YERELGÜÇ/BUSE BAĞCI

Hastalık büyük ölçüde kontrol altında tutulsa da üreticiler hem sağlık hem de ekonomik açıdan olumsuz etkileniyor. Veterinerler ve üreticiler, düzenli aşılama ve önlemlerin önemine dikkat çekerek sürecin titizlikle yürütülmesi gerektiğini vurguluyor.

1965’ten bu yana Türkiye’de ilk kez görülen SAT-1 serotipinin yeniden ortaya çıkması, hayvancılığın önemli merkezlerinden Ödemiş’te üreticilerin hem ekonomik hem de manevi açıdan zor günler yaşamasına yol açtı. Bölgede büyük bir salgın olmasa da, hayvan pazarlarının kapalı kalması üreticilerin işlerini aksattı ve gelirlerini olumsuz etkiledi.

“Hastalık sadece hayvanı değil üreticiyi de zorluyor”

Veteriner Hekim Hüseyin Akan, hem hastalığın bulaşma hızına hem de üreticiye verdiği zarara dikkat çekerek şöyle değerlendirdi:

“Şap hastalığı nedeniyle süt üretiminde ciddi bir düşüş yaşandı. Çiftliklerde günlük süt ortalaması neredeyse yarı yarıya azaldı. Bu hastalık çok hızlı bulaşıyor ve etkisi çok ağır oluyor. SAT-1 serotipinin 60 yıl sonra yeniden karşımıza çıktı. Üstelik bu virüs havada 5 gün, idrarda 39 gün, toprakta 28 gün, ot ve samanlarda 15 hafta canlı kalabiliyor. Hatta ayakkabılarla bile taşınabiliyor. Hayvanın vücuduna girdiğinde büyük danaları 50-100 kilo zayıflatıyor, erkek danalarda kalbi etkiliyor, 6 aydan küçük hayvanlarda ise ölüme yol açıyor. Bu nedenle asit ve alkali dezenfektanlar mutlaka kullanılmalı. SAT-1 serotipinin tespit edilir edilmez aşı çalışmaları başlatıldı ve ilçe tarım veteriner hekimleri sahaya çıktı. İlçe Tarım Müdürümüz Hüseyin Kılınç dahi aşılamaya katıldı. Eksiklik yok, ancak sürecin hızlı tamamlanması şart. Şu anda piyasada alışveriş durmuş durumda, üreticiler büyük sıkıntı yaşıyor. Ama aşılamalar tamamlandığında hayvancılık faaliyetleri yeniden normale dönecek. Bu zor süreci hep birlikte atlatacağız.”


“Şap Bizde Yok Ama Pazarın Kapalı Olması Hepimizi Vurdu”

Üretici Mesut Durmaz, bölgedeki şap hastalığıyla ilgili tabloyu şu sözlerle anlattı:

“Şap hastalığı şu an bizim ovamızda görülmedi. Ama geçmiş yıllarda bu hastalıkla karşılaştık, tecrübemiz var. Ödemiş’te bu dönem şap vakası yaşanmadı, buna rağmen hayvan pazarı kapalı durumda. Bu da ticareti ciddi şekilde sekteye uğrattı. Özellikle süt tarafı çok etkilenmedi ama et piyasasında büyük daralma yaşandı. Pazarın kapalı kalması nedeniyle hayvan satışı durdu, vatandaş borçlarını ödeyemez hale geldi. Birçok üretici mağdur oldu. Bizim bölgemizde İlçe Tarım Müdürlüğü çok titiz çalıştı. Aşılamalar düzenli yapıldı, önlemler alındı. Veteriner arkadaşlarımız da üreticilerle birlikte oldukça dikkatli davrandılar. Bu yüzden bölgemiz, Türkiye’nin diğer bölgelerine göre daha avantajlı durumda. Ama yine de en önemli risk, dışarıdan kontrolsüz hayvan girişleri. Kaçak hayvanlar sadece bizim için değil, bütün ülke için büyük bir tehdit. Şunu da unutmamak gerekir: Hayvanların taşındığı araçlar, bakıcılar, hatta ölü hayvanların imhası bile hastalığın yayılmasında çok kritik rol oynuyor. Eğer ölen hayvanlar doğru şekilde imha edilmezse, hastalık çok hızlı yayılabiliyor. Bir diğer gözden kaçan risk ise köpekler. Köpekler, hastalıklı hayvanların ayaklarını kemirerek veya temas ederek virüsü taşıyabiliyorlar. Bu çok ciddi ama çoğu zaman fark edilmeyen bir tehlike. Biz üreticiler olarak önlemimizi alıyoruz ama ülke genelinde de dışarıdan girişler mutlaka sıkı denetlenmeli. İnşallah en kısa zamanda dışarıdaki bu şap hastalığının önüne geçilir ve pazarlarımız yeniden açılır. Çünkü pazarın kapalı olması, sadece üreticiyi değil bütün bölge ekonomisini etkiliyor.”

