NURCAN ETİK/YENİGÜN GAZETESİ
Yetkililer, baraj sularının tükendiğini ve yeraltı sularında sondaj kuyularının 300 metrelere kadar indiğini belirterek, Küçük Menderes’te 5 yıl sonra tarımsal üretimin riske gireceğini vurguladı.
Yenigün Gazetesi'nden Nurcan Etik'in haberine göre, İzmir’de hem merkez hem de çevre ilçelerde barajlardaki su seviyenin tükenmeye yüz tutması nedeniyle içme suyu krizi her geçen gün artarken tarımsal sulamada da durum oldukça kritik. İzmir’in en büyük tarımsal sulama barajı olan Beydağ Barajı’nda su neredeyse tükendi. Barajdaki suyun kritik seviyeye düşmesi üzerine geçtiğimiz Cuma günü çiftçilere verilen baraj suyu kesilirken, bölgede yeraltı suları için açılan sondaj kuyuları ise 300 metrelere kadar indi. Yetkililer, kuraklığın devam etmesi durumunda hem yeraltı hem yüzey suları tükenen Küçük Menderes’te, yaklaşık 5 yıl içinde tarımsal üretimin riske gireceğini belirtti. Uzmanlar bölgede suyu tüketen başlıca ürünün slajlık mısır üretimi olduğuna dikkat çekerken, hayvancılıkla geçinen ve tarım ürünlerinden geçimini sağlayamayan köylüler için bir an önce alternatif yem ürünlerine geçilmesi gerektiğini vurguladı.
SU KAVGASI BAŞLAYACAK!
Beydağ Barajı’nda geçen yıllarda yaklaşık 20 gün olan sulama süresi bu yıl sayaç sistemine geçilmesi ile yaklaşık 70 güne çıktı. İsmini vermek istemeyen bir yetkili, Beydağ Barajı’nda bu yıl takılan sayaçların sulama süresini artırdığına dikkat çekerken, “Sayaç sistemi bu yıl bölgemizde çok başarılı oldu. Planlamalar elbette daha önce yapılsaydı su sorunu bu kadar büyümezdi” dedi. Kuraklığın devam etmesi durumunda Küçük Menderes’te tarımsal üretimin büyük bir darbe alacağına dikkat çeken yetkili, “Bundan sonraki aylarda yağmur yeterince yağmazsa, Küçük Menderes’te tarımsal üretim yapamayacağız. Bu noktada, özellikle suya sahip olmayan yani dalgıç pompası olmayan küçük üreticiler ya tarlalarını kiraya verecekler ya da başka bir yönteme gidecekler. Suyu, dalgıç pompası olan birinden almaya kalksa, yeraltı suları da yeteri kadar olmadığı için, dalgıç sahibi ‘Su bana yetmiyor sana veremem’ diyecek ve köylüler arasında su tartışmaları başlayacak ki, bu şu an bile var. Bu da çoğu üreticinin üretim yapamayacağı anlamına geliyor ve bu bölge için büyük bir tehlike” dedi. Yetkili, kuraklığın devam etmesi durumunda, “Dalgıcı olan yani gücü elinde bulunduran üreticiler bir süre üretim yapacak ama yeraltı sularının yetersiz olması nedeniyle onlar da yaklaşık 5 yıl içerisinde üretim yapamayacak hâle gelecek” ifadelerini kullandı.
BÖLGENİN EN BÜYÜK SORUNU MISIR!
