İlk olarak Adana’dan başladı operasyon. 2009 yerel seçimlerinde, AKP yerine MHP’den aday olan Aytaç Durak, Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanınca, ilk hedef tahtası oldu. Devlet gücü kullanılıp, Durak ve MHP etkisiz hale getirildi. Sonuç, Aytaç Durak beraat etti. Ne hırsızlık, ne yolsuzluk çıktı. Ama olsun varsın, önemli olan Adana’yı ele geçirmekti. Ele geçirildi de.
 
Ardından seri başladı. CHP’li İstanbul Avcılar, Kadıköy, Maltepe, Sarıyer, Adalar, Büyükçekmece, Kartal, Silivri, İzmir Büyükşehir, Bayraklı, Karabağlar, Konak, Urla, Çeşme, Alaçatı, Buca, Kemalpaşa, Dikili; Antalya Gazipaşa, Manavgat, Muratpaşa, Balıkesir, Ayvalık, Aydın Kuşadası, Bozdoğan, Kuyucak; Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Samsun Atakum, Muğla Akyaka, MHP’li Adana, Edremit, Konya Ereğli, DP’li Bodrum.
 
Ve son olarak geçen ay sonlarında CHP’li Eskişehir ve Antalya Büyükşehir Belediyeleri. Önce Eskişehir basıldı. İzinli Cumhuriyet Başsavcısı’nın haberi olmadan bir başka savcı baskını düzenledi. Peki, ne oldu da bu baskın yapıldı, bu insanlar gözaltına alındı? 2011 yılında kentsel dönüşüm uygulaması çerçevesinde bir soruşturma yürütülmüştü. İçişleri bakanı Beşir Atalay imzası ile soruşturmaya gerek görülmedi. Belge şöyle; “Ortada cezai sorumluluğu gerektiren herhangi bir eylem bulunmadığı cihetle Eskişehir Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen (ve diğer belediye yöneticileri) haklarında 'Soruşturma izni Verilmemesi'ne 10.01.2011 tarihinde karar verildi.” Şimdi ısıtılıp tekrar operasyon yapılmasının anlamı şu; “Muhalefet belediyelerine gözdağı vermek, bu belediyeleri halkın gözünden düşürmek.” Bir süre önce İzmir’de de Sayın Aziz Kocaoğlu’na benzer tutum yaşanmıştı. Bu operasyonlar sonucunda herhangi bir suç unsuru olmadığı gibi tutuklanma da olmadı.
 
Eskişehir’e gitmedim. Ancak yakınlarımın anlattığından bu kentin Sayın Büyükerşen tarafından bir Avrupa kenti haline getirildiğini duydum. Kent içinden geçen Porsuk çayında işleyen gondol ve tekneleri, müzeleri, parkları, caddeleri ile tam bir çağdaş kent olmuş. Bu yapılanlarda hiçbir devlet katkısı da yok. Para verilmiyor, yapılan işleri engellemek için sürekli müfettişler gönderiliyor, sindirme politikası ile ‘Bu belediyeler iş yapmıyor’ durumu yaratılıp halkın gözünden düşürülmeye çalışılıyor. Açıkçası harcanan yoğun emek birilerini çok rahatsız ediyor. Ancak maalesef bunlar tutmuyor, daha doğrusu yöre halkı bunları yutmuyor. Yiğidin hakkını yiğide veriyor.
 
Merak ettim bu adalet neden hep CHP'li belediyelerde yolsuzluk araştırması yapıyor? Bu güne kadar kaç tane AKP’li belediye hakkında soruşturma başlatıldı. Muhalefet belediyelerinin hepsi hırsız! Tüm yasal olmayan işler onlarda! AKP’li belediyelerin tümü namuslu! Onlarda hortumculuk, yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma, yakınlarına çıkar sağlama asla yok! Hepsi sudan çıkmış ak kaşık. Göstermelik 24 Ocak 2012’de İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler AKP’li Gaziosmanpaşa Belediyesine baskın düzenledi. 11 çalışanı gözaltına aldı. ‘Bak bizim belediyelere de yapıyoruz’ denmek istendi. 
 
Yargı, ucu başbakana dayanacak diye bir gecede MİT yasası çıkarıp, Hakan Fidan’ı yargılamama talimatı alır. Deniz Feneri suçluları talimatla aklanır, O davanın savcıları talimatla alınıp yargılanır, Elazığ ve Kayseri belediyelerinde yolsuzluklar ayyuka çıktığı halde üstüne gidilmez. Soruşturma izni verilmez. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri’nin dokunulmazlığı var (Ankara’da akıllı elektrik sayaçlarındaki vurgunu hatırlayın). Tüm ihaleler yandaşlara verilirken mali şube uykudadır.
 
Kimsenin dürüst çalışan belediyeleri karalamaya hakkı yok. Hele ki Kocaoğlu ve Büyükerşen gibi halka hizmeti kendine görev edinmiş değerli başkanları. Büyükşehir Belediyelerini bu yollara başvurup alamazsınız. Sürdüğünüz çamur onların yüzüne yapışmaz, halkın oylarıyla size döner. Vurgun varsa elbette soruşturulsun, ama adaletli bir şekilde, tabi ki adalet kaldıysa. Bu dönemde hâkim ve savcıların nasıl görev yaptıkları da ortada. ‘Paşaları serbest bırakırsan vurulursun, ailenin başına bir şey gelirse karışmayız’ denen bu görevliler, nasıl özgürce karar versin.
 
AKP son zamanlarda yaptıkları ile kendi bindiği dalı kendi kesiyor. Muhalefet belediyelerine yapılan operasyonlar, bayramlarla ilgili alınan kararlar, tutarsız konuşmalar (ki burada şaşkınlığımı ifade edeyim. Geçmişte ‘Ergenekon davasının savcısıyım. Yaptıklarının cezasını çekmeliler’ diyen başbakan, şimdi ‘komutanımız mı kaldı savaşacak, hepsi içerde’ demeye başladı) halkın gözünden kaçmıyor. Amerika Ankara Büyükelçisi bile ‘çok uzun süredir hapiste milletvekilleriniz var. Askeri liderleriniz terörist gibi cezaevinde gönderildi. Onlara bu ülkeyi koruma görevi verilmiş, ama hapse kondular. Profesörler, eski YÖK başkanı demir parmaklıklar arasında. Şiddet içermeyen, gösteri yapan öğrenciler tutuklandı’ Dedi. Üç gün sonra hükümetin saldırısı karşısında ayağını denk aldı, ‘sözlerim yanlış anlaşıldı’ dedi.
 
Bekleyelim görelim. Saygılarımla hoşça kalın.