O günden bu yana ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yapılan protestolar karar vericileri harekete geçiremedi ve kınamak dışında fiili bir yaptırımda bulunulmadı. An be an sosyal medya üzerinden tanık olduğumuz bu katliam, duyarlı ve vicdanlı insanların uykusunu kaçırırken, derin bir gaflet içinde olup İsrail patentli ürünleri boykot etmeyi dahi düşünmeyen insanlarla aynı havayı soluduğumuz gerçeğini de gösterdi. Evet, Gazze’de ölenler müslüman kadın, çocuk ve yaşlılar ama evvelinde insan kimliğini taşıyorlar. Bu bağlamda, söz konusu ablukanın başladığı günden bu yana en net ve somut adımları atması beklenen müslüman devletler adeta eli-kolu bağlı bir şekilde olanları izliyorlar.

Kapitalizmin doğduğu İngiltere de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından insanlar ırk, renk, din, dil ayrımının anlamsız olduğunu gösterircesine sokaklara dökülüp süreci protesto ettiler ve hükümetleri üzerinde kamu oyu baskısı oluşturmaya başladılar. Diğer ülkelerden farklı olarak Avustralya'da Gazze ablukasını protesto etmek amacıyla düzenli olarak haftalık eylemler düzenleniyor ve özellikle Melbourne ve Sydney gibi şehirlerde, Ekim 2023'ten bu yana pro-Filistin gruplar tarafından haftalık yürüyüşler ve mitingler organize edilerek bu eylemler hükümetin İsrail'e desteğini ve Gazze'deki insani krizi kınamakta. Bu protestolar, Free Palestine Melbourne gibi gruplar tarafından koordine edilirken ve binlerce kişinin katılımıyla devam etmektedir. Diğer ülkelerde (örneğin ABD veya İngiltere) de benzer düzenli protestolar olsa da, Avustralya'daki haftalık eylem geleneğinin özellikle Melbourne'da belirgin olduğunu söyleyebiliriz.

Gönül isterdi ki bu zulme en büyük tepkiyi müslüman ülkeleri ve halkları versin. İsterdik ki haftada bir kere değil iki, üç, dört, hatta her gün bu katliamı protesto edenlerin başında bizler gelelim. Hükümetlerin kınamaktan öteye geçemediği noktada oluşturulan kamuoyu baskısıyla siyasi iradeyi müdahale etmeye zorlayalım. Ancak bu minvalde yapılan hiçbir girişim ne ülkemizde ne de diğer ülkelerde fiili bir müdahaleyi başlatamadı. Ancak bir iki Avrupa ülkesi ticari ve diplomatik ilişkileri keserek İsrail’in soykırım yaptığını dünyaya duyurmaya çalıştı. Hatırlarsanız belli aralıklarla; ‘Gazze konusunda elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Halkımız müsterih olsun.’ minvalinde açıklamalar yapan iktidar, artan kamuoyu baskısı sonrası; ‘Artık fiili müdahale yapma noktasına gelindi. İsrail’in yaptıkları kabul edilemez.’ yönünde açıklamalar yaptı. Daha önce ise bizzat dışişleri bakanı Hakan Fidan; “İsrail ile yaptığımız ticaret, Gazze konusundaki yaklaşımımızı değiştirmiyor.’ demişti. Tabii bu açıklamaların ve benzerlerinin, insanlığın vicdan ve hak terazisinde bir ağırlığı yoktu. Sonuç olarak halkın dediği noktaya gelindi ve fiili müdahaleye karar verildi. Bekleyip görelim neler olacak.

Yunan basketbolcu, Türk bayrağına küfür etti
Yunan basketbolcu, Türk bayrağına küfür etti
İçeriği Görüntüle

Gazze’ye Sivil Müdahale

Dünya halkları olarak ablukanın başladığı günden bu yana belli ölçülerde tepkiler verildi ve hükümetler müdahaleye zorlandı. Gelinen noktada el pençe divan duran hükümetlerin bir çözüm üretemeyeceği görülünce dünyanın bir çok yerindeki vicdan sahipleri gemilerle Tunus ve İtalya’dan yola çıkarak Gazze’ye gitmeye karar verdi. İçlerinde yazar, aktivist, sanatçıların da bulunduğu duyarlı insanlar gemilerle hem erzak, hem moral taşıdılar. Aynı zamanda da birlik ve beraberlik mesajı vererek bir nebze umut oldular Gazzeli kardeşlerine. An itibariyle Gazze’ye ilerleyen gemiler muhtemel bir saldırıyı, yani ölümü göze alarak yoluna devam ediyor. Şu andan itibaren, Gazze’ye ilerleyen Sumud filosuna yönelik olarak ülkemizdeki siyasi irade başta olmak üzere dünyadan ne gibi adımlar atılacak, olası bir saldırının önü kesilecek mi yoksa korkaklık edip onursuzca kınamayla mı yetinilecek. Yanı başımızda Allah’ın kulları hunharca katledilirken yaşamamın ne anlamı olabilir ki kınamanın faydası olsun. Bu katliama tepki gösteren ve vicdanları ağır basıp da gemilerle yola çıkan insanlar ölümü göze almıyorlar mı sanılıyor. Kelimelerin yetersiz kaldığı, bıçağın kemiğe dayandığı raddedeyiz. Dün Suriye, bugün Gazze ise yarın başka bir müslüman ükleye sıra geliyor demektir. Gün kınama, eleştirme günü değil; birlik ve beraberlik içinde Gazze’ye yürüme günüdür. Dayan Gazze…!!

İslam Büyüyor: “Onların bir planı varsa Allah’ın da bir planı var.”

Onca katliama rağmen devreye giremeyen siyasi iradelerin karşısında, Gazzeli’lerin gösterdiği tarifsiz duruş dünya halklarına örnek oluyor ki bir çok kişi müslüman oluyor. Bu tarifsiz direniş karşısında dünya halklarına örnek olan Gazze halkı, onurlu bir direniş ve ölümün korkak bir yaşamdan daha evlâ olduğunu gösteriyor. Tank ve bombalara karşı taş ve sapanlarla direnen Gazzeliler özgürlük kavramının gerçek üstü tanımını yapıyorlar. Şimdi daha fazla destek olup dünden farklı olarak eyleme geçme, iktidarları eyleme zorlama vakti. Gerçek bir kimlik ve kişilik örneği sergileyen bu insanların âhı arş-ı alaya ulaşmadan onlara el uzatmalıyız. Göklerden mucize gelmesini bekliyoruz ama gökleri ve yeri kontrolü altında tutan ilahî güç, bu müdahaleyi bizim yapmamız gerektiğini söylüyor. “Size ne oluyor da, ‘Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet.’ diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” Nîsa/75
Hiç bir güçten, hiç bir oluşumdan çekinmeden kararlı bir duruş sergilemeliyiz. Dünya uyanırsa, an be an öldürülen Gazze yeniden direnecektir.
“Onların bir planı varsa Allah’ın da bir planı var..” Enfal/30
“Yakında bilecekler..!” Hicr/3

Saygı ve hürmetlerimle…