“Aşılar serbest veterinerlere verilirse 1-2 ayda kontrol altına alınır”

Ödemiş’te 1985 yılından beri görev yapan ve 40 yıllık tecrübeye sahip Veteriner Hekim Muhsin Özcan, bölgedeki durumu şu sözlerle değerlendirdi:

“Ben 40 yıldır veteriner hekimlik yapıyorum. Ödemiş’te şu anda ciddi bir tehlike görünmüyor. Bunun en büyük sebebi, aşılamaların düzenli yapılması. Çevre bölgelerden, özellikle Salihli, Aydın ve civar illerden olumsuz haberler geliyor. Bu nedenle hayvan pazarlarının kapalı olması, aslında bizim için şu anda bir avantaj sağlıyor. Hastalığın yayılmasının önüne geçilmiş oluyor. Aşılamaların bir an önce tamamlanması çok önemli. Gerekirse tüm veterinerler bölge bölge görevlendirilmeli. Çünkü devletin tek başına yaptığı aşılamalar Türkiye genelinde 6 ay sürebilir. Oysa üreticiler kendi veterinerleriyle çalışsa, bu iş 1-2 ay içinde kontrol altına alınabilir. Ödemiş’te 200’e yakın veteriner var. Eğer aşılar bize verilirse, herkes kendi çiftliğinde uygulamasını yapar, 21 gün içinde aşılama süreci tamamlanır ve pazar güvenle açılabilir. Şu anda bölgemizde herhangi bir kayıp yaşanmadı. Ancak pazarların kapalı olması üreticiyi maddi açıdan zorluyor. Üretici hayvanını istediği fiyata satamıyor ya da alım yapamıyor. Bu da ekonomik sıkıntıları beraberinde getiriyor. Geçen hafta aşılama çalışmaları başladı, şu ana kadar ancak yüzde 10’u aşılandı. Devletin tek başına Türkiye geneline yetişmesi çok zor. Bu yüzden serbest veterinerlerin de devreye girmesi şart. Burası küçük Hollanda gibi bir yer, dışarıdan sürekli hayvan girişleri oluyor. Eğer aşılamalar hızla yapılır ve önlemler sıkı tutulursa, kısa sürede güvenli bir şekilde pazarların açılabileceğine inanıyorum.”

“Düzenli Aşılama ve Sınır Kontrolü Olmadan Şapın Önüne Geçilemez”

Üretici ve Ziraat Teknikeri Süleyman Eskici, Türkiye genelinde şap hastalığı ve alınması gereken önlemleri şöyle değerlendirdi:

“Biz kendi bölgemizde ciddi bir ekonomik kayıp yaşamadık, ancak İç Anadolu ve Doğu’da durum çok farklı. Daha önceki Tarım Bakanı Mehdi Eker’in bağımsız bir araştırma şirketinin raporuna göre, şap hastalığının Türk ekonomisine maliyeti yaklaşık 4 milyar dolar. 2025 yılındayız ve biz Batı’nın en batısındayız; Hayvancılıkta rakiplerimiz Avrupa ve Amerika’daki üreticilerle rekabet etmenin bir yolu da bakanlığın sorumluluklarını eksisiz yerine getirmesi. Sonuçta aşılama kurumu sorumluluğunda. Ama hala ülkemizde şap hastalığını engelleyemiyoruz. Son 2-2,5 yılda aşılamaların doğru şekilde yapıldığını kimse iddia edemez. Kağıt üzerinde belki yapılmış görünüyor ama gerçek uygulama farklı. Bir istatistik çıkarsak ve 100 üreticiyi arayıp “Brucella ve şap aşılarını düzenli olarak yapıyor musunuz?” desek, çoğunun eksik veya hiç yapılmadığını tespit ederiz. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın belirttiği Asya-1 tipi virüs de ülkemizde 50 yıl önce görülmüş bir tür. Ancak bilinen bir şap virüsünü üretmek ve kontrol altına almak Türkiye’de 5 ay sürmemeli. Dünya bazı ülkelere yön veriyor diye gurur duyuyoruz ama üretici hayvanlarını şaptan kaybederse, Türk ekonomisine vereceği zarar 4 milyar doları buluyor. Bu konuya daha ciddi eğilmemiz gerekiyor. Şap hastalığıyla mücadelede alınması gereken önlemlerden biri sınır güvenliğidir. Ülkemizin güney ve doğusundaki ülkeler iç savaşla boğuşuyor. Sınır güvenliği doğru sağlanırsa hastalık Türkiye genelinde hızlı yayılmaz. Ancak Tarım Bakanlığı ve diğer kurumlar, “Cumhurbaşkanımızın önderliğinde” diyerek sorumluluktan kaçıyor. Bu kurumlar bağımsız olmalı; Fındık ve süt üretiminde metot olarak ikisi çok farklı. Üretim yöntemleri bu alanlardaki sorunlara çözüm üretmek ancak liyakat sahibi kişilerin uzmanlıklarından faydalanılarak çözülebilir. Türkiye’nin güvenliğini sağlamak sadece silah sanayinde gelişmelerle olmaz onları üretecek geliştirecek ve kullanacak nesilleri sağlıklı gıdayı temin edebilmekten geçer. Tek elden yönetim yerine çoğulcu bir ekonomi uygulanırsa, farklı fikirler özgürce söylenebilir ve sorunlar minimize olur. Yaklaşık 35 yıldır hayvancılıkla uğraşıyorum. Salgın dönemlerinde hayvan pazarlarının kapatılması normal bir önlem. Ödemiş’te şap yok ama dışarıdan gelen hayvanlarla yayılabiliyor. Eğer aşılama düzenli periyotlarla yapılırsa, Avrupa’daki hayvanlar hastalanmıyorsa, burada da hastalanmaz. Ödemiş’te bazı kötü hayvanlar alınıp kimyasal ilaçlarla Türkiye’nin farklı bölgelerinde Ödemiş’in hayvanı diye satılıyor. Bu pazarın dengesini bozuyor ve buna da müdahale edemiyoruz. Yetkililere bu durumu defalarca ilettim, ama çözüm henüz yeterli değil. Sürdürülebilir tarım politikaları acil ve ivedi şekilde Türkiye'de uygulanmalıdır.”

