Bizleri yoktan var eden Yüce Mevla’mızın koyduğu kanun gereği insan, doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Yaşlanmak ve ölüm kaçınılmazdır. Ömrümüz olduğu sürece yaşlanmak her insanın başına gelecek bir hakikattir.

Yüce dinimiz, dünya hayatını yaşanılır bir biçimde sürdürebilmemiz için kurallar koymuştur. Bu kurallara uyulması halinde, Mü’min, hem çevresine saygı duyar hale gelir, hem de kendisi saygıya layık bir konuma yükselir.

Bazı insanlar yaşlılığı hoş görmemekte, zaman zaman yaşlıları hor görmekte ve yaşlılığı kabullenememektedirler. Oysa yaşlılık, insanın en olgun çağıdır. Temkinli kararların alındığı, daha doğru adımların atıldığı., saygı ve itibara mahzar olunduğu bir dönemdir.

İslam Dini, büyük-küçük herkesi saygıya layık görür. Yaşlı ve güçsüzlere yardım etmek Kur’an'ın bizlere önemli bir talimatıdır. Yanında yaşlanan ana-babasına hürmet etmek, tanıdığı, tanımadığı bütün ihtiyarların hatırını sorup gönlünü almak, onların nasihatlerinden faydalanmak, ihtiyacımız olmasa bile onlara danışarak gönüllerini hoş tutmak, erdemli ve onurlu bir davranıştır. Unutmayalım ki bugünün yaşlıları, dünün gençleriydi. Bugünün gençleri de yarının yaşlıları olacaklardır.

Bu husus Kur’an-ı Kerimde şöyle açıklanmaktadır. ‘Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çevirir, gücünü azaltırız. Hala düşünmeyecekler mi? Yaşlılık; bu dünya hayatının fani, insanoğlunun aciz, ölümün muhakkak, Yüce Allah’ın baki ve kudretinin de sonsuz olduğunun açık bir delilidir.

Gençliğinde büyüklere saygı duymayanlar, yaşlandıklarında küçüklerinden saygı bekleyemezler. Gençlerimiz sahip oldukları endamın, güç ve kuvvetin, devamlı olmayacağını bilsinler... Gençlere güzel ahlak, güler yüz, Allah’a itaat daha çok yakışır. Bu düşünce ve inanç doğrultusunda büyüklerimize saygıda kusur etmeyelim ki saygı duyulan kimseler olalım. Sevgi ve saygı her şeyin anahtarıdır. Peygamberimizin (sav) “Birbirinizi sevip saymadıkça iman etmiş olamazsınız” “Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Allah’ın yarattıklarına merhamet ediniz ki Allah da size merhamet etsin”  buyurmuşlardır.

Yaşlılarımız da bilsinler ki ihtiyarlık hali Yüce Allah’ın takdir ettiği bir dönemdir. Yaşlılarımızdaki tecrübe gençlerde olsaydı; dünyadaki önü alınamayan yanlışlıklar tekrar etmeyecekti. Nice bilinçsiz ve düşüncesiz davranışlar, toplumda yer bulmayacaktı. Unutmayalım ki, yaşlılarımıza saygı göstermek hepimizin görevidir. Onlara gösterilen hürmet, tüm insanlığa olan hürmettir. Onlar başımızın tacıdır. Onların elleri öpülmeden bayramlarımızın bile hiçbir anlamı olmaz. Onların dualarına ömür boyu muhtacız.

Düşenin elinden tutmak, çaresizlere destek olmak, kimsesiz, bakıma ve ilgiye muhtaç olanlara ilgi göstermek, onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak insani ve dini görevlerimiz arasındadır. Toplumun her kesiminde maddi ya da manevi olarak başkalarının sevgi, ilgi ve dostluğuna muhtaç pek çok insan bulunmaktadır. Güler yüzle hatırlarını sormak, gerektiğinde oturmaları için yer vermek yahut basit de olsa bir ihtiyaçlarını gidermek, yaşlılar için çok büyük anlamlar ifade edecektir. Unutmayalım ki bugünün yaşlıları dünün gençleri olduğu gibi bugünün gençleri de yarının ihtiyarları olacaklardır. Söz konusu olan yaşlı kimseler, kişinin anne ya da babası ise onlara karşı sergilenmesi gereken saygı, sevgi ve merhamet dolu tutum ve davranışlar kesin bir dini görev halini alır.

Şunu da unutmayalım ki bugünün gençleri yarının yaşlıları olacaktır onun için yaşlılarımızı unutmayalım.