Bütün belediye başkanlarının ortak söylemi “Biz ilçemizi ortak akılla yöneteceğiz” idi.

Peki size göre hangileri ortak akılla yönetti?
Ne benim, ne de bu Ödemişli’nin kaybedecek zamanı yok.

Ortak akılla hareket ortak başarıya dönüşür. Ve ortak başarı şehrin ortak vicdanına dönüşür. 

11 Ocak 2011 tarihinde Yerelgüç’te yayınladığım bir eski yazımdan bazı bölümlerinde güncelleme yaparak paylaşmak istiyorum sizlerle. Tamamını okumak için yazı sonunda verdiğim linke tıklayabilirsiniz. 
Her seçim döneminde bütün belediye başkanlarının ortak söylemi “Biz ilçemizi ortak akılla yöneteceğiz” idi.

Kaç belediye başkanı geldi geçti. Ve ben hiçbirinde bırakın ortak akılla hareket etmelerini. Kendi belediye meclis üyeleri ile hem fikir oldukları ya da savundukları ortak çıkarları bile doğru düzgün göremedim.

Belediye başkanları bir önceki başkanların yaptıklarından daha fazlasını ve iyisini yapmak, ilçelerindeki sorunları çözmek vaadi ile yönetmeye talip olur ve kendilerini topluma inandırırlarsa o göreve layık görülürler.

Peki onları bu göreve layık görenlere onlar ne kadar layık davranıyorlar? Bence onları vicdanları ile baş başa bırakmak yerine o göreve layık gören bizler, yüksek sesle yanlışlarını haykırmamız gerekiyor. Kim ya da hangi konumda olduğunuzun bir önemi olmadan.

Belediye başkanlarının proje üretmeleri kadar doğal ne var. Ancak sorun bu projelerin ortaya çıkış biçimleridir. Ortak akla ve o şehirde yaşayanların katılımına dayanıp dayanmadığıdır.

Hepimizin bulunduğu ilçe için; hayalleri, yapılması gerektiğine inandığı projeleri vardır. “Ben olsam şöyle yapardım. Ben olsam bu şekilde hareket ederdim” söylemleri kahve köşelerinde topluluklarda, arkadaş toplantılarında kimi zaman fısıltı kimi zaman yüksek sesle dile getiriliyor. 
Ancak sokaktan çevirdiğiniz herhangi birinin hayali, bir şehrin ortak hayali olamaz. 
Belediye başkanlarımızın aklına gelen projeleri ilçenin ortak projesi olarak uygulamayacağı gibi.

Ve günümüzde ilçelerimizdeki uygulamaların pek çoğu, özellikle ortak akıl naraları atan belediye başkanlarımızın kendi fikirleri olarak ortaya çıkıyor. Bir ilçenin konumunu uzun yıllar etkileyecek ya da kent yaşamını kökten sarsacak uygulamaların, kamuoyunda tartışılmadan ve o ilçede yaşayanlara sorulmadan hayata geçirildiğini görebiliyoruz. Tüm bunlar bizlerin parası ile yapılırken, bizlerin yaşam alanları kısıtlanırken, birilerine peşkeş çekilirken, siz kim oluyorsunuz da kendi hayallerinizi gerçekleştirirken bizlere sormuyorsunuz?

Söz sahibi olmak isteyen, daha sağlıklı bir kent için kaygıları olan kişilerin ve hatta kendi meclis üyelerinin uyarıları ve önerileri belediye yönetimleri tarafından görmezlikten gelinebiliyor. 
İşte bu demokratik uyarı ve katılım çabalar başta ben gazeteci olarak taraf ya da ticari yaptırım olarak gösteriliyor. 
Diğerleri içinde ya siyasi çekişme ya da ideolojik karşı çıkışlar ve o yönetimin başarılı olmasını istemeyen kişilerin çelme takma girişimi olarak gösteriliyor.

Bu şehir birilerinin ne siyasi oyuncağı ne de birilerin cebini doldurmaya çalışılan bir yer olmayacak. 
Meclis toplantılarında artık bu ilçe için alınan kararların, bu ilçe için olması adına olmasını istiyorum. 
Sizleri seçenlere saygınız olsun. 
Orası hiçbirinizin kendini tatmin etme yeri değildir.

Duramıyorsanız da o zaman hayata geçirilmesi gereken ancak dallanıp budaklanarak bir türlü hayata geçiremedikleriniz siyasi malzeme olarak temcit pilavı gibi önünüze sürülür.

Ama ne benim, ne de bu Ödemişli’nin kaybedecek zamanı yok.

Ortak akılla hareket ortak başarıya dönüşür. Ve ortak başarı şehrin ortak vicdanına dönüşür. Tüm belediye başkanlarımızı, kaymakamlarımızı, oda başkanlarımızı, ilçe başkanlarımızı, muhtarlarımızı ortak akılla hareket etmeye davet ediyoruz.

Dilek Acar GÜLEÇ
Yerelgüç Gen. Yay. Yön.