“Ödemiş’te şap hafif geçti, pazarların kapanması doğruydu”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ödemiş Belediye Meclis Üyesi ve üretici Cesur Erdoğan, Ödemiş’teki şap hastalığı sürecini şöyle anlattı:

“Ödemiş’te şap hastalığı ciddi bir şekilde yaşanmadı. Benim bildiğim kadarıyla sadece bir çiftlikte görüldü, o da hafif geçti. Hatta hayvanlar çok ağır bir tabloyla karşılaşmadan atlattı. Bunun en büyük sebebi de düzenli yapılan aşılama. Devletin uyguladığı aşılama programı sayesinde bölgemiz şanslıydı diyebilirim. Diğer illerde, özellikle Aydın ve bazı ilçelerde daha ağır vakalar duyduk, fakat İzmir genelinde durum oldukça kontrollü geçti. Pazarların kapatılması da bence doğru bir uygulama oldu. Çünkü hayvan hareketleri durunca hastalığın buraya sıçramasının da önüne geçilmiş oldu. Çiftçiler de duyarlı davrandı, alım satımları durdurdu. Tabii ekonomik açıdan üretici zarar gördü, çünkü satış yapamadı. Ama sağlık her şeyden önemli. Şimdi aşılama programı tamamlanıyor, vakalar da azaldı. Artık hayvan pazarlarının açılmasını bekliyoruz. Çünkü ticaretin yeniden başlaması gerekiyor”

Bakanlık açıkladı: Kapatılan hayvan pazarları ne zaman açılacak?
Bakanlık açıkladı: Kapatılan hayvan pazarları ne zaman açılacak?
İçeriği Görüntüle

“Şap Hastalığı Ticareti Durma Noktasına Getirdi, Acil Müdahale Şart”

Üretici Mustafa Tireli, Türkiye genelinde görülen şap hastalığının üreticiyi hem ekonomik hem de manevi açıdan nasıl etkilediğini çarpıcı bir şekilde anlattı:

