Bir adam… Sözde “adam”!…
Bu memleketin havasını solumuş, bu memleketin insanlarının ödediği vergiden maaş almış, bu memlekette  “Prof.”  olmuş ve bu memleketin görsel-yazılı medyalarını kullanmış… Ne mi olmuş bu adama? Sözde kendisini “Türk Milliyetçisi” hatta “eski ülkücü” diye tanıtmış ama Türk Milliyetçileri hakkında ileri geri atıp tutmayı vazife edinmiş. Hatta hatta, ”seçilerek atandığı” bir kuruma yakışmayacak lafları etmekte de bir “be’is” görmemiştir. Kim mi bu adam?... Az “balık hafızalarımızı” yoklarsak kim olduğunu bilebiliriz!...
 
Bir “adam” düşünün… “Devr-i iktidar”da 2,5 yıl genelkurmay başkanlığı yapmış. Ataması da bizzat ilgili bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış. Sonra emekli olmuş. Olmuş olmasına da  görev yaptığı süre içinde “darbeci olduğu” anlaşılamamış her ne hikmetse ; sonradan akıllarına gelmiş “birileri”nin darbeci olduğu!.. İşin ilginç yanı da atayanlar “zemzem suyuyla” yıkanmış gibiler…
 
Bir adam… Sözde “adam” !...
Bu milletin oyu ile vekil seçilmiş.Ortaya da bir ara öyle bir “laf” atmış ki; sanırsınız o sözü tutacak! Ne demiş? “Sporda şiddet ve şikeyi teşvik yasası onaylanırsa milletvekilliğinden istifa edeceğim” diye… Sonuç? % 45 zam ilaveli vekil maaşı almaya devam. Kim ki bu “vekil”imiz?... Galiba “balık hafızamızı” az zorlamak gerekecek!..
 
Bir “adam” düşünün… Sözde “adam”
Bu ülkenin Başbakanı için galiz küfürler edebiliyor. Hatta “meşenin dalları” nı ağzına sakız yapıp durdu!.. Utanmadan “hadsizliği” alışkanlık haline getirdi. Ülkenin dinamiklerine sözde dinamit koymaya kalkıyor(!) Ve… Belediye başkanlığı yapıyor bu ülkede!...Başbakanımız, içişleri bakanımız, cumhuriyet savcılarımız da bu sözde “adam”ın belediye başkanlığı yapmasına izin veriyorlar. Kim mi bu adam? Ne çabuk unuttuk “meşe dalları”nı?.. Ha gayret dilinizin ucuna gelecek adı da. Neyse ağzınızı bozmaya değmez bile…
 
Bunları neden mi yazdık? Çevremizde de böyle sözde “adam”lar yok mu ki? “Adam” kendi ahlaki yapısına bakmadan utanmadan başkaları hakkında iftiralar atabilmekte; yalan yanlış “şahit”lerle kendi  “hezeyanlarını kusmakta”  sonra da etrafta “adamım” diye gezinmekte!... Biz ne yapıyoruz peki? Ya uyuyoruz ya da susmaya devam ediyoruz!... Hani; ”Haksızlık karşısında susan dil,şeytandır.” anlayışımız.? Hani, ”Haksızlıkla karşılaştığınızda ya elinizle düzeltin; ya da dilinizle düzeltin; gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz edin.” felsefemiz?... Galiba “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” !...