Küçük Menderes Havzası’nın en önemli ovalarından bir tanesi de Ödemiş Ovası’dır. Ödemiş Ovası’nın orta yerinde ise Ödemiş kenti bulunmaktadır. Dünya’nın pek çok yerinde yerleşim yerleri kurulurken su kaynaklarına yakın olması yanında yüksek tepeler gibi korunaklı alanlar tercih sebebi olmuştur. Her ne kadar günümüzde savunma açısından bu kriterler çok geçerli olmasa da ova gibi tarıma elverişli alanlarda yerleşim yerlerinin kurulmasının yanlış tercih olduğu tartışılmazdır. Bir kentin ovaya kurulması hem verimli arazilerin kullanılmaması açısından olumsuzluk yaşatırken hem de yakın geçmişin büyük korkularından deprem açısından da büyük zafiyet oluşturmakta. Çünkü depreme dayanıklı bina yapmanın yanında zeminin de kayalık bölgede olması çok önemli. Ancak istesek de istemesek de ovanın göbeğinde kurulan Ödemiş kenti yaşamaya ve büyümeye devam ediyor. Bu sebepten bundan sonrası için koşullara göre çözümler bulmaktan başka yapacak bir şey yok. Şehrin ovada kurulmuş olmasının bir başka ve halen yaşadığımız en büyük sıkıntısı da hava kirliliği.  
 
Geçmiş yıllarda yapılan araştırmalarda Ödemiş ülkenin en kirli havasına sahip yerlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Kentte yoğun bir sanayi faaliyeti olmamasına rağmen hava kirliliğinin bu denli yüksek düzeyde olmasının iki önemli sebebi var. Biri yukarıda belirttiğim yerleşim yeri olarak ova merkezinin seçilmesi, diğeri de tüketim sonucu ortaya çıkan başta karbondioksit olmak üzere havaya salınan zararlı gazlar.  Biraz önce bahsettiğim gibi kısa zaman içinde kent merkezinin değişmesi mümkün olmadığından izlenecek yol kentin konumunu da göz önüne alarak alternatif çözümler üretmek.      
Çevre ile ilgili bazı yayınlardan yararlanarak yaptığım araştırmalar sonucunda hava kirliliğine karşı alınacak belli başlı tedbirleri tespit ettim. Aslında pek çoğumuzun kolayca düşünebileceği tedbir önerileri çıktı karşıma. Bunların çok detaylı olmayanlarını sizlerle paylaşmak isterim.
-Hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde kaliteli ve temiz linyitin kullanılması.                 
-Kentsel ısınmada doğalgaz kullanımının artırılması. 
-Yakıtların tekniğe uygun olarak yakılabilmesi için kazanın, yakıtın yanma özelliğine göre standartlarına uygun olarak üretilmesi ve uygun yanma şartlarının sağlanması ve uygulayıcıların eğitilmesi.
-Büyük ısıtma sistemlerine filtre takma zorunluluğu getirilmesi.
-Bina projelerinde, baca ve kazanın konacağı yer standartlara uygun olmalı ve ısı yalıtımına önem verilmesi.
Burada belirttiğim çözümlerin bir çoğu Belediye’nin görev ve sorumluluk alanına giriyor. Özellikle yakıt kalitesinin denetimlerinin sıkı şekilde yapılmadığı sıkça rastlanan bir şikayet konusu. Maalesef ekonomik olarak sıkıntıda olan halkımızın büyük kısmı kaliteli yakıt kullanmak bir yana ne bulursa yakacak durumda. Kalitesiz yakıt yanında lastik gibi yanıcı madde yakan o kadar çok kişi var ki.
