Allah; kâinattaki varlıkları, birbiriyle uyumlu ve düzenli bir biçim ve sistem içerisinde yaratmıştır. İnsanların ve bütün canlıların rızklarını ve çeşitli ihtiyaçlarını aynı düzen ve denge içinde sağlamıştır. Bütün yaratılmışların en mükemmeli olan insanı, diğerlerinden üstün ve hakim bir konumda yaratmıştır. Canlı-cansız bu dünyadaki her şeyi, onun emrine vermiştir. Bütün bunların yanında Yüce Allah, insana bunları yönetme ve bunlardan faydalanma imkanını da bahsetmiştir. Bu konuyla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
"Doğrusu Biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim kaynakları sağladık. Ne de az şükrediyorsunuz."
Allah'ın yarattığı tabiatı oluşturan bütün varlıklar, birbirini tamamlayan bir yapı oluşturmaktadır. Bu unsurların hepsi birbirine muhtaçtır ve birbirini destekleyip besleyen bir özelliktedir. Kara ve denizlerde yaşayan binlerce canlı türünden hiçbirisi, başıboş ve gereksiz yere yaratılmış değildir. Rabbimiz, bunların her birini bizim için veya bir deva olması veya bir ihtiyacımızı gidermesi için vermiştir. Bu doğal hayatın dengesini oluşturan unsurlardan birisi de av hayvanlarıdır. Ne yazık ki. yurdumuzda yapılan bazı bilinçsiz avlanmalar, binlerce hayvan türünü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getirmiştir. Hatta, zamansız ve usulsüz yapılan avlanma sonucunda, birçok hayvan türü yok olmuş ve tabiî denge bozulmuştur. Kur'an-ı Kerim'de, bu konuya dikkatimiz çekilerek şöyle buyrulmaktadır:
''İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. Vazgeçip dönerler diye, Allah yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattıracaktır."
İslâm'da avlanma helaldir. Ancak, her canlıyı avlamak veya hayvanların yavrulu dönemlerinde avlanmak serbest bırakılmamıştır. Bütün yaratıkların, insanın hizmetine verildiği bir gerçektir. Ancak, gereksiz yere cana kıyıma, körpe yavruları öldürme yetkisi ve özgürlüğü kimseye verilmemiştir. Avlanmanın da bazı kuralları vardır. Mevsimsiz balık avında patlayıcı madde kullanarak, bir anda yüzlerce yavru ve yumurtaların yok olmasına sebep olmak bir zulüm, vahşet ve katliamdır.İnsanlar önce kendi elleri ve yaptıkları ile tabiatı, canlı veya cansız varlıkları yok edip ortadan kaldırıyorlar, yani kısacası çevreyi ve doğal hayatı yaşanmaz hale getiriyorlar ondan sonra da birtakım nutuklar çekiyorlar, bu da hoş görülecek bir davranış değil elbette.Bu konuda herkese sayısız görevler düşüyor ve herkes üzerine düşeni insani,dini ve vicdani açıdan yapmalıdır.
Mesela Ödemiş’ te çok yaygın ve anlamsız bulduğum yanlış bir hareket var, vatandaş sobasının külünü sokaklara bırakılan çöp konteynırlarına değil de neden hala dışarı boşaltır bir türlü anlayamam ve bunu izah da edemem. Lütfen bilhassa kış aylarında soba kovalarını sadece bu iş için sokak başlarına bırakılan çöp konteynırlarının içine boşaltalım, zararı öncelikle bize dokunacak olan çevremizi böylece kendi ellerimizle kirletmemiş oluruz.
Yüce Rabbimizin, "İnsanoğlu başıboş bırakılmamıştır. Her yaptığından hesaba çekilecektir." ilâhî ihtarı göz önüne alınırsa; insanın daha bilinçli hareket etmesi gerektiği, kendiliğinden anlaşılır. Şunu unutmayalım ki; doğal dengenin bozulması, insan hayatının da altüst olması demektir. Bu ise. insanın kendi felaketini kendi eliyle hazırlaması anlamına gelmektedir.
Günümüzde avlanma, bir ihtiyaçtan ziyade zevk ya da spor amacıyla yapılmaktadır. Halbuki avlanmak, ancak bir ihtiyacı karşılamak için yapılmalıdır. Av için yapılan aşırı harcamalara bakılırsa, avlanmanın bir ihtiyaç için yapılmadığı anlaşılır. Halbuki bu canlılar, sadece bize ait değildir. Bizden sonra gelecek nesillerin de bunlarda hakları vardır. Onların haklarına saygılı olmak ve doğal hayatı korumak hepimizin görevidir. Unutmayalım.