Bundan 97 sene önce 253 bin evladımızı şehit verdiğimiz Çanakkale, bu şehitleri bağrında barındıran, onların canlarını, kanlarını vererek bize emanet ettikleri şehit kanları ile sulanmış vatan toprağıdır. Çanakkale asla geçilmedi ve geçilmemeli. Çanakkale Zaferi, tarihimizi taçlandıran olaylar içerisinde muhteşem bir yere sahiptir. Milletimizin tarih boyunca karşılaştığı en büyük ve en zorlu sınavlardan biridir. Müslüman varlığını yeryüzünden ebediyen silmeyi amaç edinen Haçlı zihniyeti, ülkemizi parçalamak, milletimizi esir etmek, Çanakkale boğazından geçerek İstanbul’u ele geçirmek hayaliyle 1914 yılı Kasım ayında Osmanlı devletine savaş ilan etti.
Bir yılı aşkın süre devam eden Çanakkale savaşları sonunda Türk milleti düşmanlara karşı tarihte emsaline rastlanmayan büyük bir zafer kazanmış, vatan sevgisi ve iman gücünün maddi üstünlükten daha önemli olduğunu bütün dünyaya ispat etmiştir.
Çanakkale'de maddî gücümüz, düşmanın gücüne nispetle çok az idi. Askerimizin bir çoğunun, ayağında postalı dahi yoktu. Ancak Mehmetçiğin manevi gücü büyüktü. İngiliz Ordu komutanı General Hamilton'un: "Bizi Türkler'in maddi gücü değil, manevî gücü mağlûp etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı”. şeklindeki itirafı bu gerçeği ifade etmektedir. Tarih; din ve vatan uğrundaki fedâkârlığı Çanakkale’deki aziz şehit ve gazilerimizden öğrenmiştir.
Can ve malın Allâh yolunda, vatan ve millet uğrunda feda edilebilmesi, kulun Rab’bine karşı muhabbetinin en güzel bir ifadesidir. Bunun içindir ki Allâh Rasûlü (S.A.S.)“ Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp şehit olmayı, diriltilip yine şehit olmayı, tekrar diriltilip şehit olmayı isterim” buyurmuştur. Çanakkale'de yaşananlar, her yönüyle müstesnâ bir vatan sevgisinin örneğidir. "Çanakkale Geçilmez" fermanı, 253 bin imanlı vatan evlâdının, şehadet şerbetini içmesiyle yazılmıştır. Şehit olabilmek onlarda büyük bir sevdâ idi. Sedye ile götürülen yaralı bir askerin, komutanının yanından geçerken “Şehit olamadım paşam!" diyerek üzüntüsünü dile getirmesi, bu sevdânın en müşahhas bir örneğidir. Ecdadımızın şehadet arzusunda Yüce Allah’ın “Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın; bilakis, onlar diridirler. Rableri katında rızıklanmaktadırlar..." ayeti ile sevgili peygamberimizin "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikrâm sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.", “Şehitliği gönülden arzu eden bir kimse, şehit olmasa bile sevabına nail olur." müjdesi vardır. Bu muzafferiyetin sırrı milletimizin yekvücut olması, birlik, beraberlik hâlinde bölünmez bir bütün oluşturmasıydı. «Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!» rûhunun yaşanmasıydı. Yâni Çanakkale'de düşmanı, Mehmetçiğin şahsında bütün bir millet mağlup etmiştir.
İşte gene tarih tekerrür ediyor ve Çanakkale de şehit düşenlerin evlatları bugün de vatanlarını için canlarını seve seve veriyor ve bir kez daha tarih yazıyorlar. Terör belasını ülkemizden defetmek için şehit olanlara da Allah’tan rahmet diliyorum, Allah devletimizin ve askerlerimizin yar ve yardımcısı olsun. Şu husus iyi bilinmelidir ki, milletimizin bekâsı şehitlik ve gazilik ruhu kazanmış bir kalbe sâhip olan nesiller yetiştirmekle mümkündür. Bunun için çocuklarımıza Çanakkale destânını ve ardındaki ruhu anlatmalı aziz vatanımızın kıymetini öğretmeliyiz. Bu vesileyle aziz şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor önlerinde saygı ile eğiliyorum. Ruhları şad olsun. Çanakkale zaferimiz ve şehitler gününüz kutlu olsun sevgili okurlarım.