Orda bir köy var, uzakta

O köy bizim köyümüzdür.

Gezmesek de, tozmasak da

O köy bizim köyümüzdür.



Orda bir ev var, uzakta

O ev bizim evimizdir.

Yatmasak da, kalkmasak da

O ev bizim evimizdir.



Orda bir ses var, uzakta

O ses bizim sesimizdir.

Duymasak da, tınmasak da

O ses bizim sesimizdir.



Orda bir dağ var, uzakta

O dağ bizim dağımızdır.

İnmesek de, çıkmasak da

O dağ bizim dağımızdır.



Orda bir yol var, uzakta

O yol bizim yolumuzdur.

Dönmesek de, varmasak
da

O yol bizim yolumuzdur.
 
Hepimizin çocukluğunda ya annesinden öğrendiği, ya ilkokul öğretmeninin müzik dersinde öğrettiği, dinlemekten ve söylemekten çok haz duyduğu buram buram hasret kokan en içli sözlerdir,bunlar. Yıllarca büyük bir sevgiyle söylediğimiz şarkının sözleri Türk edebiyatının Cumhuriyet devrinin en verimli kalem sahibidir.
 
A.Kutsi Tecer’in Kudüs’ten Paris’e, ardından Anadolu’ya uzanan yaşamında kültür ve edebiyat dünyamıza büyük katkılar sağlamıştır.Hem batı hem de doğu kültür ve medeniyetini besleyen değerleri yakından tanımıştır.Geniş ufuklu, bilgili, kültürlü, dikkatli, çalışkan, zarif, hoşgörü sahibi, çok yönlü bir sanat ve fikir adamı olmuştur.
 
Dostları onu, az konuşup çok okuyan ve çok düşünen, daima ölçülü ve temkinli davranan, sessizlikten ve yalnızlıktan hoşlanan, gösterişten ve riyadan uzak, ciddiyet telkin eden beyefendi bir adam olarak tanımlar.
 
Kudüs'de doğan Tecer, ilk ve orta öğrenimini Kırklareli'nde; liseyi ise İstanbul Kadıköy'de okur. Ailenin son çocuğu olan Ahmet Kutsi'in çocukluğu hakkında pek bilgi yoktur.'nde çocukluğuna dair yazmış olduğu birkaç yazı vardır.
 
Tecer sırasıyla Frereler Okulu (Kudüs), Kırıklareli Numune Mektebi İdadisi (Kırklareli)Kadıköy Sultanisi (İstanbul - yatılı,ücretsiz) okullarında eğitim görür. Liseden sonra 1918 yılında 'nde yüksek öğrenim yapar. dergisi çevresindeki aydın gruba katılır.
 
Tecer’în ilk şiirlerinden olan "Bir Kadın Değildi,Gölgesinde Oturduğum Ağaç,Ben" şiirleri Dergah Dergisi'nde yayınlanır.Fakültedeyken bir bursla 'ya gidince öğrenimi yarıda kalır ve 1928 yılında geri döndüğünde öğrenimine devam ederek 1929'da eğitimini tamamlar. Tecer'in Fransızca, Arapça, İngilizce ve Farsça bildiği nakledilir ayrıca 1937 yılında İstanbul'dan Ankara'ya staj için gelen Meliha Hanım ile evlenir. Şair o sırada bakanlıkta görevlidir. Mehmet ve Leyle adında iki çocuğu dünyaya gelir evlilik sonrası.
Tecer,1925-27 yıllarında Sarbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde devlet tarafından sağlanan bir burs ile eğitim alır.Bu dönemde Tecer,Paris Milli Kütüphanesi'nde Cezayir Halk Şairleri yazmalarını bularak halk edbeiyatımızın bilinmeyen bir yönünü ortaya çıkarır.Tecer'in "Paris Acıları" şiiri,şairin Paris'teki hayatını ve acılarını yansıtır.Şair,bu yıllarda Paris kültür ve sanat yaşamına katılır.1928 yılında 'ten 'a döner.
Tecer'in Paris hayatının ikinci dönemi,öğrencilik hayatından sonra Kültür Ateşeliği yapmak için gittiği dönemdir.Bu dönemde da Paris'te 'i hapisten çıkarmak için kurulan kurulda çalışmaktadır.Tecer yapılanı macera olarak yorumlar ve Paris'te devlet memuru olarak bulunduğunu belirtir.Ayrıca Ahmet Kutsi,Paris'te 'in müzik eğitimi için gerekli resmi çalışmaları düzenler.,
Tecer, yılında 'ten geri döner ve 'nin kurulan ilk şubesindeki işlerde çalışır.Halk Bilgisi Mecmuası'nda yazıları yayınlanır.1929'da öğrenimini tamamlayarak felsefe bölümünden diplomasını alır.Önce 'a tayini çıkar fakat gitmez.Sonra 'ne tayini çıkar ve orada Türkçe öğretmenliği ile yardımcı müdür görevleriyle işe başlar.
Tecer’in hayatında Anadolu’nun her bir köşesinin önemi büyüktür. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü ve Öğretmen Okulu'nda Türkçe öğretmenliği ve edebiyat öğretmenliğinden sonra Tecer,Sivas Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak tayin edilir.Tecer ve arkadaşları Sivas'ta çeşitli kültürel faaliyetlerde bulunurlar.Halk Şairlerini Koruma Derneği'ni kurduktan sonra Halk Şairleri Bayramı 'nı gerçekleştirirler.Ayrıca Tecer,eğitim verdiği okulda Toplantı adıyla bir öğrenci dergisi çıkarır.
Lakin onun yaptığı en büyük katkı kuşkusuz Aşık Tarzı Türk Edebiyatına olmuştur. A. Kutsi Türkiye’de Aşık Tarzı şiirinin yayılışına ve bu alanda açığa çıkan birçok folklorik çalışmalara yön verir. Halk şairlerinin son büyüklerinden biri olan Aşık Veysel’i Sivrialan Köyü’ndeki büyük yalnızlığından kurtarıp bütün ülkeye tanıtır.Edebiyatımız Veysel’in Sivas’ın Sivrialan Köyü’ndeki o küçük dünyasındaki yaşadıklarını, hissettiklerini A. Kutsi sayesinde öğrenebilmiştir.
Bir küçük dünyam var içimde benim

