Toplantının dilek ve temenniler bölümünde; kentsel dönüşüm, SİT kararları, belediye işleyişi, e-belediye uygulamaları, mali yapı ve personel tutumuna ilişkin tartışmalar öne çıktı.
“DEPREM GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMEZSEK İŞLER ÇOK KÖTÜ OLUR”
Cumhur İttifakı Meclis Üyesi Hazım Bostan, son yıllarda peş peşe yaşanan depremleri hatırlatarak Ödemiş’te adabazlı kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini vurguladı.
Bostan, depremlerin sık sık kendini hatırlattığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Biliyorsunuz ki ülkemiz bir deprem ülkesidir. Bu yıl arka arkaya yaşanan sarsıntıların yanı sıra 100 yılın depreminin yıldönümü. Deprem gerçeği hayatımızın merkezinde olmalı. Bu gerçekleri hatırlamakla kalmamalı, adımlar atmalıyız. Deprem gerçeğiyle yüzleşmeden daha konforlu, yaşanabilir ve en önemlisi depreme dayanıklı yapılar oluşturmak mümkün değil. Adabazlı kentsel dönüşüm çalışmalarımızın ne aşamada olduğunu merak ediyoruz. Kentsel dönüşüm seçim vaadlerinizden bir tanesiydi. Bu çalışmalar hangi seviyede?”
Bostan, Emmoğlu Mahallesi Fabrika Caddesi’nde yapılan asfalt çalışmasının kısa süre içinde yeniden kazılmasını eleştirerek planlama eksikliğinin kaynak israfına neden olduğunu söyledi:
“Büyükşehir’den gelen asfalt sadece bir caddeye dökülüyor, birkaç gün geçmeden yağmur suyu hattı için kazılıyor. Bu malzeme, işçi emeği, zaman heba oluyor. Bu planlamanın önceden yapılmaması büyük hata.”
“E-BELEDİYE SİSTEMİ VERİMLİ ÇALIŞMIYOR”
E-Belediye sisteminin verimli çalışmadığını belirten Bostan, vatandaşların evraklarını sisteme girse de işlemlerin ilerlemediğini, ancak telefonla aranınca veya belediyeye gidince sonuç alınabildiğini ifade ederek sistemin sorgulanması gerektiğini söyledi.
Bostan, “E-belediye uygulamasında, evrakların dijital sisteme girmesi güzel bir adım ama vatandaş ‘evrak gönderdim, işlem görülmüyor’ diyorsa bunun sorumlusu sistem değil, işletme mantığıdır. Sistem varsa ama görevli bakmıyorsa bu ayrı bir problem. Halkın güvenini sarsan bu pratiklerin çözülmesi gerek. Son olarak, bir belediye personelinin ‘Profesör maaşı alıyorum, niye çalışayım?’ dediğini duyduk. Bu sözler kabul edilemez. Belediyenin işleyişinde bir mutsuzluk, bir memnuniyetsizlik, yanlış giden bir şeyler var. Günü tamamlamak için yapılıyor gibi bu da büyük resme maalesef yansıyor. Siz de başkanım geçen basın açıklamanızda satmayı düşündüğünüz yerlerden sonra çok bir şey yapmadan belediyeyi yeniden borçlandırmadan Ödemiş Belediyesini yönetebiliriz demiştiniz. Ödemiş halkı bence bunları hak etmiyor. Kimse belediyeden beklentileriyle ilgili bırakın gerçekleşmesini artık hayal bile kuramıyor” dedi.
BAŞKAN TURAN: “HALT ETMİŞ”
Belediye Başkanı Mustafa Turan, personelle ilgili iddialara sert yanıt verdi:
“Kim söylemiş bilmiyorum ama bunu söyleyen halt etmiş. Böyle bir düşünce kabul edilemez.”
