Ramazan Akgün’ün sorularını yanıtlayan Uysal, İsrail-İran hattında büyüyen gerilimden Türkiye’nin nasıl etkileneceğine, yeni anayasa tartışmalarından basın özgürlüğüne kadar birçok konuda net mesajlar verdi.
“Risk bugün değil, uzun süredir orada”
İsrail’in İran’a yönelik saldırıları ve bölgede artan gerilimi değerlendiren Uysal, bu çatışmanın ideolojik ve stratejik temellere dayandığını belirtti. İsrail’in “önleyici saldırı” doktrinini yıllardır uyguladığını vurgulayan Uysal, “İsrail’in saldırgan politikaları sadece güvenlik kaygısıyla değil, yayılmacı hedeflerle de şekilleniyor” dedi.
Türkiye’nin bu çatışmalardan nasıl etkileneceği sorusuna ise Uysal, “Bölgede her zaman var olan bir riskin bugün dillendirilmesi, riskin büyümesinden çok iç siyasetteki hesapların bir parçası gibi görünüyor” diyerek, iktidarın İsrail tehdidini iç politika malzemesi olarak kullandığını ima etti.
“Yeni Anayasa çıkışı iç cepheyi sıkılaştırma çabası”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail saldırısı riski” açıklamalarını yeni anayasa çağrısıyla birlikte değerlendiren Uysal, “AKP’nin amacı çelişkilerle zedelenen kamusal rızayı, milli birlik ve tehdit söylemiyle restore etmek” dedi. Erdoğan’ın Meclis kürsüsünden yaptığı açıklamaları hatırlatan Uysal, bu tür söylemlerin “milli güvenlik” kavramı üzerinden yürütülen bir siyasi taktik olduğunu belirtti.
“AKP’nin dış politika ikircikliği itibar kaybına yol açtı”
Orta Doğu politikasında sergilenen tutarsızlıkların Türkiye’nin caydırıcılığını zayıflattığını belirten Uysal, “Mavi Marmara’dan bu yana süregelen ikircikli tavır, AKP için kurumsal bir refleks haline geldi. Erdoğan ve ailesinin ‘açıkları’, ülke güvenliği için tehdit oluşturur hale geldi” dedi.
“Gazeteci tutuklamaları, iktidarın önleyici saldırısıdır”
2025’in ilk üç ayında 25 gazetecinin tutuklandığına dikkat çeken Uysal, bu durumu da “önleyici saldırı” anlayışıyla ilişkilendirdi. “Nasıl ki İsrail, kendince tehdit olarak gördüğü unsurlara saldırıyorsa, AKP iktidarı da siyasi ve toplumsal risk olarak gördüğü gazetecilere ve muhalif seslere yönelik tutuklamalarla benzer bir refleks gösteriyor” diyen Uysal, Fatih Altaylı’nın tutuklanmasını bu bağlamda değerlendirdi.
“Rıza üretemeyen iktidar, rızayı gasp etmeye çalışıyor” diyen Uysal, basın özgürlüğünün ağır bir tehdit altında olduğunu ve tutuklamaların yargı eliyle cezalandırma aracına dönüştüğünü ifade etti.