Yüce Allah her insanı ailenin bir parçası olarak dünyaya getirir. İnsanlıkla birlikte başlayan aile, sadece insanlar için var olan bir kurumdur. Bütün milletler iyi bir aile yapısına sahip olmak için uğraşırlar. İyi bir toplum ancak sağlam ailelerden oluşur.
İslama göre aile, bir sonsuzluk kurumudur. Aile bağları ölümle sona ermez, ahirette de devam eder. Dinimiz, evliliği ve aile hayatının korunmasını emreder. Peygamberimiz; “Şüphesiz nikah  benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir.”  sözüyle bir mü’min için nikahsız birlikteliğin ne kötü bir durum olduğunu belirtir. Zinanın haram kılınması da aileyi korumaya yönelik tedbirlerdendir.
Aile bir şirket değildir. Dolayısıyla menfaat üzerine aile kurulamaz. Ailenin temeli sevgi, şefkat, sadakat, vefa ve herkesin görev ve sorumluluğunu yerine getirmesidir. Şu ayet, ailenin korunması hususunda eşler dışında diğer akrabalara da görev düştüğünü göstermektedir: “Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.”  
Bir tek huzursuz aile, akrabalık bağları ve komşuluk ilişkileri sebebiyle bir çok kimseyi rahatsız eder. Hırsızlık, kaçakçılık,  geçimsizlik, alkol ve uyuşturucu gibi sebeplerle toplumun huzurunu bozanların büyük bir kısmı, huzursuz aile çocuklarıdır. Çocuğa verilen anne sütünün yerine başka bir gıda koyulamadığı gibi, mutlu ve uyumlu bir ailenin çocuğa verdiği sevgi ve şefkati başka hiçbir kurum ve kimse veremez. Aile bütünlüğü yıkılan toplumlar, o enkazın altında kalmaktadırlar. Çünkü bu yıkıntının arkasından intiharlar, uyuşturucu, psikolojik sorunlar ve suç çeteleri yaygınlaşmakta, hastaneleri ve hapishaneleri bu durumun mağdurları doldurmaktadır.
Basit sebeplerle bir ailenin yıkılması, Allah nezdinde en kötü bir durumdur. Çünkü yıkılan bir aileden sadece eşler değil, onlarla beraber çocuklar ve tarafların diğer akrabaları da zarar görür. Ailelerin yıkılmaması için dinimiz, evlilik öncesinden başlamak üzere bir kısım tedbirlerin alınmasını ister. Eşlerin birbirlerine olan sevgi ve sadakatini zedeleyen her türlü davranışı yasaklar. Boşanmaların en önemli sebeplerinden olan alkol, uyuşturucu, kumar, zina, aile içi şiddet ve aile ile ilgili görev ve sorumluluktan kaçma... gibi davranışlar,  dinimizce haram kılınmıştır.  
Unutulmamalıdır ki, aile sadece eşlerden ibaret değildir. Bir taraftan çocuklar, diğer taraftan anne-babalar ve yakınlık derecelerine göre bütün akrabalar bir ailenin uzantılarıdır ve onlara karşı da görevlerimiz vardır. Hızla artan boşanmaların, yıkılan yuvaların önüne geçilmesi için herkese görev düşmektedir. Boşanmalar bir sonuçtur. Öyleyse boşanmanın sebeplerini iyi tahlil etmeli ve buna göre tedbir almalıyız.