Mali yapıya ilişkin konuşan Turan, Bütünşehir Yasası nedeniyle gelirlerin önemli kısmının İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından alındığını, bu nedenle hizmet kapasitesinin kısıtlandığını dile getirdi:
“İmkânlarımız sınırlı. Bütünşehir Yasası’nın ilçelere etkisi çok ağır. Gelirlerimizin büyük bir kısmı Büyükşehir’e aktarılıyor; İller Bankası payları, kesintiler ve merkezi düzenlemeler yerel yönetimin hamle alanını daraltıyor. Biz de borçlanma ve varlık satışı olmadan nasıl sürdürülebilir hizmet üreteceğimizi tartışıyoruz. Geçtiğimiz yıl sadece Ödemiş'ten Büyükşehir Belediyesi'nin İZSU'nun topladığı para, su faturaları karşılığında topladığı para 375 milyon. Geçtiğimiz yıl bizim bütçemizin yaklaşık dörtte birine falan tekabül eden bir rakam. Aylıkta 32 milyona yakın bir rakamı yapıyor. Gönül isterdi ki bizler Bütünşehir Yasası'ndan muaf olalım ve gelirlerimizi giderlerimizi kendimiz belirleyelim. Yaklaşık bu yılda aylık 30 milyon civarında 2025 yılında İllerbankası gelirimizin yüzde 40'ına tekabül eder. 80 milyon civarında payımız var. Bunun 30 milyonu da Büyükşehir tarafından kesilip öyle geliyor. Dolayısıyla bu rakamı da hesapladığımızda ki bu sene 2025 verileri şu anda elimde yok. 2025 verileri de 500 milyonun üzerinde bir rakamdır. Bir de ayda bunun yaklaşık 40 milyon civarında olduğunu düşünürsek, 30'da İllerbankası payından kesilen para aylık 70 milyon. Keşke bunların yönetimi bizde olsaydı da biz de bunları Büyükşehir'in eline bakmadan, hizmete dönüştürmek için yetkili olsaydık ve hizmete biraz daha fazla götürebilseydik. Bizim gibi ilçelerin en büyük sıkıntısı Bütünşehir Yasası'dır. Öte yandan planlama ve koordinasyon eksiklikleri de var. Fabrika Caddesi’nde yaşanan asfalt-kazı meselesinde İZSU’nun daha sonra güzergâh değiştirmesi işin planlanmasını bozdu. Böyle durumlarda kurumlar arası önceden bilgi akışı olmazsa hem malzeme hem de iş gücü israfı oluyor. Bundan sonra bu tür çalışmalarda paydaşlara önceden bildirim yapılması talimatını verdim.”
ŞENER: “E-İMAR AKTİF ÇALIŞIYOR”
Belediye Başkan Yardımcısı Cumhur Şener, E-İmar sistemine geçişin artık büyük ölçüde tamamlandığını belirterek, “E-İmar’a geçtik ve ilerlemeye devam ediyoruz. Şu anda E-İmar üzerinden gelen talepler yaklaşık 752 adet. Arkadaşlarımız sisteme tamamen hâkim. Ayrıca 1 Ekim’den itibaren yapı kontrol sistemi de dijital olarak devreye girdi.”
Şener, dijital arşiv çalışmalarıyla ilgili de şu bilgileri paylaştı:
“2013 yılına kadar olan belediye imar evrakları dijital ortama aktarıldı. Yani 11 yıllık evrak arşivi sisteme işlendi. Şu anda 1830 adet dosya, dijital ortamda hizmet veriyor. Ekspertiz dosyaları ve diğer belgelere artık saatler değil, saniyeler içinde ulaşmak mümkün. Bu süreçte emek veren tüm E-İmar personeline teşekkür ediyorum.”
İmar biriminde sadece proje, ruhsat, yapı ve iskân ruhsatları üzerinde çalışıldığını belirten Şener, birkaç yıl içinde yapı kontrol dosyalarının da tamamen dijital hale getirileceğini söyledi. Ayrıca meclis kararlarının başka bir sistem üzerinden yürütüldüğünü, mali işler biriminde de tarama ve arşiv hazırlıklarının devam ettiğini belirterek, “En kısa sürede mali işler arşivi de e-sistem üzerinden çalışacak” dedi.
“BELEDİYE GELİRLERİ 6.360 SAYILI YASAYA TAKILIYOR”
Cumhur Şener, konuşmasının ikinci bölümünde belediyenin gelir kaybına neden olan 6.360 sayılı yasaya dikkat çekti.
Şener, “İZSU’nun 2024 yılında Ödemiş’ten tahsil ettiği su takip ücreti 375 milyon 683 bin 241 TL. 2025 yılı için elimizde 9 aylık veri var, bu dönemde tahsilat 431 milyon 373 bin TL. Aylık ortalama 47 milyon 930 bin TL tahsil ediliyor. Bu kaybın temel sebebi 6.360 sayılı yasa. İlçemizin sadece İller Bankası üzerinden 943 milyon TL kaybı var. Neredeyse 1 milyar TL’ye yaklaşıyor. Belediyemizin borcu yok denecek kadar az; fakat bu yasanın yarattığı yük çok büyük. Bu yasa acilen revize edilmeli. Mevcut haliyle ilçe belediyelerini yönetmek gerçekten çok zor. İlçemizde bir gevrek 15 TL, fakat ilan ve reklam vergisinin metrekare ücreti 10 TL. Damacana su 100–120 TL arasında satılıyor; fakat belediyenin aldığı kaynak suyu harcı 0.25 kuruş. Yani hâlâ 2013 yılının tarifeleriyle ilerliyoruz. 2014–2019 döneminde toplum yararına çalışma projesi kapsamında ilçemizde 743 personel görev yaptı. Aynı sayıda personel bugün 60 ay boyunca görev alsa ilçemizde çok daha fazla hizmet üretilebilir.” dedi.
