On bir ayın sultanı mübarek Ramazan’ın bir haftasını geride bıraktık. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) ‘Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizleri sağlık sıhhat içinde Ramazana kavuştur’ diye dua ederlerdi. Elhamdülillah, bizler Ramazan ayına ulaştık. Hatta bir haftasını geride bıraktık.
İnsanın kendine ne zaman gelip ne zaman geçtiğini sorası geliyor. Hep derler ya ‘ah o eski Ramazanlar…’ Gerçekten eski Ramazanların tadı bir başkaydı. Ama biraz düşündüğümüz zaman, Ramazan aynı Ramazan, oruç aynı oruç. Peki, ne oldu da eski Ramazan aylarını özlüyoruz? Aslında değişen ne ramazandır ne de oruçtur. İtiraf ederim ki değişen bizleriz. Çünkü eskisi kadar Ramazan ve oruca karşı duyarlı değiliz.
Sosyal dokumuz değişti, komşuluk ilişkilerimiz zayıfladı. Yardımlaşma duygularımız bitmiş durumda. Milli gelirdeki bunca artışa rağmen, bireylerin dünya kaygıları daha da arttı ve pek çok planlar sırf dünya merkezli yapılmaya başlandı. İnsanlarımız varlık içinde yokluk, toplum içerisinde yalnızlık hissetmeye başladı. Oysa dinimiz, yaşam felsefemizde hep bir dengeden söz eder. << müsrif (israfçı) olmayın, kaskatı ve cimride kesilmeyin >>  der Yüce Allah. Yine Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)  bir hadisinde “sizin en hayırlınız, dünyası için ahiretini, ahireti içinde dünyasını terk etmeyendir” der. Başka bir hadislerinde ise “hiç ölmeyecekmişiz gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret işine çalışınız” buyuruyor.
Gelin bu mübarek ayda biraz daha toparlanalım, kendimize gelelim, yaşam felsefemizde dengeyi ön planda tutalım. Komşuluk ilişkilerimize, sevgi ve kardeşlik ilişkilerimize yardımlaşma duygularımızı, anne babalarımızla olan ilişkilerimizi selam ve saygıda neredeyiz yeniden düşünelim ve Ramazan’ın manevi iklimiyle yeniden doğalım. Beyaz bir sayfa açalım.
Tüm Tireli vatandaşlarımın ve herkesin Ramazanı Mübarek, Allahın Selamı Üzerinize Olsun.
Sevgilerimle…