“Ülkücüler Fatiha okumasını bile bilmezler…”
                                     “Siz gidin morgda bekleyin. Morg nöbetçileri…”
                                     “ Öcalan’a (İmralı İti derler ya adına) ev hapsi düşünülebilir…”
                                     “Onlar sayıca ve silah olarak bizden çoktular…”
                                     “Yine Dağlıca… Yine şehitler…”
                                     Ve daha neler neler…
 
 Bunlar ne mi?
 İnanın ben de tam olarak bilemiyorum bu sözlerin ne anlama geldiklerini!...
 İsterseniz içine bakalım sözlerin, belki bir anlam çıkar. Hepsi de “lâfı-güzâf” değildir herhalde!...
 
 12 Eylül öncesini bilenler ve yaşayanlar iyi hatırlarlar bazı üniversite kapılarına asılan pankartları. Ne diyordu orada?” Muhammedin piçleri giremez!...” O Fatiha okumasını bilmiyorlar denilen ülkücüler o üniversitelere pankartları canları pahasına indirerek girerken şimdi çok konuşanlar başlarını eğerek o pankartın altında girmişlerdir üniversitelere… Sayi kim demişti ülkücüler için Fatiha okumasını bile bilmezler diye? Yazık!...
 
    Bengütürktv’de Murat İde “TERS KÖŞE” adlı programında birilerinin “Morg kapısı” dedikleri yere aslında “CENNET KAPISI” dendiğini çok güzel ve veciz bir biçimde açıkladı.Tabii anlayana diyeceğim ama!... Oradan bu vatan için, bu millet ,için, din için,Allah için,tüm kutsal değerler için “ŞEHİT” lik mertebesine ulaşmışlar çıkıyor.O kapıda değil beklemek asırlarca nöbet tutmak bile bir ibadettir… Morg Kapısı ve Cennet Kapısı… Anlayan varsa ses versin hele !...
 
 Terörün kökünü kazımak için gerekirse PKK ile devlet silahları susturmalıymış… Hatta, İmralı’da yatan katil için şartlar müsait olursa “ev hapsine çıkarılması bir insanlık gereği imiş…” Hadi canım sende!... İstersen partine üye yap, vekil seçtir ve gerekirse en üst makama getir! “Uyuyan Türkiye” nasıl olsa buna da ses çıkarmaz değil mi? Bir de “yandaş” buldular kendilerine. Lâfa gelince “Atatürk’ün partisi “ olduğunu ilân ettikleri bir grubu… El ele “Kürt sorunu”nu çözerler şimdi!.. Demişlerdi ya “analar ağlamasın” diye… Dağlıca’da şehit edilen vatan evlatlarının anaları ağlamadı değil mi? Beyler bu ülkede “Kürt” değil terör “ sorunu var, terör!...
 
   Bir devlet büyüğümüz saldırının ardından açıklama yapmışlar. “Onlar sayıca ve silah bakımından bizden üstündüler” diye… Allah Allah… Devlet nerede acaba? İnsansız istihbarat uçakları (Heronlar) bakımda mı ki? Yoksa bu işi de “Ergenekoncular” mu yaptı? Engin ALAN’ı bu saldırı olayı ile ilgili olarak da sorgulamak gerekir zannımca(!)…
 
 Velhâsıl kelâm…
 Beyler Dağlıca’da 8 yiğit vatan için canını seve seve feda etti. Üstelik adı bile konmamış bir savaş için… Üstelik “uyuyan Türkiye” daha rahat ve mışıl mışıl uyusun diye… “Açılım” adı verilen ne olduğu bile belli olmayan tavizler için… “0” terörle alınan ülkemizin içine düştüğü şu hâle bakın hele!... Mazeret hazır değil mi? İmralı’da yatan “it”i ipten birileri aldı deyiveririsiniz şimdi de… İdamın kaldırılması için parmak kaldıran vekiller kimlerdi? “Gökkuşağı” vekillerimizin yürekleri sızlamadı mı hiç?
 Bu yanan yüreğin sesidir beyler, yanan yüreğin…
 Ağzınızın içine aldıklarınızı kusmadan önce aynanın karşısına geçin ve aynadakine bakarak ir düşünün… Kim haklı, kim haksız diye…