DAVRAN: “SİT KARARLARI, KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİNİ KİLİTLİYOR”
Cumhur İttifakı Meclis Üyesi Emin Davran, meclis toplantısında söz alarak, ilçede kentsel dönüşümün önünde önemli engeller bulunduğunu ifade etti.
Davran, geçmiş dönemlerde Ödemiş’in Tarihi Kentler Birliği’ne kayıt olabilmesi için bazı bölgelerin SİT alanı ilan edildiğini belirterek bu kararların bugün ciddi sıkıntılar yarattığını aktardı. Emin Davran şunları söyledi:
“Hazım güzel bir konuya değindi. Depremle ilgili, ada bazlı kentsel dönüşüm projelerinden bahsetti. Fakat Ödemiş’te şöyle bir sorun var, hepimiz bunun farkındayız: SİT kararı meselesi. Bu kararlar alınmadan önce dikilmiş pek çok bina var. Altı katlı, yüz metrekarelik binalar… İçlerinde onlarca bağımsız bölümü, dükkânı, bürosu olan yapılar mevcut. Biz şimdi kentsel dönüşüm uygulamak istesek SİT gerekçesiyle kat düşürüyoruz. Yeni imar planıyla da çekme getiriyoruz. Bu uygulanabilir bir şey değil. Bence bunun ciddiyetle ele alınması gerekiyor. Ödemiş’in ve Ödemişlilerin faydası için, SİT kararları alınmadan önce yapılmış bu binaların haklarının korunması gerekiyor. Eğer müktesep hak korunursa kentsel dönüşümü daha kolay gerçekleştirebiliriz.”
Davran, söz konusu mülklerin ilçenin merkezi noktalarında bulunduğunu vurgulayarak, “Emniyet müdürlüğü ve kaymakamlığın çevresindeki yapılar… Eğer biz bugün bu binaları yeni imara göre geriye çekmeye kalkarsak, kat azaltırsak, bu kentsel dönüşüm asla Ödemiş’te gerçekleşmez” ifadelerini kullandı.
Konunun geçmişine değinen Davran, SİT kararlarının aslında Ödemiş’in “tarihi kent” olarak destek alabilmesi için belediye tarafından talep edildiğini ileri sürdü:
“Ödemiş’in tarihi kentler birliğinden pay alabilmesi için o dönem belediye tarafından böyle bir yöntem izlendi. Kurul davet edildi, çalıştı ve belediyenin talebi doğrultusunda bazı yerler SİT ilan edildi. Ödemiş’te aslında böyle bir SİT ihtiyacı yoktu. Üretilen akılla ‘Şurası SİT’tir, burası SİT’tir’ denildi, bugün elimizdeki tablo ortaya çıktı.” diyerek sözlerini tamamladı.
ŞENER: “SİT KARARINI BELEDİYELER D EĞİL, KORUMA KURULLARI VERİR”
Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Başkan Yardımcısı Cumhur Şener, Emin Davran’ın SİT alanı konusundaki sözlerine yanıt vererek konuya açıklık getirdi.
SİT ile tescilli kültür varlıkları konusunda yetkinin belediyelerde olmadığını vurgulayan Şener, “Tescilli kültür varlıklarını belediyeler ilan etmiyor. Belediyelerin böyle bir ilan etme hakkı yok. Bunu ancak koruma bölge kurulları ilan ediyor. İzmir’de bulunan 1 numaralı ve 2 numaralı koruma bölge kurulları bu kararları verir. Bu sözleri başka biri söylese inanacağım ama sizin söylemenizi biraz yadırgadım Emin Bey. SİT’i belediye ilan etmiyor, SİT’i SİT kurulu ilan ediyor. Şöyle örnek vereyim. Emniyet binamız tescilli bir kültür varlığıdır. Tescilli kültür varlığını ne ben, ne sizler, ne belediyemiz değiştirebilir. Bu yapıyla ilgili değişiklik yapabilecek tek merci koruma bölge kuruludur. Bu karar kaldırılamaz. Bölge kurulunun verdiği kararı mahkeme bile değiştiremez; ancak yüksek kurul devreye girerse durum değişebilir” sözleriyle açıklamalarını tamamladı.
