Gün geçmiyor ki, gazete ve TV’lerde olaylı haber verilmesin. Sosyal paylaşım sitelerinde kavga ve cinayet haberlerinden başka bir şey yok. İnsanlar çıldırmış gibi birbirlerine zarar veriyorlar. Çoğu da maddi sebeplerden dolayı. Geriside maddi yetersizlikten doğan sevgisizlik kokan karşıtlıklar. İnsanların birbirlerine tahammülleri yok, saygı bitmiş ve sevgilerini mezara gömmüşler. Tüm dünya insanları birbirine düşman olmuş ve bir parça kapabilmek için saldırmaktalar. Ülkeler kardeşlik türküleri yerine savaş çığlıkları atıyorlar artık. Irkçılık denen insan ayrımcılığı almış yürümüş. Kan dökülüyor artık, insanlar selam yerine küfür ediyor karşısındakine. Rengi ve milleti farklı diye öldürülüyorlar. Dinci yobazlar tüm bu faaliyetleri körükleyip, ‘Yaradan’ın emri’ diye kakalıyorlar ve insanın insana zulmünü meşrulaştırıyorlar. Ekonominin ve dünya ticaretinin başında olan patronlar ise bu olayları gülerek seyredip, nereyi ele geçirelim diye plan yapıyorlar. Çünkü bu kaos onların mükemmel eserleri.
İhtiyacımız olmayan şeyleri mutlak ihtiyaç gibi gösterip bunlara sahip olmayı da üst sınıf insan olarak lanse ettiler. Üst sınıflara ulaşmak içinde her yolu mubah kıldılar. İnsanların amacı artık bu üst sınıflara geçmek oldu. Bunun içinde her yolu deneyip zorluyorlar. Yukarı çıkmak için birbirleri üstüne basıyor ve kimse kimseye acımıyor. Ulaşmak için sevgiyi-saygıyı, ahlakı ve insanlığını terk etmekte mahsur görmüyorlar. Aslında hiçbir yere yükselmiyorlar, sadece çok aşağılara düşüyorlar farkında değiller. Kimi dini kullanıyor ki bu çok kötü ve tehlikeli bir yol, kimi siyaset isimli iki yüzlülüğü, kimide sanat dünyasını ki sanat ve üretimle alakaları bile yok. Ama ne var? Para kazanıyorlar ve bu boyalı dünyanın gediklileri oluyorlar, sanki sanatçı demek zengin olmak demek. Zavallı şarlatanlar. Dünyanın yöneticilerinin kurduğu sistem, insanları insani değerlerden uzaklaştırıp yalanlardan kurulan bir kaos içerisinde, birbirlerine düşman olarak yönetebilme. Kaos ve yalanın olduğu yerde bunlar var çünkü.
Etrafta veya medyada boy gösteren kişilere bakın. Boyalı dünyanın olmak istenen kişilerine idol olarak ortada gezinenlere yani. Sanatçı kimliğiyle gezinen soytarılar, siyasetçi kimliğiyle günümüzü ve geleceğimizi tayin eden basiretsiz zavallı uşaklar. Dinci vaaz ve kimlikleriyle boy gösterip fetva veren bilgisiz - cahil hilkat garibeleri. İki kelimeyi bir araya getiremeyen ve sizden fazla bilgisi olmayan ama mangallarda kül bırakmayan yorumcular. Birde bunları allayıp pullayıp, halkın yanında değil de ülkeyi ele geçirmek isteyenlerin oyuncağı olmuş medya ve yayın grupları. İstedikleri kaos işte.
Birbirimize olması gereken sevgi ve saygımızı tekrar ortaya çıkarmalıyız gömdüğümüz yerden. Kazanmayı değil yardımlaşmayı başarmalıyız. Her şeye inanıp olduğu gibi kabul etmek yerine sorgulamalı ve tartışmalıyız birbirimizle. Bulmalıyız bizden saklanan gerçekleri Sevgimizle bozmalıyız oyunlarını bu şeytan takımının. Sevgimiz arş’a ulaşmalı ve onarmalıyız kendimizi. Asla geç değil.
Aslında herkes her şeyi anlayabiliyor. Sadece üstümüzdeki parazitleri atmaya niyetli olalım ve başlayalım silkelenmeye. Bizi ancak kendimiz kurtarabiliriz. Onların gösterdiği boyalı dünya değil amacımız. Bizler insanız ve insanca yaşamaktır yaratılışımızın gereği. İnsaniyetimizi kazanırsak polise de gerek kalmaz askere de. Ülke ve bayrak ve sınır ve dil farklılıkları erir gider. Milyarlarca gezegenin içinde sadece bir tanesiyiz. Keşfedecek ve görülecek çok yer var. Ama önce bu kaosumuzu bitirmemiz gerekiyor. Ulu Yaradanımız önümüzü açmak ve bizi daha yüksek seviyelere çıkarmak için bekliyor. Ama biz bir türlü gidemiyoruz. ‘Bana bir adım atana ben yüz adım atarım’ diyor Yaradan. Bizi uyutan bu uykudan uyanmamız ve insanlığımızın gereğini yapmamız lazım, yani ilerlemek için üstümüzdeki sülüklerden kurtulmamız gerekiyor. İnanıyorum ki az kaldı.
Uyanmalıyız artık, vakit geldi. Yaradan bizi bekliyor.
Sevgiyle… Dostlukla… Sağlıkla…