HABER: SÜLEYMAN GÜLEROĞLU

Buradaki törene Kaymakam vekili Bayındır Kaymakamı Mehmet Ali Öztürk, Belediye Başkanı Mahmut Badem, Ödemiş Cumhuriyet Başsavcı vekili Çağrı Harun Çubukçu, Ödemiş Emniyet Müdürü Fatih Kiremitçi, daire müdürleri, siyasi partilerin temsilcileri,  protokol üyeleri, meclis üyeleri, gaziler, efeler ve Ödemişliler katıldı. Günün Anlam ve Önemini Belirten konuşmayı Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem Yaptı. 

Badem, “ Bugün 3 Eylül… Bu topraklar üzerinde kirli hesapları olan, emperyalist güçlere ve onların hain iş birlikçilerine unutamayacakları bir dersi verdiğimiz gündür. Bugün “ya istiklal, ya ölüm” diyenlerin, gelecek nesiller için, yani bizlerin bu topraklarda özgürce yaşayabilmesi için, canlarını verdikleri, ölümü seçtikleri gündür. Bugün Ödemişimizin gurur günüdür. Bu kutlu gün; vatanımızın kıymetini bilenlere, rengini şehitlerimizin kanından alan şanlı bayrağımızdaki hilalle yıldızın anlamını bilenlere, derdi vatan olanlara, derdi Türk Milleti olanlara kutlu olsun. Bugün, yok edilmek istenen bir milletin, işgalden – istiklale, kanıyla ve canıyla yazdığı unutulmaz destanın 96. yıl dönümü. Bu yıl dönümünü de o günkü coşkuyla, heyecanla yaşıyoruz ve kutluyoruz. Bizlere bu bayrağın altında hür bir şekilde yaşama imkânını sağlayan ve bu uğurda canlarını hiçe sayan vatan evlatlarımızın aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Ödemiş, Mayıs 1919’da düşmana karşı bir araya gelerek ilk kurşunu atan, sivil halk gücünden oluşan Kuvayı Milliye hareketini başlatan, işgal güçlerine karşı çıkılabileceği düşüncesinin tüm ülkede dalga, dalga yayılmasını sağlayan kenttir. Bu sebepledir ki, Ödemiş’in düşman işgalinde gösterdiği direnişi  ve 3 Eylül  kurtuluş tarihi sadece bir kentin kurtuluş tarihi olarak değil, aziz milletimizin topyekûn bir şekilde verdiği bağımsızlık mücadelesinin sona erdiği tarihlerden de birisidir.  Türk milleti var olduğu günden bu yana içte ve dıştaki her tür düşman ve onların yerli işbirlikçileri tarafından yok edilmek istenmiş, fakat verdiği büyük mücadelelerle düşman karşısında eğilmemiştir. İstikbal ve istiklal uğrunda canından geçmiş, esareti asla kabul etmemiş bir millettir.

‘’Türk milleti birdir, bayrak tekdir, vatan namustur, devlet şereftir’’

Çünkü bizim için: ‘’Türk milleti birdir, bayrak tekdir, vatan namustur, devlet şereftir’’ İşte 15 Temmuz günü ve daha sonrası yaşadıklarımız ortadadır. Doğrudan doğruya milli birliğimize, kardeşliğimize, demokrasimize yönelik hain kalkışma milletimizin azim ve ülkesine, milletine bağlı polis ve askerimizin  kararlı davranışıyla def edilmiştir.  Milli mücadele yılarında yunanla ortak hareket eden vatan hainlerinin uzantıları; günümüzde milletimizin göz bebeği ordumuzun ve diğer tüm devlet kurumlarının içine sızarak tanklarımızı, uçaklarımızı üzerimize doğrultacak kadar alçaklaşmış, şuursuzlaşmıştır.  Ama unuttukları bir şey vardır. İzmir’in işgaline hayır deyip silahına sarılan Hasan Tahsin’le; Ankara’da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda hainlere tek başına direnen ve ardından şehit düşen Astsubay Ömer Halisdemir gibi kahramanlar. Bu millet tarihte çok hain gördü, ama hepsini de tarihin çöplüğüne gömdü. Bizim içimizdeki iman eksilmedikçe, Türk milletine ihanet edenler bedelini en ağır şekilde ödeyecektir. Kim olursa olsun, bu topraklardaki ihanet şebekeleri, şer odakları, bizansın artıkları, batının piyonları, yüce milletimizin azametinde ezilmeye mahkûmdur. Ülkemizin;  tek bayrak, tek millet, tek vatan ve tek devlet anlayışına yönelik her türlü hain saldırılar, ülkemizi asla bölemeyecektir. Hepimiz tüm farklılıklarımızı bir tarafa bıraktığımızda, birlik ve beraberliğimiz ile ülkemiz bir ve bütün kalacaktır.

