Dinimiz, insanlar arası ilişkilere ve iletişime büyük önem vermiştir. Yüz yüze olan ilişkilerdeki sınırlar ve kurallar, insanların birbirini görmediği sosyal medya ortamlarında da geçerli hale gelmiştir. Bu ortamlar her ne kadar arkadaşlık şekillerini değiştirmiş olsa da dinimizin arkadaşlık ilişkileri için koyduğu ölçüler buralarda da geçerlidir. Gerçek hayatta ilişkilerimizde, derin yaralar açan dedikodu, yalan, iftira, hakaret, gıybet, insanların gizli hallerinin araştırılması ve mahremiyet sınırlarının ihlal edilmesi gibi günahlar, sanal ağlarla kurulan bu ilişkilerde de geçerlidir.

Günümüzde sosyal medyayla haber ve bilgiler, geçmişe göre çok daha hızlı yayılmaktadır. Bu durum, Müslümanların haber konusundaki hassasiyetini de artırmalıdır. Doğruluğu belli olmayan bilgiler yayan kimse Kur’an-ı Kerim’de şöyle uyarılır: `Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur`` . İster doğrudan kendisine ait olan bir yorumu, isterse başkasına ait bir bilgiyi tek bir tuşla takipçileri arasında paylaşması, insandaki bu sorumluluğu daha da artırmıştır. Kur`ân-ı Kerim, haberin doğruluğunu araştırmanın bir vecibe olduğunu ifade etmiştir. Bu hususta Süleyman (a.s)`ın, Hüdhüd kuşunun Sebe Melikesi hakkında getirdiği haberin doğru olup olmadığını araştıracağını söylemesi,  herhangi bir haber hakkında Müslümanların izlemesi gereken metodu açıkça göstermektedir.

 İnsanlara kin güderek veya haberin kaynağını araştırmadan yapılan nakiller ve iftiralar ise Kur`an`da çok sert bir şekilde ikaz edilmiştir. Ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, Hz. Âişe validemize atılan bir iftira üzerine şöyle buyurmuştur: `Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.`  Bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey diliyle Müslüman olduğunu söyleyen ve kalbine iman işlememiş kimseler! Müslümanları üzmeyin, onları ayıplamayın. Onların kusurlarını araştırmayın. Müslüman kardeşinin ayıbını araştıran kişinin ayıbını da Allah araştırır. Allah kimin ayıbını araştırırsa, kişi bu ayıbı kapalı kapılar ardında bile işlemiş olsa Allah, yaptığını açığa çıkarıp onu rezil eder”

Sosyal medya, sunduğu fırsatlar kadar, riskleri de beraberinde getirmiştir. Gerçek dünyada büyük emek ve gayretlerle inşa edilen dostlukların tek bir tuşla kurulduğu ve böyle kurulan arkadaşlıkların tek bir tuşla bitirildiği bu platformlar, özellikle gençlerimizin gerçek hayattaki ilişkilerine zarar vermeye başlamıştır. Sosyal hayattan kopma, konuşarak kendini ifade etme yeteneğinin kaybolması, mahremiyet sınırlarının ihlal edilmesi ve hakikat ile bağlarının kopması gençlerimizi tehdit eden bu tehlikelerden sadece bir kaçıdır.

Oysaki sosyal medyayı, selamın yayıldığı, sevgi, dostluk ve kardeşliğin pekiştirildiği, dünyanın farklı yerlerindeki din kardeşlerimizin dertleriyle hemhal olduğumuz platform olarak kullanmak da mümkündür. Toplumda kendini yalnız hisseden, dışlanmışlık duygusuyla bunalıma itilen gençlerimizin gönlüne girmek ve onlarla iletişim kurmak için sosyal medya önemli araçlardan biridir.

Rabbimizin rahmetinin bir eseri olarak aramıza koyduğu ailevî sevgi ve saygı bağlarımızı sanal iletişim ağlarına kurban etmeyelim. Unutmayalım ki, Allah bize şah damarımızdan daha yakındır. Kula gizli olan her şey, O’na apaçıktır. O, gözlerdeki hainliği ve kalplerdeki niyeti en iyi bilendir. Bizim için sanal diye adlandırdığımız dünya, Cenab-ı Hak katında gerçektir. Sanal dünyada, sanal kimliklerin arkasına sığınılarak yapılan her eylem, söz ve hareketin, ahiret günü gerçek ve hakiki karşılıkları şüphesiz olacaktır.