Geçen hafta içinde; Başbakan, T.C. 2011 mali yılı bütçe görüşmelerinin kapanış konuşmasında, CHP’nin koalisyon ortağı olduğu dönemlere ait iktidarları zamanındaki ekonomik becerisizliklerini anlattı. Başbakan yaşı itibarı ile genç olduğundan biraz daha eski yıllara ait örnekleri vermedi. Bizler bizzat yaşadığımız birkaç pek de normal sayılamayacak vergi uygulamalarını ve bu vesile ile yaşanmış bir olayı (Bisiklet Ehliyeti) sizlere hatırlatarak geçmişte yaşanmış trajikomik bir hikayeden bahsetmek istiyorum.
Hiçbir zaman halkın hür iradesiyle tek başına iktidar olamayan CHP 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonrası yapılan 1961 milletvekili seçimlerini takip eden yıllarda 3 kez koalisyon ortağı olarak iktidar oldu. Hepsinde de büyük ortak olduğu için Başbakanlığı İsmet İnönü üstleniyordu.
Bunları yazınca CHP’li dostlarımız darılıyorlar ama yaşanmış gerçekleri yok sayamayız. Bu milletin (özellikle biz Demokrat Partililerin) 50 yıldır, onların 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesini meşru sayıp, Başbakanımızın asılmasını bile olağan addetmeleri, bizim yüreğimizi kanatmıyor mu? Neyse geçelim.
Milletten tonlarca altın toplandı darbe sonrası. Darbe şakşakçıları, verdikleri alyansları, eşlerinin kollarındaki bilezikleri yetmezmiş gibi, yine eşlerinin gerdanındaki ziynetleri de verdiler. Buna rağmen 7 Bin 500 subay ve astsubayın re’sen emekli edilmesi ve tazminat ödenmesiyle boşaltılan hazineye yeni kaynaklar gerekiyordu. Gelsin yeni vergiler. Milletimiz önce Radyo Vergisi ile tanışır. Henüz televizyon olmadığı için halkın yegane haber alma cihazı olan radyosu artık kimlik kazanıyordu. İki kapaklı kartonun üstünde ‘Radyo Ruhsatnamesi’ yazıyordu, her yıl ödenen vergi makbuzunu bu ruhsatnameye eklerdik. Evinde, lambalı, transistörlü kıytırık radyosunu kapan postaneye koşuyordu, aksi takdirde cezası, Radyo-telsiz kanuna göre ağırdı. Sonraki yıllarda bandrole dönüştürüldü ve vergi devam etti.
Esas yazımıza konu olacak,’Bisiklet Ehliyeti harç ödemesi ile birlikte ‘Bisiklet Plakası Vergisi ‘de ihdas edilmişti. Gelelim hikayemize.
Ödemiş’imizin renkli simalarından, İstiklal İlkokulu’ndan tanıdığımız dünya tatlısı Cemil Abi’nin bisiklet ehliyeti alışı hikayesine…
Yıl 1963-64 madem kanun çıktı, halkın eli ayağı olan bisikletine ehliyet alınacaktı. Cemil Abi kararını verir gereken evrakı Ödemiş’te tamamlayıp İzmir’e gidecektir. Zira ehliyet imtihanı vilayette yapılmaktadır. Kendisi o günlerde bekardır. Okulların tatil olduğu sıcak yaz günlerinde, İstiklal Okulu Müdürü rahmetli Mehmet Ateş hocamız Gölcük yaylasına göçtüğünden Cemil Abi hırsız uğursuzdan evi korumak için akşamları müdür beyin evinde yatar.
Ertesi sabah ilk otobüsle İzmir’e gideceğinden, bir gün önce evvela Şoför Osman’ların Otobüs Şirketi’ Doğan Şafak’ın sabah 5 otobüsü için rahmetli Mehmet Günay ağabeyden gidiş-dönüş misafir biletini alır (daha o yıllarda eşantiyon kelimesi ile yurdum insanı tanışmamıştır). Bisikletini akşamüzeri, sabahki bineceği otobüsün üst bagajına bağlarlar. Gençlik bu sabah bir uyanır ki, kendi deyişiyle, güneş gövlere varmış, otobüsünü kaçırmıştır. Hemen ilk otobüsle İzmir’e koşar, o zamanlar İzmir Fuarı’nın Basmane kapısının karşısındaki otobüs garajında bisikletini otobüsün üstünden indirirler. Cemil Abi bisikletine atlar, Kemer’deki Trafik Şubesinde soluğu alır. Esas film burada başlar.
Bisiklet Ehliyeti sınavının yapılacağı odadan ismi çağrılır, içeri eli ayağı titreyerek girdiğinde, imtihan heyetindeki komiser, birçok trafik levhasından birini gösterir ve ne ifade ettiğini sorar. Levhada bir işçinin elinde kürek vardır. Cemil Abi gayet ciddi, aslında gırgırını geçmek için başlar anlatmaya. ‘Öğlen saat 12 der. Yol yapımında çalışan işçiler yemeğe gittiklerinden, işçilerden biri kazma küreklerin çalınmasını önlemek için nöbetçi bırakılmıştır’ der demez kahkaha tufanı başlar. Soruyu soran komiser bütün binadaki memurları çağırtır, bir daha anlat deyip işin hoşluğuna mesai arkadaşlarını ortak eder. Cemil Abi ehliyetini ve velesbitinin (kendisi öyle diyo) plakasını alır, vergiciğini verir, Ödemiş’e döner. Tam hatırlamıyorum ama herhalde Kemer’den, Basmane’deki otobüs garajına eskort eşliğinde komiserin bizzat götürdüğünü sanıyorum, bisikleti de bagaja koymuşlardır.
Kendisi Uzun Sokak’ta yaşıyor. Namaz vakitleri Ataç Mescidi’nde yakalayıp bir de kendi ağzından dinleyin isterseniz. Kendisine sağlıklı uzun ömürler diliyorum, yıllarca binlerce çocuğumuzun okuduğu odaların sobalarını yakıp, onlara kol kanat gerdiği için şükran borçluyum Cemil Ağabeye.
Bu vesileyle yeni yılınızı içten dileklerimle kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim efendim.