Bu yazımdan sonra bana yine saldırılar geleceğini biliyorum. Ancak dinimizin özüne kavuşması, gerçek İslam’ın bilinmesi için yazılarıma devam edeceğim.
İngiliz müzisyen Yusuf İslam (Cat Stevens) "Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi ki İslam’ı Kuran’dan öğrenmişim." demiş. Düşündürücü değil mi? Ulu Önder Atatürk’ün “Bizim dinimiz, akla en uygun ve en doğal bir dindir. Ve ancak bu nedenledir ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, bilime ve mantığa uyması gereklidir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.” sözleri dinimizin konumunu çok güzel belirliyor. Peki, neden Yusuf İslam bu sözleri söylüyor? İşte burada düşünmek gerek. Yanıtı çok basit. Bizim çokbilmiş, dini çıkarları için kullanan dinci kesimimiz yüzünden. Şöyle birkaç örnek verelim, isterseniz.
Önce nekrofili (evliliğin ölümden sonra da geçerliliğini sürdürdüğünü, kocaların olduğu kadar kadınların da ölen eşleriyle seks yapma hakkı) ile başlayalım. Herkesi iğrendirecek bir şey değil mi? Mısır Meclisi ölen kadınla 6 saat içinde birlikte olunabilir kanunu çıkarmaya çalışıyor! Yine Mısır’da genç kızların evlenme yaşının 14’e düşürülmesi önerisi meclisteki diğer tartışma konusu. Kadın hakları örgütleri haklı olarak ayakta.
Gelelim ülkemize.
Yalova’da 13 yaşındaki küçük bir kız, aile dostu 80 yaşındaki Hüseyin Üzmez’in cinsel tacizine maruz kalıyor. Yine Mardin-Kızıltepe’de 13 yaşındaki küçük bir kız aralarında ilçede görevli bazı bürokratların da bulunduğu 28 kişinin cinsel istismarına maruz bırakılıyor. Antalya’da 13 yaşındaki kız çocuğu, babası tarafından 54 yaşındaki hırdavatçıya para karşılığı, hem de sözleşme yapılarak satılıyor.
Kusura bakmayın ama Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Doç Dr. İsmail Karagöz Diyanet Vakfı Yayınları arasında bulunan “İslam’ın Esasları Dizisi”nden çıkan kitapta “Evlatlıkla evlenilebilir.” diye yazar, Diyanet Başkanlığı da bunu onaylar şekilde: “Evlâtlık ve evlât edinenlerin birbirleriyle evlenmelerinde dini açıdan herhangi bir sakınca yoktur” şeklinde fetva verirse bu tür olayların yaşanması kaçınılmaz olur.
Bu açıkça sübyancılığa teşviktir. Çünkü böyle bir fetvadan güç alacak çocuk istismarcıları, kanunun boşluklarından istifade ederek buna iyi bir kılıf da bulmuş olacaklardır. Hele Çocuk Islah Evleri’nde yaşanabilecek olayların (ki yaşanıyor) önüne geçilemez. Eğer, bu konuda dinen zorlaştırıcı, hukuken caydırıcı önlemler alınmadığı takdirde, Fadime Şahin gibi kendilerine namahrem olan kadınlarla hem de evin banyosunda basılan Müslüm Gündüz’lerin “Ben sadece kendisine babalık yaptım” şeklindeki komik sözlerine tanık oluruz.
Halen Konya'da yaşayan Ribat dergisi ve Vakit Gazetesi’nde yazılar yazan, çevresince kanaat önderi olarak sunulan din alimi! Abdullah Büyük Hoca Efendi, Hüseyin Üzmez’e hiç utanmadan açıkça ve pervasızca destek vermiş: “Hüseyin Üzmez’e şimdi daha çok destek vermeliyiz. Bu işi yaptıysa bile Hüseyin Üzmez ağabeyimizdir.” diyebilmiştir. Yani suçu işleyen ağabeylerindense yapabilir. Ama nişanlı da olsa bir kızımızla oğlumuz sokakta el ele gidiyorlarsa vay dinsizler, imansızlar. Yine aynı kişi, “Referandum günü sandığa gitmek yerine Umre’ye gitmek büyük vebaldir.” diye verdiği ayrı bir fetva ile dinin nasıl istismar edildiğinin en güzel örneğini vermiştir. Bu ve buna benzer kişiler hala el üstünde tutuluyor.
Televizyonlarda konuştuğunda mangalda kül bırakmayan, kimseyi konuşturmayan Ali Rıza Demircan adlı din âlimi de "İslam’a Göre Cinsel Hayat" adlı kitabında ilmi(!) açıklamalarda bulunmuş, “Cennette erkeğe 100 erkek gücü verilecek, erkek, hem karısıyla, hem de hurileriyle sabahtan akşama kadar sürekli cima (seks) yapabilecek.” demişti. Yine Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Döndüren “Delilleriyle Aile İlmihali” adlı kitabında “Evlenme alt yaş sınırı kızlarda 9 erkeklerde 12'dir. Kadından ve gâvurdan şahit olmaz, şahitler Müslüman olmalıdır. Akraba evliliği öne sürüldüğü gibi önemli zararlar meydana getirecek nitelikte olsaydı bunu İslam yasaklardı. Kadını iz bırakmadan döv: Kadının yatakta yalnız bırakılması da bir yarar sağlamazsa o, bir çeşit disiplin ve eğitim amacıyla, bedeninde iz bırakmayacak şekilde dövülebilir.” diye yazmış.
Kendilerini tarikat lideri, şıh gibi gösterenlerin ağına düşürdükleri kadın ve kızlarımızın sayısını bilmek mümkün değil. Aslında insanlık bu din çıkarcılarından çok çekti ve hala da çekiyor! Avrupa, dinde reformlar yaparak hayatı akla ve bilime göre dizayn etti, bu karanlıktan kurtuldu, hayat yaşanılabilir duruma geldi ve insanlar rahat bir nefes aldı. Darısı başımıza, dinimizi özünde yaşamaya.
Saygılarımla, hoşça kalın.