Her 5–6 Mayıs günü başlayan mevsimlik bayramlardan biridir hıdrellez. Ruz-ı Hızır yani Hızır günü olarak da adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu varsayılarak kutlanmaktadır.

Rivayete göre Hızır, yaşam suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda aramızda dolanarak, bolluk ve sağlık dağıtır. Hızır bir kişiye verilen addan çok aslında bir doğasal durumu, baharla vücut bulan yaşamın tazelenmesini imgeler. Türkiye'de Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları şöyledir, Kalbi temiz, Allah'a inanan insanlara yardım eder, uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar, dertlilere derman, hastalara şifa verir, bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar, insanların şanslarının açılmasına yardım eder, uğur ve kısmet sembolüdür, mucize ve keramet sahibidir.

Mayasız Hamur Mayalanır

Tire’de de kutlanan hıdrellez’in hazırlıkları 5 Mayıs günü başlar. Mucizevî şeylerdir bana göre o gün yaşananlar. Örneğin o gün su ve unu karıştırıp bekletin, büyük olasılıkla mayalanma işlemi gerçekleşecektir.

Diğer bir mucize ise, hıdrellez sabahı bitkilerin üzerinden toplayacağınız çiğ taneleri ile sütü mayalayarak yoğurt yapabilirsiniz. Bunlar sadece o güne mahsus gerçekleşen mucizelerdir.

Ve gün öncesi gerçekleşen bu mucizelerin yanında gelecek bir yıl içinde olmasını dilediğimiz dileklerimizi ya gül dalına asarız ya da taştan şekiller ile ifade ederiz. Ki Hızır ya da İlyas dokunsun dileklerimize. İnanca göre Hızır ve İlyas kırmızı kurdele ile bağlanmış ve gül ağacına asılmış dileklerimize dokunur.

Bir diğer inançta karınca yuvalarından toprak toplanması hadisesidir ki ben buna karşıyım. Özene bezene yapılan o yuvalardan bana bereket olması için toprak toplamak, yuvalarını birazda olsa bozmak bana doğru gelmiyor. Siz yine de denemek isterseniz, 5 Mayıs günü 7 ya da 41 karınca yuvasından birer çimdik toprak toplayarak, topladığınız bu toprakları bereket amacıyla cüzdanınızda, çantanızda yahut evinizin bir yerinde saklayabilirsiniz.

Anneme soracak olursak, denemiştir ve cüzdanı hiç parasız kalmamıştır. Tercih sizin…

Tireliler Hıdrellezde Derekahveye Giderler

Yine inanca göre Hızır ve İlyas su kenarında buluşurlar her 6 Mayısta. Bu yüzden Tireliler eskiden beri hıdrellezi Derekahve’de kutlarlar.

Annemin anlattığına göre ve benim çocukluktan kalma hatıralarıma göre Tireliler hıdrellez günü sabahın ilk ışıklarında hatta karanlıkta Derekahve’ye çıkarlar.

Çocukken anneannemle gittiğim bir hıdrellez gününde (ki o zamanlar derekahve bu halde düzenli bir mesire alanı değildi, kendi doğal halinde akan bir dereydi) dereden 3 kuluvallah 1 elham okuyarak 30 taş toplamıştım. 30 taş toplamanın ardından da bir dilek dilemiştim. Şayet dileğim gerçekleşirse gelecek yıl 6 Mayısta gelip taşları dereye atacaktım. Lakin dileğim gerçekleşmedi sanıyorum ki o taşlar epey bir süre bizim evde durdu. Sabahın o saatinde kalktığıma mı yanayım, taşları toplarken buz gibi suda ellerimin donduğuna mı? Yok, yok hiçbirine yanmayayım. Aksi halde anlatacak güzel bir hikayem olmazdı.

Yazıyı yazmadan önce yaşlıları bulup onlarla konuşayım dedim ama asıl hıdrellezin neşeli yanı annemden kısmen duyduğum kadarıyla genç kızlar ve genç erkekler arasında yaşananlardı. Bu yüzden anneme sordum, sizin gençliğinizde nasıl geçerdi kutlamalar dedim.

Isırganlara Dikkat

Dönemin şakacı gençleri kısa kollu giymiş kızların kollarına çaktırmadan ısırgan otu sürerlermiş. Eee bilirsiniz ısırgan otunun adı üstünde. Isırgan otunun gazabına uğrayan kızlar kaşınır dururmuş. Aman dikkat, bakarsınız bu yıl şakacı gençlerden biri sizi de buluverir elinde bir parça ısırgan otuyla.

Asıl komik bulduğum, dönemin kızlarının dileklerini bir kâğıda yazarak Derekahve’deki dereye atması ve delikanlıların da derenin yukarı taraflarından suya bırakılan bu dilek kâğıtlarını aşağıdan toplaması. Kim bilir neler yazılır, ne dilekler dilenirdi. Tahminlerimce bu dilekler son derece masum, mutluluk verici, kalp çarpıntısı yaratan, gönüllerden düşen aşk dilekleriydi. Kim bilir kaç genç kızın dilekleri gerçekleşti…

Yeşil Murattır

Genci yaşlısı, çoluğu çocuğu, kadını erkeği hiç fark etmez, hıdrellez günü herkes başına yeşil bir ot takar. Nedeni açıktır. Çünkü yeşil, murattır.

Şimdilerde yine Derekahve meydanında aşure ya da lokma dağıtımıyla süren hıdrellez kutlamaları geçmişte herkesin komşusuyla gün öncesinden yaptığı piknik erzaklarıyla yeme içme, çiçek toplama unsurları ile geçermiş. Günümüzde de benzer şekilde birkaç kişi bu geleneği sürdürmektedir.

Yazın gelişinin kutlandığı, bereket dilenen bu günde sizde gerçekleşmesini umduğunuz dileklerinizi gül dalına asmayı ya da taşlarla şekillendirmeyi unutmayın. Ve sahip olmadığınız şeyleri dileyin. Mesela az önce sohbet ettiğim Necdet Hocam’ın kızı geçen yıl kardeş dilemişti. Bu yıl kardeşi oldu. Fakat evi olan Necdet Hocamın ikinci ev isteği gerçekleşmedi. Hızır olmayana veriyor demek ki…

Bazı tüyoları da vereyim, sizde annem gibi pratik olabilir, çamaşır makinesi istiyorsanız bir çamaşır makinesi resmi, laptop istiyorsanız laptop resmi asın gül dalına. Şayet annem gül dalına laptop asmasaydı belki de ben o yıl laptop alamayacaktım.

Geçmişten bizlere uzanan, birlik beraberlik ve huzur içinde kutlanan Hıdrellez bizlere atalarımızdan kalan bir kültür mirasıdır. Modernleştirmeden kutlamaların çok daha uzun yıllar sürmesi dileklerimle…

Muratlarınız gerçek, hıdrelleziniz şimdiden kutlu olsun…