Bölgemizin efelerini tanıttığım yazı dizisinde, bu hafta efe, zeybek ve kızan kime derler konusuna değinmek istiyorum…
Zira halen bölgede efe ya da zeybek olmadığı görüşünde olanlar var. Öncelikle kavramları bilmeliyiz ki efelerimize sahip çıkabilelim.
Gökçen Efe’nin kızanı olamadığı için işgal sürecinde vatan savunmasında bulunma şerefine sahip olamayanların yakınları işi Atatürk’ün övgüyle bahsettiği gökçen efeye kadar bile dil uzatmaya kalktıklarını görüyorum. Onlara söyleyeceğim tek bir söz var, “en azından bizler vatan savunmasında şehit olanların kusurlarından bahsetme hakkına sahip değiliz”.
Bölgemizde efe ya da zeybek olmadığını iddia edenlerin; Gökçen Efe’den sonra Milli Mücadeleye katılan kızanların başına geçen, hatta bilgisiyle, tecrübesiyle Gökçen Efe’nin yanından ayırmadığı Hacı Halil Efe’yi, tarihin neresine koyduklarını çok merak ediyorum.
***
Efe, zeybeklerin başıdır. Zeybekler, kızanlardan sorumlu kol beyidirler. Kızanlar ise efenin buyruğundaki askerlerdir.
Zeybekler ise efelik müessesesinin temel elamanlarıdır. Zeybek’in Özbekçe’de “Silahlı Kişi” anlamına geldiği bilinmektedir. Zeybekler, efelerin yanında birer kol beyi gibidir. Zeybek emrine verilen gençleri, yani kızanları yönetir, eğitir. Kızanlıktan yetişmiş, üstün özellikleriyle dikkati çekmiş, nişancı, zeki ve çok cesur kişiler zeybek olabilirler.
Zeybeklik Türkmenlerin Batı Anadolu’ya gelmeleri ile ortaya çıkmıştır. Bu nedenle de kökleri Türkmenlere kadar uzanmaktadır. Şemsettin Sami “Kamus-u Türkî” adlı eserinde zeybekliği hafif silahlı ve güvenliği sağlamakla görevli eski bir sınıf asker olarak tanımlamaktadır.
Kızanlar da efenin maiyetindeki askerlerdir. Kızan kelime anlamı olarak; Batı Anadolu’nun bazı yörelerinde “Çocuk” anlamında kullanılan bir sözcüktür. Kızanların; mintanlarının kolları uzundur. Giyimleri sade, cepkenleri sırma işlemelidir. Başlarının ortası tıraş edilir. Uzun namlulu silah olarak da “Martin” kullanırlardı. efenin izni olmadan evlenemezlerdi.
***
Tüm bu kısa açıklamaların ardından, zeybekliğe geçiş töreninden de söz etmekte fayda var.
Kızanlar belli kurallar çerçevesinde zeybekliğe geçerler. Yapılan törende halka olma, çok önemlidir. Yalnızca zeybek adayı kızan ayakta durur, yatağanını çeker, üç kez öperek efenin önünde diz çöker. Efe de aşağıdaki andı içirir
Bu koca dağların sahibi kim?
- Erimiz!
Yiğidi kim?
Efemiz!
Yiğit kime derler?
Sözünde durana, efesiyle ölene!
Korkak kime derler?
Sözünden dönüp, aman diyene!
Varyemezlere acımalı mı, dayak mı haktır?
Dayak haktır!
Susuz derelerde kavak biter mi?
- Bitmez.
Bitkisiz diyarlarda duman tüter mi?
Tütmez.
Âdem kuşağına bel bağlanır mı?
Bağlanırsa ağlanır.
Yiğitlerde ne yoktur?
Merhamet yoktur.
Sözünde durmayan kahpe bacının kızanı olsun mu?
Olsun.
Şu dualı yatağan böğrüne batsın mı?
Batsın.
Doğru söylediğine Nasuh tövbesi olsun mu?
Olsun.
Bu ant içme bitince, efe kalkıp defne ağacının yanında durur. Zeybekler çevresine toplanırlar. Efe, zeybek adayının yatağanını defne ağacına saplar; zeybek adayı kızan, efesine sadık kalacağına ant içerek yedi kez yatağanının altından geçer. Ardı sıra tüm zeybekler de geçerler. Efe yeni zeybeğin alnını, yeni zeybek de efesinin elini öper. Efe, yatağanı defne ağacından çekip yeni zeybeğe verir. Böylece kızan artık zeybek olmuştur.