Son yazımızda siyaset dünyamızın mezar kazıcılarına şöyle bir kısaca değinmiş ve kazılan mezarları merak edip içlerine girdiğinizde bazı fincancı katırlarını ürkütme ihtimalinizden dolayı başınızın fena halde belaya girebileceğine değinmiştik.

Ne kadar kızarlarsa kızsınlar biz yine de bu yazımızda konuyu biraz daha detaylandırarak  “şirket siyaseti” nasıl yapılıyor ya da “siyaset şirketi” nasıl kuruluyor izah etmeye çalışalım.

Şimdi durum şu... Sosyal yapılanmamıza bir başka açıdan bakacak olursak, Tire’de beş gurup var. Birincisi siyaset ve idarecilik yapanlar, ikincisi yalakalık yapanlar, üçüncüsü taraftarlar, dördüncüsü muhalifler, beşincisi ise normal vatandaşlar.

Siyaset aleminin etlisi sulusu, tatlısı tuzlusu açısından taraftarların, muhaliflerin ve normal vatandaşlarımızın herhangi bir mesuliyeti olduğu kanaatinde değilim. Onlar kendi dünyalarının gerektirdiği şekilde doğal hayatlarına devam edip gidiyorlar öteden beri. Siyasal anlamda kendilerine bir şey sorulduğunda cevaplıyorlar, sandık geldiğinde oylarını kullanıyorlar, bazen seviniyorlar, bazen de üzülüyorlar en fazla... Sayıları gittikçe azaldığı için bunlar hakkında National Geographic  yakında bir belgesel hazırlayıp yayınlarsa hiç şaşırmayın !

Tire’nin içinde bulunduğu kısır döngünün ve hadımlığın asıl sorumlusu ise, bence siyaset ve idarecilerimiz ile onların çok yakınında hemen gözünüze çarpan yalakalardır. Ama ne yazık ki, siyasetimiz de bunların elinde şekilleniyor, daha doğrusu onların şekline bürünüyor.

Şöyle bir düşündüğünüzde ve dikkatli gözlerle etrafınıza baktığınızda bir çok siyasetçi ve idarecilerimizin  at gözlüğü ile dolaştığını çok rahat görebilirsiniz. Bu öylesine bir sendrom ki, nasıl tedavi edilebileceklerine dair henüz bir çıkar yol yok. Ezberledikleri üç beş cümle ile memleketin ufkunu açtıklarını zannediyorlar. Hatta ezberlemek durumunda kaldıkları desek daha doğru olur. Bu üç beş cümle ile sürekli bir masturbasyon durumunda olmalarını görmemek mümkün değil. Bir şekilde ezberlerini bozan samimi bir cümle ile karşı kaşıya kaldıklarında hemen küsüp darılabiliyorlar. Siz de ondan sonra yahu ben buna ne yaptım da böyle surat asıyor, soğuk davranıyor diye düşünür durursunuz....

Kendi siyasi eksenleri ve atandıkları makamların psikolojik egoları gereği serseri mayın gibi ortalarda dolaşıyorlar, güya görevlerini ifa ediyorlar. Kendilerine kim itiraz etmez ise, kim “süpersiniz, harikasınız” derse onlar ile birlikte oluyorlar. Oturdukları sohbet ettikleri, yemeklere gittikleri, yemeğe davet ettikleri, ucube bir anlayış ile eğlendikleri insanlar hep aynı insanlar oluyor. Yani anlayacağınız hep  aynı tam tam, hep aynı lay lay lom.... Patlat iki espiri ordan gevşeyelim modu.

Bu siyaset ve idarecilerimizin  bir de  yüksek egoları var ki, dillere destan. Sanırsınız ki, her şeyi ve her şeyin en iyisini, en doğrusunu onlar biliyor !   Ortada hep birlikte yapılması gereken bir iş dahi olsa, bu kişiler kendilerine maletmedikleri sürece bir türlü rahat edemezler. Çünki “biz” duygusu  yerine “ben” duygusu hayatlarının olmazsa olmazları arasında.

Yalakalar gurubu ise işte bu sınıfın siyam ikizi. Ne onlar yalaklardan ayrı kalabiliyor, ne de yalakalar bunlardan. Adeta hayatlarının anlamı bu birliktelik. Sosyal ideoloji... Çağımızın siyaset hastalığı... Politik sendrom... Psikoljik virüs.... Hatta zavallılık...

Siyasetçilerin kazdığı boş mezarlarda işte bu yalakalarımız yaşıyor...!

Bakın ünlü tarihçi İbni Haldun ta 14. Yüzyılda ne demiş bu kişiler hakkında... “Bu kimselerin en belirgin özelliği hükümdara boyun eğmek, yalakalık yapmak ve onun isteklerini yerine getirmeye çalışmaktır. Bu yüzden makamları yükselir, nüfuzları genişler ve hükümdarın yanında sahip oldukları dereceden dolayı insanlar saygı ve hürmet ile onlara yönelirler. Siyaset ve idareciler ise kaprisli ve kendilerini üstün gören tavırlara devam ederler. Bu hal devletin çöküşüne kadar devam eder..!””

Ayrıca yorum yapmaya gerek var mı ?

Onurdan, Haysiyetten, Vefadan yoksun insanlar, kör bir şekilde idare etmeye ya da görevlendirilmeye devam ettiği sürece Tire’de ve ülkemizde durum değişmeyecek büyük bir ihtimal ile...

Yaşadığımız kentin kısır döngülerden ve hadımlık hastalığından kurtulmasını istiyorsanız; Akil adamlarımıza ve kendisine dalkavukluk şansı verenlere “akil adam” diyerek yalakalıklarına devam edenlere dikkat buyurun lütfen.

Zira siz asilsiniz, onlar vekiliniz ve  personeliniz...!