Başkanımız Tire’nin önemli sorunlarından biri olan hatta tartışmalara neden olan bir konuyu referandumla sonuçlandırdı.
Yıkılan hal binasının  2 bin 691 metre karelik alanı “kent meydanı mı”, “iş merkezi mi?” olsun tartışmaları gündeme gelince ve Kültür ve Turzim Bakanı sayın Ertuğrul Günay, Tire’yi ziyaretleri esnasında yıkılan hal binasının meydana benzer halini görür görmez, “Burayı meydan yapın, destek vereyim” demesinin ardından, belediye başkanımız referanduma gitmeyi uygun gördü.
Geçtiğimiz haftalarda başladı referandum.
Sonuç; 50 bin küsur nüfuslu Tire’den, 1123 kişilik yoğun katılım! ile sonuçlandığı açıklandı. Tireliler 262 oya karşın 852 oy ile “iş merkezi olsun”u seçtiler.
Zaten bu  2 bin 691 metre karelik alana kent meydanı olmazdı.
Neden derseniz, bir kere ne gerek var? Bu zaten başlı başına bir neden.
Başka şehirlerin kent meydanları var da ne oluyor?
Kent meydanları olan başka şehirlerin insanları, ferah ferah bir meydana sahipse bize ne bundan? Bizim şehrimizin insanı mutlu olmasın. İş merkezlerine gitsin. Olmayan paraları ile orada alışveriş yapsın.
Herkes meydan yapmış diye, örneğin bakınız muhteşem şanzelize meydanı gibi bir meydan bizim ne haddimize…
Kent meydanları, genellikle kent ulaşımının düğüm noktalarında bulunan, önemli prestij yapıları ile çevrili açık ve geniş mekânlardır. Tire’deki bu alanda trafik sorunu yok, çünkü o bölgede araçlar birbirine girmiyor. Düğüm de yok, kördüğüm var körler var.
İngilizler, meydan için ‘square’ gibi bir geometri terimi kullanarak kentlerindeki planlı yerleşim ilkesini dile getirmiş oluyor.  Planlı yerleşime ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Plan da ne ya? Neden benden 50 sene sonra dünyaya gelecek torunumu düşüneyim ki. Adaaaam sende..!
Kent meydanları, kentlinin ev dışında sosyalleştiği yaşam merkezleridir. Sosyalleşmek? Bu kelimeye yabancıyız aslında ama Salıpazarı var bu bir sosyalleşmek olabilir. Buradan bakıldığında da meydana ihtiyacımızın olmadığı açık. Çünkü yeterince sosyaliz.
Kentlinin sosyalleştiği diyorlarmış mimarlar da meydanlar için. “Çünkü batılı anlamında meydanlar, festivallere, karnavallara, resmigeçitlere, siyasal mitinglere mekân olur; sair zamanlarda da insanlar havuzlar, heykeller etrafında gezer, açık hava konserleri dinler, kafelerde sohbet eder, restoranlarda yemek yer” şeklinde açıklama getiriliyor konuya. Ancak Gelişen Tiremiz’de karnaval düzenlenmiyor, açık hava konserlerini stadımız var kocaman orada yapıyoruz, festivaller için de yer bulamıyoruz ama olsun yapmayıversinler festival, siyasal mitingler için kahvehaneler var, havuza ve heykele de gerek yok.
Şimdi meydan yapıp, bu meydana şehrin önemli, çok emeği geçmiş, hatırlanması gereken adamların heykelleri dikilir, sonra kalkıp bizim torun sormaya kalkar, kırk saat anlat. Neymiş gelecek nesil bilgilensinmiş yok efendim sanatmış. Ne gerek vaaaar! Hem sanat ne? Sanata önem versek kültür merkezimiz olur. O konuya girmeyelim hele kültür merkezine hiç gerek yok. Misal bir sürü kurs yapıyoruz, kimi bodrumda kimi bir binanın antresinde. Anladın mı şekerim bizim işimiz olmaz kültürle.
Ama iş merkezi ya da alışveriş merkezi öyle mi ya?
Her gün deli gibi alışveriş yapıyoruz.
Alışveriş yaparak çok sosyal oluyoruz.
İş merkezlerinde kültürümüze sonsuz katkılarda bulunuyoruz.
Büyük bir beton yığını ile kentin görüntüsünün muhteşem olacağı zaten tartışılmaz.
Altı otopark olacakmış gelişen Tiremiz’e yapılacak olan alışveriş merkezinin. Bu Tire’nin en en en en eeeen büyük sorunuydu ve çözülüyor böylece.
Çevirin bir Tireli’yi, sorun Tire’nin en büyük sorunu ne diye, her 5 Tireli’den 8’i otopark diyecektir. Artık böyle bir sorun da yok.
Tiremiz gelişiyor, betonlaşıyor, asosyalleşme adına büyük bir adım daha atılıyor…
Kutluyorum oy veren Tireliler’i,
Kutluyorum Belediye Başkanımızı,
Torunlarımıza muhteşem bir alışveriş merkezi hediye ettiği için…
***
Her şey bir yana, yarın hüzünle ve gururla anacak olduğumuz, sadece 18 Mart’ta değil her gün benliğimizden çıkmayan Çanakkale Şehitlerimizi saygıyla anıyor Allah’tan rahmet diliyorum.