Sevgili Mehmet Aslan abimiz pek güzel özetlemiş durumu. Küçük Menderes bölgesinin 2011 seçimlerinde temsil edilebilmesi konusunda önceki yazılarında da değindiği mevcut durum tespitlerinin ardından bölgemiz için en büyük engelin seçim çevremizde yer alan Bornova ve Karşıyaka gibi ilçeler olduğunu hatırlatmış bizlere. Ve demiş ki, “şimdiye kadar biz bu ilçelerin gönderdiği adayları seçer Ankara’ya gönderirdik. Bu sefer onlar bizimkileri seçiversin dünya batmaz ya?”

Evet Bornova ve Karşıyaka demek, aslında oy demek, popülizm demek. Siyasi konjonktüre göre davranmak demek. Oysa Bornova’nın da Karşıyaka’nın da kursağından geçen birçok ürünün bu bölgede yetiştirildiğini düşünecek olursak Mehmet abi oldukça haklı sayılır.

Küçük Menderes bölgesi dünya incir üretiminin yüzde 10’unu, ülkemiz genelinde meyve fidanı üretiminin yarısını,  patates ve süt üretiminin ise yüzde 10’unu karşılıyor. Böylesine verimli bir coğrafyanın siyasi partiler tarafından görmezlikten gelinmesi insanı hayrete düşürmüyor değil.

Bu düşünceler ile bundan 3 ay önce Konuşan Küçük Menderes adı altında bir platform oluşturduk ve halkımızın düşüncelerini dile getirmesi istedik. Yüzlerce hemşerimiz gerek özel mesajları ile gerekse duvara yazdığı yazılar ile birkaç temel konuda aynı fikirde olduklarını kesinleştirmiş durumda. O birkaç temel konuyu önem sırasına göre şöyle sıralayabiliriz.

1- Bir kere havza seçmenimiz, Küçük Menderes bölgesinin gerek nüfus, gerek tarım, gerekse ticari ve kültürel potansiyeli ile en az iki milletvekili ile temsil edilmesi gereken bir coğrafya olduğunu düşünüyor.
2- Küçük Menderes bölgesini temsil edecek olan milletvekilleri kesinlikle bu bölgeden yetişmiş, havzanın sorunlarına hakim kişiler olmalı.
3- Vatandaşlarımız yıllardır yaşadıkları siyasi dışlanmanın ancak ve ancak içinden yetişmiş bir siyasetçi ile giderilebileceğini düşünüyorlar.
4- Küçük Menderes bölgesinin seçmeni, bu seçimlerde genel olarak bu düşünceler çerçevesinde ortak hareket edecek gibi görünüyor. Yani bölgemizden yetişmiş bir siyasetçiyi kendi listesinde seçilebilecek bir sıraya koymayan partilere oy vermek istemiyor. Seçmenimiz atama adaylara şiddetle karşı çıkıyor.
5- Dördüncü ve en önemli konulardan biri de, bölge seçmenimiz, şu günlerde listelere girme telaşı içinde olan siyasetçilerimizin de yüzünü öncelikli olarak bu kararlılığa dönmesini ve bu kararlılığın kendisini Ankara’ya taşıması halinde de, seçildiği siyasi iradeden çok, destek aldığı vatandaşlarının, bölge insanımızın sesi ve hizmetkarı olarak kalmasını arzuluyor.

Dile getirmeye çalıştığımız bu birkaç kriterin bölge seçmenimiz tarafından kararlılıkla sandığa yansıtılacağı konusunda hiçbir şüphemiz yok. Ancak, demokrasilerde asli unsur olarak kabul edilen halkın bunca kararlılığına ve isteklerini net bir şekilde ortaya koymasına rağmen emin olmadığı konular da yok değil.

