İslam dini helalleri belirlediği gibi, haramları da belirtmiştir. Dinimizin şiddetle yasakladığı hususlardan birisi de hırsızlıktır. Allah Taala’nın insana bahşetmiş olduğu dünya hayatının bir imtihan olduğu hepimizin çok iyi bildiği bir husustur. Bu imtihanın en önemli vasıtalarından birisi ise helal ve haramlardır. Hırsızlık; gerek kutsal kitabımız K. Kerim’in pek çok ayetinde gerekse, peygamberimiz (s.a.v)’in hadisi şeriflerinde açıkça bildirdiği üzere haramdır. Allah (c.c.) bizi imtihan etmek için bazı şeyleri helal, bazı şeyleri haram kılmıştır. Fakat helal dairesini o kadar geniş tutmuştur ki harama girmeye ne ihtiyaç, ne de mecburiyet vardır.“Yerde hem sizin için hem de rızıkları size ait olmayanlar için (gerekli) geçim vasıtaları yarattık” ayeti kerimesi bu hususa işaret etmektedir.

Dinimizin yasakladığı, kişiyi ahlaken çöküntüye götüren ve toplumumuzda da kınanan, büyük bir ayıp sayılan hırsızlık, aynı zamanda başka günahların işlenmesine de sebep olur. Mesela; hırsızlık yapan kişi bu suçunu gizlemek için yalan söyler, hırsızlık yaparken sıkıştığında cinayet işleyebilir…Diğer taraftan hırsızlık kul hakkıdır. Kul hakkı ise Müslüman’ın hayatında çok dikkat etmesi gereken bir husustur. Peygamberimiz (s.a.v) bu dünyada yaptığımız iyilik ve ibadetlerimizin boşa gitmemesi için bizi şu hadisiyle uyarmıştır: "şüphesiz ki ümmetimin müflisi; kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip; şuna sövdüğü, buna iftira ettiği, şunun malını yediği, bunun kanını döktüğü, şunu dövdüğü için iyiliklerinin sevabı başkalarına verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları bittiği için hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir".
İnsanlar ahiret hayatını ve “Kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.”  ayetlerindeki uyarıları unuttuklarından veya kendilerini maddi zenginliğin hırsına kaptırıp, kazançlarının helal olup olmadığına dikkat etmemelerinden dolayı günümüzde, hırsızlık ve gasp olaylarının arttığını üzülerek görmekteyiz. Maalesef artık insanlar en yakın akrabasına, en yakın komşusuna bile güvenemez hale gelmişlerdir.
İş o hale gelmiştir ki; hırsızlığı meslek edinen “profesyonel hırsızlar! “ ortaya çıkmıştır. Ve bu insanlar çok az miktarlar için bile cana kıymaktan çekinmemektedirler. Oysa ne dinimiz İslam’da ne de ecdadımızın bize verdiği ahlaki terbiyede hırsızlığa yer yoktur.
Allah (c.c) yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde “Ey İman Edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin” buyuruyor. Sevgili Peygamberimizde “Her Müslüman’ın diğer Müslüman’a malı, ırzı ve kanı haramdır” buyurmaktadır.
O halde hırsızlık yapanlar; bu dünyada insanların arasında alnının akıyla dolaşamadığı gibi ahirette de sonlarının hüsran olacağını bilmeli ve önce hak sahiplerinin haklarını iade edip helallik alarak sonra da tövbe edip Allah (c.c)’dan affını isteyerek bu günahtan bir an evvel kurtulmalıdır.