olduğu düşünülür ve dünyanın her yerinde yetiştirilir. Uzun boynu ve bacakları ile 70 km/s civarındaki hızlarda koşabilmeleriyle bilinirler. Kuşun bilimsel ismi Yunanca'da "serçe devesi" anlamına gelmektedir” diyerek anlatıyor.
Deve kuşları civciv olarak hayata gözlerini açtıklarında her ay 25 cm büyürlermiş. Birinci yılın sonunda ise 45 kg ağırlığa ulaşırlarmış. Ağırlıkları ise 90 ila 130 kg arasında değişirmiş. Kanatları ise civcivler için ‘Gölge’ yaparmış. Yani civcivler deve kuşlarının kanatları altına her haltı yerler, deve de pardon deve gibi kuş da buna kol kanat gerermiş.
Vay be ne kadan enteresan bi kuş. İyi de niye kuş? Ahan da deve. Tek farkı ne kanadı olması. “Hmmmm” dedim kendi kendime “Oğlum İlker” (Bu ifade de bir başka mahlukatı hatırlattı bana ama neyse) “Nedir senin bu develerden çektiğin, deve bitti şimdi de kuşlarından mı ayar olsun?”. .
Ne ayar aslanım diyerekten cevapladım kendi sorumu, ben ayar olmam, ayar tutmam, olsa olsa ayar ederim. İnce ayar, kalın ayar, itinalı her türlü ayar yapılır. Ha kimi deve ya da kuşu her neyse ayar tutmazmış. Tutturruz, biz nelere ayar çektik. Deve ve kuş derken birden aklıma fıkra geldi. Belki bilirsiniz amma yine de gülelim biraz.
Eşek ve kartal birlikte uçağa binmişler. Kartal canı sıkılınca düğmeye basıp hostesi çağırmış. Hostes gelince de “Öylesine bastım” demiş. Canı sıkıldıkça kartalın bunu yaptığını gören eşek bir ara kartaldan önce davranıp düğmeye basmış. Tabisi de hostes gelince cevap aynı “Öylesine bastım”. Bir kartal bir eşek derken balataları sıyıran hostes durumu güvenliğe bildirmiş. Güvenlik de açmış uçağın kapısını kartalla eşeği dayamış kapıya. Tam tekmeyi basacaklar kartal eşeğe dönüp sormuş “Uçmayı biliyor musun?” Eşek “Yooo” diyerekten anırmış. Kartal da “Eh be eşşoleşşek, madem uçmayı bilmiyon, ne eşeklik ediyon” demiş.
Böylesine bir fıkra. İşin içinde hayvan olunca pek bi hoşuma gidiyo. Belki siz de biraz gülersiniz. İşte deve kuşları da bu fıkradaki gibi uçmayı bilmeden eşeklik yapan cinsten. Bir halt ettiğinde kafasını kuma gömünce saklandığını zannediyor. Peeeh, elim kadar kafa toprakta eee, gerisi? Aynen meydanda. Neymiş kanatları açacakmış da civcivler altında tççbe töööbeee.
Kabak gibi her şey ortada işte Allah’ın devesi, kuşu neyse deve kuşu. Hepsini görüyor bakanlar, gözü olana. Bakanın gözünde perde varsa tabisi de yapacak bişi yok.
Siz yine de dikkatli olun. Uzak durmanızı tavsiye ederim. Deveden de kuşundan da. Pek bi saldırgan oluyorlarmış.