Bu hafta sizlerle üçüncü kez buluşuyorum. Bilindiği üzere ana başlık olarak Kişisel Gelişim adı altında Alternatif Tıp konusunda paylaşımlarda bulunmaya çalışıyorum. Bu paylaşımlarım zihinsel, ruhsal ve fiziksel şifa bilgilerinin de ötesinde olacaktır. Öncelikle küçük bir tanım yapmak istiyorum. 

Alternatif Tıp sözcüğünü pek kullanmamayı özen gösteriyorum. Fakat burada konunun anlaşılabilir olması için bu sözcüğü yine başlık olarak kullanmak zorunda kalıyorum. “Alternatif Tıp” demek, tıbbın alternatifi olduğu anlamına gelir. Ben ise tıbbın bir alternatifi olmadığını düşünenlerdenim. Alternatif Tıp diye bilinen tüm  oluşumların birer tamamlayıcı ve destekleyici öğretiler olduğunu düşünüyorum. Bu konuda dilimiz sürçer de suç’u lisan eylersek, uzun yıllar tıp eğitimi görmüş tüm üstatların affına sığınırım.

 

NEDEN ALTERNATİF TIP?

Organizmanın içerisinde kendini tedavi edecek her türlü ilaç mevcuttur.
(morfin, kortizon, insulin, hormonlar, enzimler, aminoasitler ve antibiyotik yerine kullanabileceğimiz lenfositler vs.) Organizmanın bu sistemi sağlıklı çalıştırabilmesinin tek bir şartı vardır, o da vücuttaki enerji dengesi! Bu dengeyi bozan nedir? Kendimiz! Otonom sinir sistemimizin uzun bir süre, giren enerji ve harcanan enerji arasındaki dengesizliğe maruz kalması! Bu süreç içerisinde organizma, yaşamamız için yeni bir enerji dengesi kurmaktadır. Bunu da aşırı enerji tüketimine neden olan kaynağı devre dışı bırakarak yapmaktadır. Böylece organizmada kalıcı bloklar oluşmaktadır. Bu olay kronikleşme olarak adlandırılmaktadır.
Bloklar çözülmeden kronik hadise geçmez! Alınan önlemler yetersizdir. Bu nedenle hastaya, hastalığınla birlikte yaşamaya alışacaksın derler!


Otonom sinir sistemi, dışarıdan ve içerden gelen uyarılara çok hassastır. Sürekli bizi korumaya ve enerjimizin dengeli biçimde vücuda dağılması için uğraşmaktadır. 
Hayatiyetimizin devamı için öncelikle birinci derecedeki hayati organlarımızı düşünmektedir.
Örneğin, aşırı enerji tüketimine gittiğimiz bir korku veya öfke anını düşünelim. Organizma, ikinci veya üçüncü derecede önemi olan sistemleri devre dışı bırakarak, oraya enerji göndermez. Enerjiyi o an için birinci derecede önemli sistemlere yönlendirir. Örneğin; hormonların dengelenmesini devre dışı bırakır! Veya hafıza ve konsantrasyon merkezlerini kapatır veya daha az çalışmasını sağlar.

Eğer bu durum uzun süre devam ederse bloklaşma veya kronikleşme meydana gelir. Organizma, nereyi devre dışı bıraktığını unutur. Bu dönemde siz istediğiniz kadar tetkik ve tedavi yaptırın, netice alamazsınız.

 

NELER YAPABİLİRİZ? 

Enerji dengemizi bozabilecek alışkanlıklardan kurtulabilmek için dengeli beslenmeli, spor ve meditasyon, bioenerji, akupunktur, hipnoterapi çalışmaları ve enerji kontrol egzersizleri yapılmalıdır. Enerji dengemizin stabil kalabilmesi, ancak bu şartlar yerine gelirse olur. Hastalığın başında bu dengeleri sağlamak çok daha basittir.

Elbette batı tıbbının bütün nimetlerinden faydalanacağız. Ancak öncelikle hastalıkların oluşumunu önlemeliyiz. Sağlıklı toplum, ekonomik istikrar için bu gerekli. Dolayısıyla, sağlık için gereksiz yere yapılan trilyonlarca liralık harcama da önlenmiş olur. 

 

SEVGİYLE KALIN