Bölgemizden şu an AK Parti’den 9 kişi aday adaylığını açıklamış durumda. Bu sayı CHP’de ise 6 civarında. MHP’de ise maalesef bölgemizin insanları listelere girme konusunda kendisine güvenmiyor ki, tek bir aday bile netlik kazanmış değil.  Tire’de ise onca gayretimize rağmen, sayın Hidayet Petin ve Mehmet Emin Aksoy dışında kesinleşmiş bir aday adayı yok. Bazılarına göre Ödemiş’e nazaran Tireli aday sayısının oldukça az olması oldukça büyük avantaj. Ama bana göre hiç de böyle değil. İsterdim ki, şu an Tire’den en az 10 aday adayı resmi açıklamasını yapmış olsun. Böylece Tire siyaseti de aday üretebiliyormuş sonucuna varabilelim. Bence Tire’deki aday adayı azlığının altında biraz içten pazarlıklı olmak, biraz hesap kitap peşinde koşmak, biraz kısır çekişmelerin esiri olmak ve biraz da halka güvenmemek ve korkaklık yatıyor. Bu bağlamda sayın Hidayet Petin ve Mehmet Emin Aksoy’u medeni cesaretlerinden dolayı kutluyorum.
 
Sonuç olarak bölgemizden aday adaylığını açıklayan bunca adayın içinden, tahminlerimize göre en iyi ihtimalle en fazla iki adayı AK parti veya CHP’nin listelerinde görme şansına sahip olacağız. Bu tahminlerimiz gerçekleşmez ise bölge olarak topyekûn ciddi bir hayal kırıklığına uğrayacağız ki, bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum.

Bir diğer emin olmadığımız konu ise mevcut aday adaylarımızın seçildiklerinden asıl minneti kimlere duyacağıdır. Bir vekilin halktan çok kendi siyasi partisine duyduğu minnet ve bağlılık halkın pek işine yaramıyor zira. Bizler, daha şimdiden adaya adaylarımızın listelere girseler de girmeseler de bu havzanın sorunları için çalışmaya devam edeceklerini net bir şekilde duymak ve ikna olmak istiyoruz. Yoksa herkese mavi boncuk dağıtma yöntemi ile seçilip vekil olduğunda ise mavi boncuk bedellerini ödeyemeyen vekiller bize listelerde olmamalarından daha büyük hayal kırıklıklarına uğratır. Bu nedenle işi düştüğünde arayan işini gördürdükten sonra selamı sabahı kesen siyasetçilerimizden uzak durmak gerekiyor.

Siyasetçi eleştiriye açık olmalıdır ve eleştirilen alışkanlıklarını değiştirmeyi göze almalıdır.  Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti, samimiyeti, dürüstlüğü, gerçeği korkmadan söylemesi, milletin derdi ile kendi dertlerini bile unutması ve inandığı değerleri hiçbir zaman pazarlık konusu yapmaması ile Türk siyasetine altın harflerle yazılmış bir siyasetçiydi. Kendisini bile eleştirirken inanılmaz derecede dürüst ve halktan yana tavırlar almaktan hiçbir şekilde çekinmeyen bir ahlaka sahipti.

1965-1969 yıllarında Demirel’in Adalet Partisi’nde Antalya milletvekili olarak görev yapmıştı. Ve o dönemde Osman Yüksel Serdengeçti kendi partisini bile korkmadan eleştiren duruşu ile halkın vekili nasıl olur herkese göstermişti. Öyle ki, Demirel “Bu Meclis’te Osman varken muhalefete gerek yok” diyecek kadar kendi vekilinden gördüğü bu muhalefetten duyduğu rahatsızlığı açıklamıştı. Nitekim Serdengeçti, bu muhalif duruşu nedeniyle “Demokrat” AP’den ihraç edilmişti.

İlk vekil seçildiğinde o zaman Meclis’in giriş kapısındaki turnikelerden heyecan ve düşünceler içindeki haliyle geçmekte zorlanınca kendi kendine “Döneklik Meclis’in kapısında başladı. Allah içeride bize yardım etsin” diyebilen bir vekildi o…

Şimdi Meclis’in kapısında turnikeler yok ama sanırım o turnikeler artık zihniyetlere yerleştirilmiş. Oysa bize halkın yaşadığı gerçekliği kürsüye taşırken, partisinden bile ihraç edilmeyi göze alabilecek vekil lazım. Emme basma tulumbalar gibi el kaldırıp indirme yöntemi ile partisinin icraatlarını onaylama memuru istemiyoruz çünkü…

Allah tüm vekil adaylarımızı kafalardaki turnikelerden korusun.