“Milletimize bu mücadele ruhunu veren en önemli unsur; bağımsızlığa duyduğu aşk ve vatan için şehit olma arzusudur”

Milletimize bu mücadele ruhunu veren en önemli unsur; bağımsızlığa duyduğu aşk ve vatan için şehit olma arzusudur. Esaret altında yaşamaktansa ölümü tercih eden, şehitlik mertebesini kendine şeref madalyası gören ruh ve evlatlarına hür bir ülkede yaşama imkanı nı kazandırma düşüncesidir.  30 Ağustos’ta Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde özgürlüğe tutkun bir ulus, tüm yokluklara, olanaksızlıklara rağmen kurtuluşunu ilan etmiştir.

21 Ağustos 1922’de taarruz emrini veren Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, aynı zamanda bu milletin en büyük özelliği olan bağımsızlığının yeniden kazanılmasının işaret fişeğini yakmıştır.  Ardından 26 Ağustos 1922 tarihinde saldırıya geçen Türk Ordusu, 30 Ağustos 1922’de kesin zaferini ilan etmişti. Bu arada dağılan ve İzmir’e doğru çekilen Yunan birliklerine karşı Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir.” emri  bugün bile düşünenlerin tüylerini diken diken yapan, esaretin bittiğinin ve özgürlüğün başlangıcının simgesi ve meşalesi olmuştur.

31 Mayıs 1919’u 1 Haziran 1919’a bağlayan gecede, Ödemiş’i işgal için gelen düşmana direnen, ilk kurşunu atma onurunu kazanan onurlu Ödemişliler, 3 Eylül 1922’ye kadar geçen süreçte her daim düşmanla çarpışmışlardır. Ve verilen bu büyük, onurlu mücadeleler 3 Eylül 1922’de nihayete ermiştir. Ödemiş’in yiğitleri, dedelerimiz, düşmana karşı verdikleri onurlu mücadeleleriyle bizlere unutulmaz bir miras bıraktılar.

Ne mutlu bizlere ki, büyük bir gururla ve onurla, onların bizlere bıraktığı o büyük mirasın emanetçisi olmaya devam ediyoruz. Geçmişimizden aldığımız güçle, geleceğe doğru emin adımlarla ilerliyoruz.Bu vatan için kanını ve canını ortaya koyan aziz şehitlerimizin bizlere emanet ettiği bu güzel vatanımızı, ay yıldızlı şanlı bayrağımız ile her geçen gün daha da güçlenen çağdaş Türkiye Cumhuriyeti için çalışmaya ve 15 Temmuz’da olduğu gibi korumaya devam edeceğiz.

Aziz şehitlerimizin büyük özveriler göstererek bu vatan için feda ettiği canları, şimdi bizlere, devletimize can veriyor. Bugünlerimiz için onlara minnettarız. Onların o en yüce mertebede, şehitlik makamında huzur içinde uyuduklarını biliyoruz. Mekânları cennet olsun. Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek bağımsız, onurlu, başı dik bir devlet olarak var edeceğimize söz veriyoruz.

Bizler, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi birbirimize kenetlenerek, inançla, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak bilip  içimizdeki aklı ve bedeni satılmış hainlere ve onların işbirlikçilerine karşı da omuz omuza durarak aynı acıları tekrar yaşamak zorunda kalmayacağız. Bu nedenle de milli birlik ve beraberlik, tüm Türk Milleti tarafından özenle korunması gereken bir ilkedir. Bu noktada ulu önder Atatürk’ün sözlerini aktarmak istiyorum. “Gerektiği zaman vatan için tek bir fert gibi yekpare, azim ve kararlılık ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir istikbale layık ve aday olan bir millettir.”

“Mustafa Kemal ve silah arkadaşları namusumuzu çiğnetmedi biz de çiğnetmeyeceğiz”

Güçleniyoruz. Daha da güçleneceğiz inşallah. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları namusumuzu çiğnetmedi biz de çiğnetmeyeceğiz. Bize düşen şehit kanıyla sulanan bu topraklarda yaşamanın haklı gururu ile yolumuza devam etmek ve atalarımızın bize bıraktığı güzel memleketimiz için çok çalışmaktır.Ülkemizin dirliğini, birlik ve beraberliğini bozmak isteyenlere karşı, küllerinden doğan ve 15 Temmuz’da bunu bir kez daha gösteren milletimiz aklıyla, ferasetiyle ve azmiyle her türlü zorluğun üstesinden gelecek ve düşmanlarımıza fırsat vermeyecektir.

Yüce Allah; minarelerimizi ezansız, göğümüzü bayraksız, her karış toprağı şehit kanıyla sulanan ülkemizi Müslümansız bırakmasın.

Bu duygu ve düşüncelerle, başta Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu vatanı bizlere kazandıran tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.   Gazilerimize şükranlarımı, kahraman ordumuza, polisimize ve bu ülke için ölüme koşabilen vatandaşlarımıza minnetlerimi sunuyorum. Kuvayı Milliye ruhuyla bezenmiş olan siz kıymetli Ödemişli hemşerilerimin kurtuluş gününü kutluyor, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum” dedi.

Editör: Haber Merkezi