“MİSAFİRPERVERLİK YAPALIM DERKEN, SANKİ BİZ TESCİL EDİLMESİNİ İSTİYORMUŞUZ GİBİ BİR ALGI OLUŞTU”
Mecliste yapılan SİT alanı tartışmalarına açıklık getiren CHP’li Meclis Üyesi Ufuk Aykol, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bu konu oldukça eskiye dayanıyor. Daha önce Arasta bölgesiyle ilgili, rahmetli Belediye Başkanımız Hüseyin Son’un hazırladığı bir proje vardı. O dönem Arasta’da esnaflık yapan kişiler ve ardından han bölgesi çevresinde vatandaşlardan gelen bireysel başvurular üzerine bazı tescil kararları alındı. Emin Başkan’ın söylediği konu da biraz o dönemden sonraya speküle edildi. Sonrasında bu konu Mehmet Eriş döneminde de gündeme geldi ve zaman içinde farklı yorumlara yol açtı. Tarihi Kentler Birliği’ne girmek, tescil alındığı anlamına gelmiyor. Bu başka bir süreç. Ancak o dönem hem tarihi yapılarımız olduğu için hem de bu birliğe dahil olmak amacıyla başvuruda bulunuldu. Fakat bu ‘gelin buraları tescil edin’ anlamına gelen bir başvuru değildi.
Kurul buraya geldiğinde misafirperverlik yapalım derken, sanki biz tescil edilmesini istiyormuşuz gibi bir algı oluştu. O dönem kurul bu konuda biraz sert davrandı. Aslında tescil edilmemesi gereken birçok yapı için itiraz ettik, çünkü akla gelmeyecek binalar bile tescil edildi. İtirazlar oldu ve bazı binaların tescili daha sonra kaldırıldı. Ama yine de bir kısmı kaldı. Bu yüzden bugün hala sorun yaşıyoruz. Tescili kaldırmak mümkün değil. Tescilli bir yapının yanındaki veya karşısındaki binalarda bile yapım izni, tamamen Koruma Kurulu’na bağlı. Bu nedenle bu durum hem belediyenin hem de vatandaşların elini kolunu bağlıyor. Çok sayıda mağdur var.”
Öte yandan Ödemiş’in bazı bölgelerinde başlatılan yeni çalışmalara dikkat çekerek, “Şu anda Üzümlü Caddesi ve Samsun Caddesi çevresinde bir çalışma yapılmasını Başkan beyin önerdiğini biliyorum. Bu da değerli bir çalışma. Zamanı gelince detaylarını açıklayacaktır” diye konuştu.
Deprem ve kentsel dönüşüm konularına da değinen Aykol, mevcut yapı stokunun risk altında olduğunu vurguladı:
“Mevcut yapı stokumuzun yüzde sekseninden fazlası riskli. İnsanlar kişisel başvurularla binalarını yenilemek istiyor, ancak ekonomik durum buna izin vermiyor. İmar artırımı yaparak vatandaşın önünü açmak istesek bile elimiz kolumuz bağlı. Hatta bugün gündeme gelen otopark maddesinde bile bu sıkıntıyı yaşadık; mevcut haklar bile geriliyor. Kentsel dönüşüm çok zor bir süreç. Devlet desteği de yok denecek kadar az. Eskiden proje ve kredi desteği vardı; şimdi onlar da yok.
Bu iş bireysel olmaktan çıktı, devlet gücü olmadan yapılamaz hale geldi. Yeni hazırlanan taslakta bu yetkilerin belediyelerden alınarak TOKİ ve bakanlık üzerinden yürütülmesi konuşuluyor. Bence de doğru bir yaklaşım. Çünkü özellikle ilçe belediyelerinin bunu tek başına yapması neredeyse imkânsız. Deprem riski büyük. Hepimiz aynı endişeyi taşıyoruz. Çözüm için herkes konuşuyor ama uygulama noktasında yol alamıyoruz. Finansman en büyük sorun. Vatandaş evinden çıkacak, yeni yapılan bina bekleyecek, kira desteği yetersiz kalıyor… Bunları çözmek kolay değil. Ödemiş özelinde de durum aynı. Umarım ekonomik şartlar düzelir ve kentsel dönüşüm öncelikli hale gelir” dedi.