Mihnetim ziynetim bana kafidir

Görenler dar görür geniştir bana

Sohbetim ülfetim bana kafidir



İstemem dünyanın saltanatını

Süslü giyimini Arap atını

Bilirsem Türklüğüm var kıymetini

Vatanım milletim bana kafidir



İsterdim hayatta düşmanla savaş

Milletime kurban olaydı bu baş

Nasip değil imiş şehitlik kardaş

İmanım niyetim bana kafidir



Dünya geniş olsun ister dar olsun

Yeter ki kalbimde iman var olsun

Her zaman milletim bahtiyar olsun

Rütbemle mesnedim bana kafidir



İçimde beslerim bir büyük ordu

Çiğnesin düşmanı yükseltsin yurdu

Azmi zihniyeti Veysel'in derdi

İşte bu niyetim bana kafidir
 
Sadece Aşık Veysel ile sınırlı değilidir onun keşifleri. Halk müziği sanatçısı Muzaffer Sarısözen’i de Aşık Veysel gibi A. Kutsi kültürümüze kazandırır. Ankara Radyosu’nda Yurttan Sesler Korosu’nun kurulmasına öncü olur. Bu çalışmalar konservatuarlarda halk müziğinin gelişmesini sağlar. Her alanda folklorik çalışmalarına devam eden Tecer müze ve kütüphanelerde eski yazmalar, vesikalar, minyatür ve köşelerde kalmış cönkler arasından yeni belgeler ortaya çıkarır. Büyük şairlerimizin hayatlarına yeni ışıklar getirir. Ayrıca ortaoyunu üzerinde yaptığı araştırmalar ise ilim dünyamızda ciddi yankılar uyandırır.
 
Ahmet Kutsi’ nin şiirlerinin kaynağı halktır . Bundan dolayı saz şiirinin ve âşık tarzının bütün inceliklerini sabırla araştırıp folklor değerleriyle birleştirmiştir. Böylece milli bir şiir meydana getirmek istiyordu . ‘Sanat hayatımızdaki durgunluğun altında kendi kendinden emin olmayan , ruhunun içinde yürümekten korkan mütereddit bir insan “ tipimiz olduğunu belirterek milli sanatımızı kurmak isteyenlere yol göstermiştir.
 


Severim kırlarda ben yaşamayı,

On iki ayı.

Severim kırların yeşil göğsünü,

Bütün süsünü.



İstemem başımın üzerinde dam,

Tabiat odam.

İstemem topraktan başka bir yatak,

Kehkeşanlar tak.



Kuşlardan savrulan bir incecik tüy,

Üstümde örtü.

Ve aydan kırpılan bütün yıldızlar,

Rüyamda kızlar.



Her sabah neşeyle uyanan bir eş,

Koynumda güneş.

Dallarda ötüşen kuşlar kabilem,

Bilmezler elem.



Ağlarsak bizimle beraber olur,

Hemşirem yağmur.

Sızlarsak bizimle beraber sızlar,

Kardeşim rüzgâr.



İsteyen toplasın binlerce arşın,

Karlardan kışın.

Mutlaka öptürür bağlarda temmuz,

Çıplak bir omuz.



Severim kırlarda ben yaşamayı,

On iki ayı.

Severim kırların yeşil göğsünü,

Bütün süsünü.



Ölürsem istemem ne yas, ne kefen,

Ne başka bir fen.

Üstümden kalkmasın çimen, çiy, yosun,

Ruhum uyusun.
 


Ahmet Kutsi, şiirlerini tema bakımından ikiye ayırmak mümkündür: şahsi duyguları işleyenler ve yurt sevgisini dile getirenler. Şahsi duygularına yer verdiği şiirlerinde aşk, tabiat, metafizik(ölüm, hayat) gibi temalar; yurt sevgisini dile getiren şiirlerinden dolayı “memleketçi şiir” in temsilcileri içinde yer alır. Ahmet Kutsi, genellikle halk şiirlerinin sekizli ve on birli ne ve milli nazım birimi olan dörtlüğe bağlı kalmış; bazen da heceyi yeni ölçülerle denemiştir.
Ahmet Kutsi, yalnız sınırları içinde kalmamış, nın ritmik bir biçimi olan “” heceye uygulamayı başarmıştır. Şiirin dış yapısını kurarken kâfiyenin imkânlarından daima faydalanmış ve daha çok zengin kâfiyeyi tercih etmiştir. Şairin en tanınmış ve güzel dizeleri ise Nerdesin adlı şiirinde vücut bulmuştur.
 
Geceleyin bir ses böler uykumu,

İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?

Arıyorum yıllar var ki ben onu,

Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.



Gün olur sürüyüp beni derbeder,

Bu ses rüzgarlara karışır gider.

Gün olur peşimden yürür beraber,

Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?



Bütün sevgileri atıp içimden,

Varlığımı yalnız ona verdim ben,


Elverir ki bir gün bana derinden,

Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.
 
NOT : Küçük Menderes Havzası içerisindeki şairlerimiz kısa olmak koşuluyla özgeçmişleri ve şiirlerini [email protected] bana gönderirlerse fırsat buldukça onları burada “ŞİİRİN DİLİ” köşesine konuk edip tanıtmaya çalışacağım.