YERELGÜÇ/BUSE BAĞCI
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçmiş dönemden gelen yatırımların ve işletmelerin devam ettirilmesi gerektiğini vurgulayan Soyer, kimseye danışılmadan her iki tesiste üretimin durdurulmasına bu kararların alınmasına bir anlam veremediğini söyleyerek üreticiden yana bir tavır sergilenmediğini dile getirdi.
Neptün Soyer şunları söyledi:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi tarımda 270 milyon destek verdik’ diye açıklamada bulunmuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin resmi sayfasında bunu görmek mümkün. Kaç tane fabrika kurarsınız 270 milyonla bir kere. Bu yardımların son 8 ayda nereye gittiklerini ne yaptıklarını sormak zorundayız. ‘Binlerce çiftçiye, onlarca kooperatife destek verdik’ derken de belediye başkanı kucağında kuzularla mera açılışları yaptı. Hayvancılığa destek vermeliyiz. Meralar bakılsın dediniz. Ne güzel 270 milyon vermişsiniz. Bana yem veriyorsunuz, hayvan veriyorsunuz peki ben bu hayvanın sütünü, etini ne yapacağım. Ödemiş’te 2013 yılında Aziz Kocaoğlu zamanında temeli atılan Tunç Soyer döneminde entegre tesisine dönüştürülen tesis var. Köylüye, çiftçiye hayvan veriliyor. O hayvanlar bu entegre tesisinde işleniyor. Halkın Kasabı’nda, Halkın Bakkalı’nda da tüketiciye sağlıklı ucuz et olarak satılıyor.
NİYE 2 AY İŞÇİYİ DE ÜCRETSİZ İZNE GÖNDERDİNİZ?
Bu zincirde ‘Biz daha iyisini yaparız. Veterinerlik Daire Başkanlığı kurarız’ dediniz. Siz bu Veterinerlik Daire Başkanına sormadınız mı bu entegre tesisi nasıl daha verimli çalışacak diye? Niye 2 ay işçiyi de ücretsiz izne gönderdiniz? Bunların hesabını sormayacak mıyız vatandaş olarak? Sadece çiftçi olmamız gerekmiyor. Tüketici olarak soruyorum; Halkın Kasapları’nda niye eskisi gibi satış yapılmıyor. Niye bir açıklama yok. ‘Ben kapatırım’ denilirse meclis niye var, meclis üyeleri niye var? Ve siz bunları kooperatiflere verirken masada çiftçiye hiç sormuyor musunuz? Çok net 270 milyon destek, meralarda açılışlar, kucakta kuzular Veterinerlik Daire Başkanlığı kuruyorsunuz. Bir entegre tesisi kapatıyorsunuz. Halkın Kasapları’nı kapıyorsunuz, Halkın Bakkalları’na işlemiyor diyorsunuz. Neden?
BAYINDIR TESİSİ ÇİFTÇİNİN ASLINDA ELİ SIKIŞTIĞI, DARA DÜŞTÜĞÜ ZAMANDA DESTEK OLMASI İÇİN VAR.
İzmir süt üretiminde birinci; bu ne demek? Türkiye’de tarımının en stratejik olan hayvancılık alanında İzmir birinci sırada. Biz çok iyi süt üretiyoruz. Bu sütler önceki dönemde Aziz Bey tarafından alınıyordu, Tunç Soyer’le 30 ilçede, daha çok yayıldı, daha çok çocuğa gitti.
Bayındır tesisi çiftçinin aslında eli sıkıştığı, dara düştüğü zamanda destek olması için var. Süt konusunda, sanayiciyle sözleşmelerin imzalanmasında çok büyük sorunlar var. Günde 100 ton süt işleyen Bayındır Süt Fabrikasına şu anda çok ihtiyacımız var. Sütü biz ederinde alan, halkı, çiftçiyi kollayan bir kamu yönetimine ihtiyaç duyuyoruz. Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyet tarihinde fabrikaları neden kurdu? ‘Her fabrika bir kaledir’ neden dedi? Şu an kalenin muhafızları yok, kalenin içinde askerleri yok, kale beslenmiyor.
TÜRKİYE’DE BU KADAR ÇOK SÜT ÜRETEN BİR ŞEHİRDE BU SÜTÜN DEĞERLENDİRİLMEMESİ, KÜÇÜK ÇİFTÇİNİN DESTEKLENMEMESİ ÇOK ÜZÜCÜ DEĞİL Mİ?
Bizlerden süt alınmıyor. Süt Kuzusu Projesi zaten tamamen azaltılmış, sadece ihtiyaç sahiplerine veriliyor. Bu proje geçmiş yıllarda gerçekten üreticiyle belediyeyle halkla ortaya konulmuş bir proje.
Kaç ayağı var? Birinci ayağı çocukların sağlıklı süt içmesini sağlamak. İkinci ayağı İzmir’in genelinde eşitliği sağlayarak kimseyi ayırt etmeden ihalede kimseyi çarpıştırmadan üreticiyi kollamak. Üçüncü ayağı da bu sütleri vererek aile ekonomisine katkı sağlamak.
Bunun hangisini yapıyorlar? 1 yıldır yapamıyorlar. Şimdi eti de almak istemiyorlar. O zaman Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı’nı ve Veterinerlik Daire Başkanlığı niye kurdunuz?
Ödemiş’te bu kadar üretici var, sütte 1 numarayız. Küçük Menderes Havzası, Kiraz’ı düşünün dünyanın sütünü üretiyoruz biz. Bayındır Fabrikası’na bu sütler gelemez miydi? Her gün 100 ton süt demek… Çok büyük bir destekti bu. Türkiye’de bu kadar çok süt üreten bir şehirde bu sütün değerlendirilmemesi, küçük çiftçinin desteklenmemesi çok üzücü değil mi?
2013 yılında Ödemiş’teki mezbahanın temelleri atılmış ondan sonra devam ettirilmiş. Kamu hafızası diye bir şey var bu hafızayı korumak zorundasınız. Benim anladığım kadarıyla bu hafıza korunmuyor, o nedenle sağlıklı bir vizyon da ortaya konamıyor. Ama burada zarar gören vatandaş, onlar hem üretici hem tüketici. Gerçekten çok üzücü.