Bağlı, tesiste çevre ilçelerden getirilecek günlük yaklaşık 500 ton atığın yakılacağını, dört ünitenin her birinde günde 120-125 ton atık işleneceğini belirterek bunun ciddi bir çevresel ve sağlık riskine yol açacağını söyledi.
Yakılan atıkların yüzde 20’sinin kül, yüzde 5–7’sinin ise havaya karışan uçucu partiküller hâline geldiğini ifade eden Bağlı, bu gazların karbondioksit, karbonmonoksit, kükürt dioksit ve metan içerdiğini, özellikle kükürt dioksitin nemle birleşerek sülfürik aside dönüştüğünde tarım alanlarına büyük zarar vereceğini dile getirdi.
Bağlı, projenin hem çevre hem de insan sağlığı için büyük risk taşıdığını belirterek konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Kurulmak istenen bu tesis dört ünite halinde çalışacak ve her gün çevre ilçelerden toplanan yaklaşık 500 ton atık buraya getirilecek. Her ünitede günde 120-125 ton atık yakılacak. Bu atıklar plastik, karton, kâğıt, mutfak atıkları gibi karışık malzemelerden oluşuyor. Bu kadar yüksek miktarda atığın yakılması demek, beraberinde çok ciddi bir hava kirliliğini getirmek demektir. Yakılan atığın yüzde 20’si kül, yüzde 5 ile 7’si ise ‘uçucu kül’ olarak havaya karışacak. Bu uçucu kül dediğimiz şey normal bir toz değil; içerisinde karbondioksit, karbonmonoksit, kükürt dioksit, metan gibi gazlar var. Bu zehirli partiküller havaya karıştığında, solunum yoluyla akciğerlere yerleşme riski çok yüksek. İnsan sağlığı açısından bu tabloyu hafife almak mümkün değil. Bu tesis Ödemiş merkeze sadece 800 metre uzaklıkta. ‘Filtreler var’ diye anlatıyorlar ama hiçbir filtre bu gazları yüzde yüz tutamaz. Filtreli duman bile sonuçta havaya karışır. Rüzgârın yönüne göre dumanın ovaya, mahallelere, tarım arazilerine yayılması kaçınılmaz. Bu sadece Ödemiş’i değil, tüm Küçük Menderes Havzası’nı etkileyebilecek bir durumdur.”
Bağlı, tarımsal üretime yönelik riskleri de ayrıntılı şekilde anlattı:
“Kükürt dioksit nemle birleşince sülfürik asit oluşuyor. Bu asit yağmurla ya da havadaki nemle birlikte toprağa, bitkilere, ağaçlara temas ettiğinde çiçeklenme dönemini bozuyor. Ödemiş gibi tarıma dayalı bir bölgede incirden kestaneye, kirazdan patatese, çileğe kadar pek çok ürün zarar görecek. Yapraklarda beneklenme, sararma ve dökülme artacak. Meyve kalitesi düşecek. Üretici emek verip karşılığını alamayacak. Tesisin hemen yakınında 2700 dekar Bozdağ merası, 720 dekar Balabanlı merası var. Bu meralarda binlerce büyükbaş ve küçükbaş hayvan otluyor. Duman, toz ve partikül bu meralara çöktüğünde hayvanların sağlığı bozulacak. Bu durum süt veriminden et kalitesine kadar her şeyi etkiler. Ödemiş gibi hayvancılığı güçlü bir ilçe için bu, ekonomik bir yıkım olur.”
Bağlı, ÇED olumlu kararına karşı açtıkları dava sürecinin devam ettiğini hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Önümüzdeki günlerde bilirkişi incelemesi yapılacak. O gün herkesin orada olması çok önemli. Kalabalık ne kadar fazla olursa sesimiz o kadar güçlü olur. Bu mesele siyasi bir tartışma değil; bizim yaşam hakkımız, çocuklarımızın geleceği, toprağımız, havamız, suyumuz. Hep birlikte sahip çıkmalıyız.”