Öte yandan Küçük Menderes’te su tüketiminin birinci sebebi olarak slajlık mısır üretimine işaret eden yetkili, “Her geçen gün suyumuz azalıyor ama bölge hayvancılıkla geçiniyor. Bu hayvanların da belirli bir kaba yemi yemesi lazım, insanlara birden mısır üretimini kesin demek haksızlık. Çünkü patates, karpuz tarlada kaldı, sebzeler para etmiyor. Tarım ürünlerinin pazarlaması noktasında bölgede ciddi bir yetersizlik var. İnsanlar bu nedenle hayvancılığı ekonomik olarak daha garanti görüyor” dedi. Hayvan yemi üretiminde de mısırın yerine alternatifi konmadan mısır üretiminin sınırlandırılmasının mümkün olmadığını vurgulayan yetkili, “Bununla ilgili Bakanlık bazı çalışmalar yapıyor ancak hangi boyutlarda olacağı belli değil” dedi.
Pirinççi Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mehmet Alpay
‘ZAMANINDA SUYU HUNHARCA HARCADIK’
Vahşi sulamanın engellenmesi noktasında geç kalındığını vurgulayan Pirinççi Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mehmet Alpay, “Beydağ Barajı’nda sayaç sistemine geçildiği için bu yıl 2 aydan fazla su yetti. Demek ki, yetebiliyormuş. Ama öncesinde vahşi sulama o kadar fazlaydı ki, gelecek nesillere iyi bir miras bırakamadık” dedi. Plansız üretimin sonuçlarının günümüzde su krizi olarak yaşandığına dikkat çeken Alpay, “Slajlık mısır en büyük sorunumuz. Öte yandan bölgede milyonlarca büyükbaş hayvan var. Onların yemi için yüksek tonda ayrı su hayvanların içmesi için yine yüksek tonda ayrı su tüketiliyor. Ama tarım ürünleri para etmediği için çiftçi perişan halde, hayvancılıkla ayakta kalmaya çalışıyor. Burada da su krizine çarpıyoruz. Suyun kıymetini her geçen gün daha iyi anlıyoruz, sulama yaparken başından ayrılamıyoruz” dedi. Sayaç sisteminin önceden devreye alınması durumunda tarımsal sulamada su krizinin bu denli büyümeyeceğini söyleyen Alpay, “Zamanında Beydağ Barajı’nda su var diye çok hunharca suyu harcadık. Suyun çoğu denize aktı gitti. Çiftçiler de yeraltı suyuna yüklenince durum bu. Onu yetirmeye çalışıyoruz, Allah onu kesmesin diyoruz” ifadelerini kullandı.
YERALTI SULARI DA YÜZEY SULARI DA BİTTİ!
Küçük Menderes Havzası’nda yeraltı sularının ciddi oranda yetersiz olduğunu vurgulayan Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Jeoteknik Komisyon Başkanı Hakkı Batur ise, “Yeraltı su seviyesi 300 metrelere kadar düştü. Küçük Menderes Ovası’nı çevreleyen ana kayalar geçirimsiz şistler. Bu nedenle yağan yağmurlar dahi yeraltına rahatlıkla süzülemiyor. Ayrıca toprak yapısındaki alüvyonu da çok sığ bir yapıda olduğu için su, aşırı kullanım nedeniyle tükendi. Bu nedenle Küçük Menderes’in yeraltı suyuna yüklenmesi çok zor çünkü bu su zaten yetersiz” dedi. Yeraltı sularının tükenme sebebinin plansızlık olduğuna dikkat çeken Batur, “Her önüne gelen kuyu açtı. Devlet bölgeyi yeraltı suyu açısından işletmeye kapatmasına rağmen kaçak çok sayıda kuyu açıldı. Bu aşırı yüklenme yeraltı suyunu bitirdi” ifadelerini kullandı. Kuraklık nedeniyle yüzey sularının (baraj suyu) da tükendiğini ve yinelenemediğini belirten Batur, “Bu durumun Küçük Menderes’te yapılan sulu tarımı da etkileyeceği aşikâr” dedi. Öte yandan DSİ’nin Küçük Menderes’te yeraltı barajı projelerinin bulunduğunu aktaran Batur, “Bu projeler ne oldu bilmiyorum. Ancak yeraltı barajı projelerinin devreye girmesi Küçük Menderes’te faydalı olacaktır” diye konuştu.