İnsanoğlu oldum olası bilinmeyene karşı merakını hiçbir zaman tatmin edememesine rağmen, bu merakından da bir türlü vazgeçememiştir.
            Elle tutulur gözle görülür konulardaki meraktan bahsetmiyorum. Zira insanın bu konulardaki merakı, sosyal ve bilimsel gelişmelerin temelini oluşturmuştur. Ulaştığımız günümüz medeniyetini bir anlamda insanın bitmez tükenmez merakına borçluyuz.
            Esas bahsetmek istediğim konu, insanın metafizik merakı. Bu merak öyle bir merak ki, hiçbir insan bu merakını giderebilmiş, merakını giderecek kesin bulgulara ulaşabilmiş durumda değil.
            İlkel toplumlardan günümüze toplumsal gelişim ve dönüşümler ne boyutta olursa olsun, metafizik merakımız aynı düzeyde ruhumuzu kamçılamaya devam ettiği görüşündeyim.
            Örneğin iyi kötü hepimiz, hiçbir insanın geleceği bilme imkânına sahip olmadığını, bu konuda fal vb işlerin dinimizce de haram olduğunu biliriz. Ama bir yerde kahve içilmeye görsün, refleks halinde fincanları kapatır falımıza bakılmasını arzu ederiz. Oysa söylenenlerin gerçeği yansıtmayacağını bile bile sanki çok akademik bir konuyu dinler gibi fala bakanın sözlerine kulak kesiliriz.
            Uydu yayınlarına geçildiğinden beri sadece fal vb konularda yayın yapan kanallar bile var. Falcı, üfürükçü, muskacı gibi adlar altında bu işleri meslek edinenler, insanların bu bitmek tükenmek bilmeyen merakları sayesinde amiyane tabirle malı götürüyorlar.
            O kadar ileri gitmiş vaziyetteyiz ki, bırakın yaşayan birinin yalan yanlış sözlerine merak bağlamayı; ölülerden bile medet umup merakımızı giderme çabasındayız. Bazısını kendi kendimize kutsadığımız mezar, yatır ve türbelerdeki kalabalıklar, oralara bağlanan çaputlar bunun en iyi göstergesi.
            Bu kadar mı? Daha neler neler…
            Saymakla bitmez. Nerede bir çeşme varsa ve yanında birkaç dal yeşillik; hemen çaputları görmemiz mümkün.
            Saymaya çalıştığım olumsuzlukların temelinde yatan nedenler konusunda konuşmak kolay. Genelliklede cahillik temel neden gibi görülür.
            Evet, cahillik her olumsuzluğun temel nedenlerinden biri olabilir. Ama merakın giderilmesi çabalarındaki yönelmelerin tamamının altında cahillik yatıyor demekte yanlış olur. Çünkü falcılara gidenlerin çoğunluğunu eğitimli ve gelir düzeyi yerinde olan bireyler olduğuna eminim.
            Bu konunun altında yatan asıl problemli duygunun hazırcılık, emeksiz yemenin yollarını aramak olduğunu düşünüyorum.
            Hayallerimizde emeğimiz sonucunda ulaşacağımız başarılar genellikle olmaz. Arabesk bir ruh haliyle zengin koca-karı, piyangodan büyük ikramiye ya da yüklü gelecek miras gibi konular süsler hayallerimizi. Geçer not alınca kendimiz alırız. Zayıf notu öğretmen verir.
            Oysa merakımıza emeğimizi katık etsek, öyle lezzetli bir doyuma ulaşacağız ki tadından yenmeyecek. Zaten merakına emeğini katık eden insanların sırtında ilerliyor şu ihtiyar dünyamız.
            Ölüm ve ölüm sonrası muammayla uğraşmaktan yaşamın lezzetine varamıyoruz. Dünya tarlamıza dikenler ekip acaba gül çıkar mı merakıyla kendimizin bile inanmadığı duygularla mutluluğa bile bile lades çekiyoruz.
            Faydası olmayan bilgileri edinsek ne çıkar. Önemli olan faydası olan ve kullanabileceğimiz bilgilere sahip olabilmek.
            Gözümüzün önünde nadide insanların başarısını görmezden gelerek başarıya ulaşmayı düşünmekten vazgeçmemiz gerekiyor.
            Emeğin olmadığı hiçbir eylem başarıya ulaşamaz.
            Önce çalışmayı sonra karşılığını düşünmeliyiz.
            Merakımızı doğru konular üzerinde yoğunlaştırıp, merakımızın semeresini görebilmek umuduyla…
            Salt merakıyla yetinmeyenlerden olabilmek temennisiyle…