Kızılışıklı aşiretinden olan Hacı Halil Efe daha çok Molla Halil olarak bilinmektedir. 1865 doğumlu olan efe, Tire’nin Dereli köyündendir. Babası Musa, annesi ise Havva’dır. Veli ve Ahmet adında ikisi erkek ve Dudu (Sezer), Emine (Kuru) ile Hatice (Berberler) adında üç kız evladı vardır.
 
Gökçen Hüseyin Efe’nin baş kızanı ve baş danışmanı olan Hacı Halil, bölgenin ikinci dereceden en güçlü adıdır. İkinci dereceden bir ad olmasına karşın, “Efe”ler kadar ünlüdür. Hacı Halil, Kurtuluş Savaşı’na Gökçen Hüseyin Efe’yi kazandıran bir efedir. 5 Temmuz 1919’da Gökçen Hüseyin Efe’yi Kahrat’taki evinde ziyaret ederek, onun harekâta katılmasını sağlamıştı. Gökçen Hüseyin Efe’nin Hacı Halil Efe’ye büyük bir saygısı ve güveni vardır. Hatta Gökçen Hüseyin Efe, Hacı Halil Efe’ye seslenirken “Hacı Emmi” diye seslenmektedir. Efe onu, babası gibi sever sayardı. Celal Bayar da anılarında, “Hacı Halil dedikoduyu sevmeyen bir karaktere sahipti” diye yazmaktadır. Hatta cumhuriyet kurulduktan sonra, kendisini ziyarete iktidarda iken değil düştükten sonra gelmesini, takdirle karşıladığını da eklemektedir. O, Kuvayi Milliye’nin onurlu adlarından başlıcasıydı.
 
Gökçen Efe’nin şehit olmasının ardından, grubun liderliğini Kurtuluş savaşı sona erinceye değin sürdürmüştür. Akıncı Efelerden oluşu nedeniyle görev alanı çok geniş olmuştur. (Kaynak; A.Munis Armağan)
 
***
 
Hacı Halil Efe’nin torunlarından halen Tire’de yaşayan Yakup Çöpoğlu, dedesi Hacı Halil Efe ile ilgili şu bilgileri veriyor;
 
Hacı Halil Efe’nin, şimdiki Tire Bahçekahve semtindeki bir medresede üç yıl medrese eğitimi aldığı bilinmektedir.
 
Hayatının büyük bir kısmını, kışın Tire Dereli köyü üzerindeki Kavaklık mevkiinde geçirmiştir. Yazın Eğridere köyü üzerindeki Karaçamur Yaylası’nda çadırda yaşayarak, ailesi ile birlikte koyun ve keçi besiciliği yaparak göçebe olarak geçirmiştir.
 
Hacı Halil Efe, okuma ve yazmayı biliyor olması nedeniyle kısa sürede Kızılışık Yörükleri’nin lideri durumuna gelmiştir gençlik yıllarında.
 
Yunanlılar’ın 16 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal etmeleri ve zaman içerisinde Küçük Menderes Havzası’na işgali yaymaları üzerine, Hacı Halil'in göçebe hayatı sona ermiştir.
 
Tire ve civarında Türklere zulüm başlar başlamaz, Hacı Halil, obada bulunan kadın ve kızları yanına alarak Madran Dağları’na götürür. Kendisi de çevresindeki adamlarıyla Karaçamur Yaylası’na döner.
 
Dağa çıkanlar Çobanköy-Eğridere üzerinden Karaçamur Yaylası’na ulaştırılır. Bu çalışmalardan haberdar edilen Yörük Ali Efe, Kuvay-i Milliye adına çalışan 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı Tire’ye gönderir. Ona da zeybek elbisesi giydirirler. Gökçen Efe onu görünce “Böyle beyaz bacaklı zeybek olmaz. Buna başka kıyafet bulun” deyince; Celal Bayar imam kıyafeti giyer ve Kurtuluş Savaşı'nın “Galip Hoca'sı” böylece ortaya çıkar.
 
İlk baskınlarını, Gökçen'e (Fata) giden Yunan müfrezesine, bugünkü Kız Çeşmesi mevkiinde yaparlar. Yunanlılara ağır zayiat verdirirler. Bu zeybeklerin Tire civarındaki önemli ilk baskınlarıdır.
 
Sonra Gökçen Karakolunu basarlar. Buradaki Yunan karakolunu Hacı Halil Efe bizzat kendisi ateşe verir. Yine Karaçamur'a çekilirler.
 
Demirci Efe'den gelen emirle Bayındır tarafındaki Uladı Köprüsü ile Doyranlı köyü altındaki demiryolu köprülerini havaya uçurarak Yunanlı’nın ikmal yollarını keserler.
 
Hamamköy baskınında ise Gökçen Efe şehit olur. Ödemiş'ten katılan efelerle birlikte Hacı Halil Efe de savaşır. Gökçen Efe'nin şahadeti üzerine yerine Hacı Halil Efe geçer. Bundan sonra Küçük Menderes'in batı bölümünü Yunanlı’ya “ dar” eder.
 
Aydın'ın kurtuluşuna Yörük Ali ile katılır. Kurtuluştan birkaç sene sonra, çocukluğunda okuduğu medresenin civarına, Bahçekahve semtine yerleşir.
 
Hacı Halil Efe’nin torunu bu bölgede bir cadde ya da sokağa dedesinin isminin verilmesini çok arzuluyor. Milli Mücadele’de büyük emeği olan Hacı Halil Efe’nin adının Tire’de anılması gelecek nesillere de bu cesur, mert ve her şeyi vatan için yapan Efe’nin tanıtılmasına katkı sağlayacaktır.
 
Soyadı kanunu çıkınca, Hacı Halil Efe çok zayıf olduğu için “Çöp” soyadını alır. Hizmetlerinden dolayı, madalya töreni için Ankara'ya çağırıldığında; “Ben mücadelemi madalya ve para için yapmadım. Ne yaptımsa vatan için, namus için yaptım!” diyerek bu törenlere katılmamıştır. Hacı Halil Çöp 1939 senesinde vefat etmiştir. Mezarı bugün Dereli köyündedir.
 
***
Hacı Halil Efe’nin torunu olmanın büyük ve haklı gururunun kendisine çok sorumluluk yüklediğini ve bundan da onur duyduğunu söylüyor Yakup Çöpoğlu ve ekliyor, “Efe torunu olmak gurur verici bir şey, etrafınıza gururlu bakıyorsunuz. Çok sorumluluk yüklüyor. Sen, bu dedenin torunusun bunu böyle yapmamalısın diyorsun. Adımlarını daha dikkatli atıyorsun. Ailevi sorumluluğu çok daha fazla, böyle bir durumda ben ne yapabilirim diyorsun”
 
Bu yazıyı hazırlarken Yakup Çöpoğlu kadar ben de heyecanlıydım, efe torunu olmak ona, efe torunu ile sohbet etmek bana gurur verdi.