“Şap hastalığının Türkiye genelinde görülmesi hepimizi ciddi şekilde endişelendirdi. Bizim bölgemizde henüz şap görülmedi ama dışarıda hastalık ortaya çıktı. Pazarlar kapalı olduğu için et fiyatları daha da düştü ve bazı et kesim firmaları mecburi kesim yaptı. Hayvanlarını ölmesin diye kesime gönderen üreticiler, kilosunda düşük paralar almak zorunda kaldı. Bu durum et üreticilerini ciddi şekilde mağdur etti. Şap virüsü, daha önceki türlerden farklı ve daha ağır. Direkt olarak kalbi vuruyor, burnu ve dili etkiliyor, memelerde sorunlar yaratıyor. Daha önceki 50 yıl önceki şap türlerinden çok farklı bir seyir izliyor. Biz üreticiler olarak özel veteriner desteği ve aşıların hızlı şekilde uygulanmasını talep ediyoruz. İlçe Tarım Müdürlüğü ne yazık ki bu konuda geç kalıyor; aşılar ve önlemler zamanında uygulanmalı. Bizim beklentimiz çok ivedi hareket edilmesi. Hastalık ortaya çıktıysa derhal müdahale edilmeli. Dua ediyoruz ki Ödemiş’imize gelmesin. Bazı yerlerde pazarlar açılıyor ama dışarıdan hayvan girişlerinin tamamen engellenmesi şart. Kaçak hayvanlar, küpe değişimleri ve kontrolsüz girişler hastalığın gelmesini kaçınılmaz kılıyor. Ödemiş’te İzmir küpesi kullanılıyor ama yine de bazı yollarla hastalık gelebiliyor. Bu yüzden genel çapta kapatma güzel ama önceden önlem almak çok önemli. Hastalık bir kez hayvana bulaştığında, aşı yapılsa bile etkisi azalıyor; hayvan ya ölüyor ya da ciddi şekilde zarar görüyor. Biz üreticiler olarak, et ve süt işlerinin revize edilmesini ve zararlarımızın karşılanmasını talep ediyoruz. Süt ve eti çok düşük fiyatlarla satmak zorunda kalıyoruz, girdi maliyetleri ise çok yüksek. Bu konuda damızlık birlikleri, odalar ve yetkililer acilen devreye girmeli. Sosyal medyadan mesaj atıyoruz ama yeterince ilgilenilmiyor; tek başımıza çözüm üretemiyoruz.”

“Ödemiş’te sadece bir işletmede şap görülmesi, üreticilerin titizliğinin göstergesidir.”

Veteriner Hekim İbrahim Basmacı, şap hastalığı ile et–süt üretimindeki azalma arasındaki ilişkiye dair yanlış bilgilere dikkat çekerek şunları söyledi:

“Şap hastalığından dolayı Türkiye genelinde et ve süt üretiminin azaldığını söylemek çok doğru bir tespit değil. Çünkü şap hastalığı belli bölgelerde çıktı, oralarda süt üretiminde azalma meydana geldi. Ancak bizim bölgemizde şap vakaları oldukça az. Dolayısıyla burada et ve süt üretimindeki azalmanın sebebi, doğrudan şap değil; ekonomik koşullar. Üretici, sütünü hak ettiği değerden satamadığı için çareyi ineklerini kesime göndermekte buldu. Yani bugün yaşanan azalmanın asıl nedeni üretimden çekilen hayvanlar. Şap hastalığına yakalanan hayvanlarda özellikle danalar hemen kesime sevk ediliyor. İneklerde ise uzun süreli ve ağır etkiler gözlemleniyor. Bakanlık, ilçe tarım müdürlükleri aracılığıyla yılda bir ya da iki defa aşılama yapıyor. Her sene belirlenen aşılar veterinerler aracılığıyla uygulanıyor. Hastalık viral kökenli olduğu için antibiyotiklerle tedavisi mümkün değil. Eğer hayvan aşılıysa, hastalık daha hafif atlatılıyor; aşısız hayvanlarda ise klinik seyir çok daha ağır oluyor.”

Kaçak hayvan girişlerinin büyük risk taşıdığına vurgu yapan Basmacı, özellikle doğu illerinde bu sorunun sıkça yaşandığını belirtti:

“Ülkemizde görülen şap hastalıklarının suçları bellidir. Sat-1’e karşı aşı mevcut. Fakat daha çok doğudan, İran ve Irak’tan kaçak yollarla giren hayvanlar yüzünden hastalık yayılıyor. Bizim bölgemizde ise hayvan hareketleri kontrol altında, küpelerle takip yapılıyor. Bu nedenle düşündürülecek boyutta bir sorun yok. Ancak canlı hayvan ticaretinde daha titiz olunmalı. Ödemiş, hayvan hareketliliğinin çok hızlı olduğu bir yer. Üreticiler için et ve süt kadar damızlık hayvan satışı da önemli bir geçim kaynağı. Pazarlara getirilen kısıtlamalar üreticinin ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Ama bireysel düşünmemek lazım; sonuçta hastalığın kontrolü için karantina şart. Önlemler alındıktan sonra hayvan pazarlarının açılması doğru olur. Küçük üreticilerimiz şap konusunda bilinçli ve titiz. Daha önce iki büyük salgın atlattıkları için hassasiyetleri yüksek. Ödemiş gibi hayvan yoğunluğunun çok yüksek olduğu bir yerde sadece bir işletmede şap görülmesi, aslında ovanın titizliğinin ve bilinçli davranışının göstergesidir. Bu aşılama çalışmalarının serbest veteriner hekimler aracılığıyla yapılması daha hızlı ve verimli olacaktır.”