Hava kararmaya başladığında kent içinde yürümeniz neredeyse imkansızlaşıyor. Kentin hemen her noktası yoğun bir duman ve hava kirliliği içinde kalıyor. Pis kokusu ve kötü görüntüsünden çok daha önemli olanı bu kalitesiz havanın maalesef her geçen gün bizleri zehirliyor olması. Sigara yasağı ile ülkede bir miktar insanın hayatını kaliteli hale getirmeye çalışıyor ancak sadece Ödemiş’te kış mevsiminde hemen her gün 70.000 insan yavaş yavaş zehirleniyor. Geçmiş yıllarda kentin gelir durumu zayıf mahallerinde görülen bu karabasan artık en yeni mahallelerde bile açıkça görülmekte. Demek ki sorunun ana kaynağı ekonomik değil. Çünkü oturmak için yüzbinlerce Türk Lirası harcadıkları evlerinde daha rahat etmek için kalorifer yaptıranların olduğu yerlerde de kirlilik çok fazla artmış durumda. Bu da kalitesiz yakıtın buralarda da kullanıldığını açıkça ortaya koyuyor. Yani insanların büyük kısmı konforlu bir eve tereddütsüz para harcarken yaşam için olmazsa olmaz temiz hava için elini cebine atmıyor. O zaman ne yapılacak? Alternatif yöntem uygulanıncaya kadar denetimler sıklaştırılacak. Bu konu kesinlikle Belediye’nin ve başkan Keskin’in sorumluluğundadır. Sayın başkan ipekböceklerine verdiği önemi ilçe halkına da verdiğini bu konudaki çalışmalarıyla göstermek zorundadır. Birileri ayaklarını daha sıcak tutsun diye çocuklarımıza zehir solutma fikri benim içimi ürpertiyor. Taraf tutmak zorunda kalacaksak ben çocuklarımızın geleceği tarafındayım umarım Başkan Bekir Keskin de aynı tarafta yer alır da kentimiz daha yaşanır bir hale gelir. 
Yazımı bu kısma kadar okuyan ve Keskin’e hiç de sıcak bakmayan bazılarını pişkin pişkin gülerek “yine Bekir Keskin’e yağdırmış…” dediklerini duyar gibiyim. Ama durun! Belediye ve Bekir Keskin’in sorumluluğu madalyonun bir yüzü. Daha önemli olan arka yüzü ise iktidarın sorumluluğu. Hava kirliliği sorunu sadece bu günün değil geçmiş belediyelerin ve başkanların da sorunu olmuştur. Keskin’in selefi Mahmut Badem de en az Keskin kadar sorumludur. Mahmut Badem zamanındaki kirlilik Milliyet Gazetesi’nin 31.12.2008 tarihli sayısında “Ödemiş, hava kirliliğinin pençesinde” başlığıyla yer almıştı. Yani haber tam gazetelik olmuştu. Çözüm mü? Maalesef Badem zamanında bu konuda bir arpa boyu yol kat edilmedi.  
Bu ülkeye, bu kente hizmet sadece yol yapmakla mı oluyor? Ya da devlet imkanlarının hamalların sırtında buzdolabına dönüştürülmesiyle mi oluyor? Ödemiş’te iktidar partisinin hatırı sayılan isimleri yok mu? Başbakan’ın sınıf arkadaşı olduğu her fırsatta dile getirilen bir siyasetçimizden tutun da kentteki yatırımlarda söz sahibi olan siyasetçilere kadar pek çok önemli isim var. Peki ne yapıldı? Koca bir “hiç”. Yukarıda Dünya çapındaki birtakım çözümleri sıralamıştım. Bunlardan biri de “doğalgaz”’dı. Peki Tire’ye kadar gelen doğalgaz neden Ödemiş’e gelmiyor? Bu konuda yapılan açıklama “şirket açısından maliyetli olmasıymış” (!). Yahu kardeşim buzdolabına, duble yola para bulan devlet halk sağlığı için çok önemli bir adım olan doğalgazın kente ulaşması için mi para bulamıyor. Tire’den sonrasını devlet yapsın şirketle de ona göre anlaşma yapsın tekrar, çözüm mü yok? İsteyince hükümlülere Meclis yolu açılıp büyük paye alabiliyor da, 35 İzmir’e 35 süper proje için kaynak bulunuyor da Ödemiş ve çevre halkının sağlıklı yaşaması için boru döşemesi için mi kaynak bulunamıyor? Bir nere de seçim yatırımı haricinde bu kente ve yaşayanlara hizmet sunun da ben de bu satırlar için utanayım, nerde?
Bu ülkede yaşayan biri olarak; kendi adıma ve çocuklarımız adına sağlıklı “nefes almak istiyorum” (!). Bunu istemek en doğal hakkım değil mi?