YERELGÜÇ/AYDIN UYSAL

CANIMIZ KADAR ÇOK SEVDİĞİMİZ ÜLKEMİZDE HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLSUN İSTİYORUZ

Eriş şöyle konuştu, “İnanıyorum ki, Büyük Önderimiz Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız  milletindir” sözü yarın sandığa atılacak her bir oyla yeniden vücut bulacaktır. Yarınki seçim bu anlamda Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı adına büyük bir karar günüdür. Kararımızı verirken sandığa giderken unutmamamız gereken birçok nokta var.
HÜDA-PAR’lı vekil “Andımızı kaldırttık” diye övünüyor. İşte bu zihniyeti unutmadan karar vermek zorundayız. Canımız kadar çok sevdiğimiz ülkemizde her şey çok güzel olsun istiyoruz. Ülkemizin hepimize yetecek kaynakları ve bereketi var. Ancak biz 10 küsur milyon Suriyeliye bakmak yerine 11 milyonluk çiftçi ve esnafımızın desteklenmesini istiyoruz. İzmir ilimiz geçen yıl 133 milyar lira vergi verdi. Ödediğimiz vergilerin 40’ta 1’ini hizmet olarak almak değil daha yüksek oranlarla bize dönmesini istiyoruz. Kur korumalı mevduat hesabındaki trilyonlar için bu yıl 200 milyar lira ödeme yapıldı. Sadece 135 bin kişiye bu ödeme yapılırken 11 milyonluk çiftçi ailemize sadece 30 milyar lira destek verildi.Biz bu desteğin bankada duran paraya değil alın terini toprağa akıtan çiftçimize, siftah yapamayan esnafımıza, işsiz gençlerimize verilmesini istiyoruz.

11 MİLYON SURİYELİ EVİNE DÖNSÜN, 11 MİLYON ÇİFTÇİNİN, ESNAFIN, SANAYİCİNİN YÜZÜ GÜLSÜN İSTİYORUZ”

Canımız Türkiye’mizin dünyanın uyuşturucu üssü olarak anılmasını değil huzurun, umudun, mutluluğun ve bereketin merkezi olmasını istiyoruz. Gençlerimizin uyuşturucunun terörün tuzağından kurtulmasını istiyoruz. Gençliğimize daha çok iş alanı ve umut dolu bir gelecek istiyoruz. Gençlerimizin umudu yurt dışında aramak yerine ülkemizin güçlü geleceğini inşa etmesini istiyoruz. Çocuklarımız yatağa aç girmesin istiyoruz. Ülkemizdeki mülteciler, kaçak sığınmacılar artık bir güvenlik ve huzur sorunu haline gelmiştir. Ülkemizde var olan Suriyelilerin, Afganların ve diğer mültecilerin ülkelerine dönmelerini istiyoruz. Suriyelilere harcanan yıllık 11 milyar doların çiftçimize mazot desteği, gübre desteği, tohum desteği, süt desteği, düve desteği olarak verilmesini istiyoruz. Çok şey istemiyoruz: 11 milyon Suriyeli evine dönsün, 11 milyon çiftçinin, esnafın, sanayicinin yüzü gülsün istiyoruz. Bizler her sabaha, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım, İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene!” diyerek başlayan nesilleriz…
Okullarımızda Andımız yeniden coşku ile okunsun istiyoruz. Yok sayılan Türklük, hak ettiği yere, yüreklere daha çok işlensin istiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün, silah arkadaşlarının, tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin kanları ve canları ile bizlere emanet ettiği güzel ülkemizde gençlerimiz geleceğe güvenle bakabilsin istiyoruz. Geçmediğimiz köprüye, gitmediğimiz yollara her gün kişi başı 1 ekmek parası ödemek istemiyoruz. Ulaşamadığımız havalimanlarına boşa para ödemek istemiyoruz.20 yıldır tamamlanmayan yol projelerimiz artık tamamlansın istiyoruz. 
Belediyelerimizin daha iyi hizmet verebilmeleri için daha çok destek verilmesini istiyoruz. Yatlara, teknelere, trenlere verilen mazot indiriminin, belediyelerimize Mavi Mazot, çiftçilerimize Kırmızı Mazot olarak verilmesini istiyoruz. Kısacası ülkemizin her bir köşesinde ülkesini canından çok seven aziz vatandaşlarımızın rahat bir soluk almasını, evinde ailesiyle huzuru ve bereketi yaşamasını istiyoruz. Yarın bunun kararını hep birlikte vereceğiz. Sandığa giderek istediğiniz Aday’a oy vermek demokrasinin en güzel tarafıdır. Ancak demokrasi birlikte karar alma, birlikte uygulama gerektirir. Demokrasi birbirimizi kırmak, ayrıştırmak, karalamak ve yaralamak değildir. Hiç kimse arkadaşını, komşusunu, hemşerisini kırmamalıdır, yaralamamalıdır. Kötü ve yaralayıcı sözler sarf etmek, ayrımcılık yapmak ülkemizin ve bizlerin zayıf düşmesine yol açar. 
BİZ ÜLKEMİZDE SEVGİ KAZANSIN İSTEYENLERİZ     
Bizler ülkemizde sevgi kazansın isteyenlerdeniz. Savaş meydanlarında Atalarımızın canları pahasına kurduğu bu güzel ülkenin geleceği için, kız çocuklarımız için, kadınlarımız için, gençlerimiz için karar vermek zorundayız.Bir taraftan beğenmedikleri insanları işkence ile öldürüp evlerin temellerinde betona gömen HÜDA-PAR’lılardan 4’ünün geçen hafta nasıl serbest kaldığını unutmayacağız.Buna karşın yıllarca ordumuzun birer mensubu olarak terörle mücadele eden kahraman subaylarımızın hasta olmalarına, hatta bazılarının demans hastası olmalarına rağmen halen cezaevlerinde tutulduklarını unutmayacağız.
Tapusu Türkiye’de olan adalara Yunanistan asker çıkarırken sessiz kalınmasını unutmayacağız.
50 milyon dolar için Katarlılara peşkeş çekilen Tank Palet fabrikasını unutmayacağız. Vatan toprağı Süleyman Şah Türbesinin kaçırılmasını unutmayacağız. Ülkemizin topraklarından elini kolunu sallayıp Suriye’ye geçen teröristlere lahmacun ısmarlanmasını unutmayacağız. Teröristleri davul zurnayla karşılayanların kurdukları çadır mahkemelerini, kırmızı bültenle aranan teröristleri devletin televizyonuna çıkartanları unutmayacağız.
Pırıl pırıl bir gencimiz olan Sinan Ateş’i sokak ortasında torbacılara katlettirenleri ve o katilleri saklayanları unutmayacağız. Polislerimizin 3600 ek göstergeleri halen verilmedi. 3. Kez ve hatta 4. Kez Şark görevi çıkan polislerimiz var. Bizler polisimizin, askerimizin hakkı verilsin isterken 4-5 kurumdan kaymaklı maaş alan yöneticiler Var. Ülkemizde icra dosyalarının sayısı 33 milyonu aşmışken, işsiz gencimiz ailesinden harçlık almaya utanırken birilerinin torpille 4-5 kurumdan maaş alması reva mıdır?”

Editör: Gülçin Kargaoğlu