Hastaların yüzde 60‘ından fazlası, atakların geleceği yer ve durumlardan kaçınmaya başlarlar. Yalnız başına evde kalamaz, sokağa yalnız çıkamaz, taşıt araçlarına, asansöre binemez, dar sokak ya da köprülerden geçemez, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere ya hiç giremez olurlar ya da ancak yanlarında birisi ile yoğun bir endişe ve rahatsızlık duyarak bu tür yerlere gidebilirler. Hastaların, yalnız başlarına panik atağı geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına Agorafobi adı verilir.

 

PANİK BOZUKLUĞU NASIL BİR HASTALIKTIR?

 

Panik bozukluğu psikiyatristler tarafından iyi bilinen ve çok sık görülen bir rahatsızlıktır. Öyle ki toplum içinde herhangi 100 kişinin yaklaşık 3-4’ü bu hastalığı ya daha önce geçirmişlerdir ya da halen bu hastalığı yaşamaktadırlar. Genellikle ilk kez 20-35 yaşları arasında başlar. Kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülür.

 

PANİK BOZUKLUĞU NEDEN OLUŞUR?

 

Panik Bozukluğunun neden oluştuğuna ilişkin iki bilimsel açıklama vardır;

 

1. Panik bozukluğu, beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşmaktadır.

 

2. Panik bozukluğu, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen ‘Doğal ve zararsız’ olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi ve bunun sonucunda da  ‘Kalp krizi geçiriyorum, öleceğim’, ‘Çıldırıyorum’, ‘Felç olacağım’ şeklinde yanlış yorumlanması ile oluşur.

 

PANİK BOZUKLUĞUNUN TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?

 

Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bugün için etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış iki türlü tedavisi vardır. İlaç tedavisi ve Bilişsel-davranışçı tedavi.

 

1. İlaç Tedavisi: Panik Bozukluğunun tedavisinde, beyin sinir hücrelerindeki bozuk             olan hormon faaliyetlerini düzelterek Panik Ataklarını önleyen ilaçlar kullanılmaktadır. Halen, ülkemizde bu hastalığa iyi gelen oldukça fazla sayıda ilaç bulunmaktadır. Doktorunuz bu ilaçlardan birisini seçerek, az bir dozla başlamanızı önerecek ve düzenli kontroller ile dozu gerektiği kadar artıracaktır. İlaç tedavisi en az bir yıl sürdürüldükten sonra yavaş yavaş azaltılarak kesilecektir.

 

2. Bilişsel-davranışçı tedavi: Bu tedavi yönteminde iki amaç vardır;

A. Hastanın, aslında tamamen ‘Zararsız’ olan panik atağı belirtileri hakkındaki yanlış bilgi ve inanışlarının düzeltilmesi ve hastanın bu belirtiler ile korkmadan baş edebilmesinin öğretilmesi amaçlanır.

 

B. Panik atağı geleceğinden korktuğu için tek başına bulunmaktan kaçındığı yer ve durumlarla aşamalı bir şekilde tekrar tekrar karşılaştırılması, böylece korkularının ‘Üstüne gitme’si sağlanarak korkularını yenmesi amaçlanır. Bu tedavide doktor hastasına dışarıya çıkma, pazara gitme, taşıt araçlarına binme gibi hastanın, korku ve Panikleri nedeniyle yapamadığı etkinlikleri bir plan dâhilinde en basitlerinden başlayarak ‘Alıştırma ödevleri’ olarak verir. Hasta basitleri yapabilir hale geldikçe zorlarına geçerek bütün korkulan durumlar bitinceye dek alıştırmalar sürdürülür.

 

En iyi sonuç, bu iki çeşit tedavinin birlikte uygulanması ile alınmaktadır. Lütfen unutmayınız!

 

Panik bozukluğu, kesinlikle ölüme, çıldırmaya ya da felç olmaya yol açan bir hastalık değildir. Doktorunuz önermedikçe korkularınız ile baş etmek için kalp, tansiyon, çarpıntı ilacı, vitamin, sakinleştirici ya da alkol kullanmayınız ya da ‘Ya gerekirse’ diye yanınızda taşımayınız. Sadece doktorunuzun önerdiği ilaç ya da ilaçları kullanınız. İlacınızı doktorunuzun söylediği şekilde ve dozda kullanınız. O gün iyi ya da kötü olmanıza göre dozu azaltıp, artırmayınız. Tamamen iyileşseniz bile doktorunuza danışmadan tedavinizi kesmeyiniz.