Sümerlerden günümüze, sabunun 5000 yıllık tarihi incelendiğinde, Romalılar döneminde Mount Sapo’daki tapınakta adak edilen hayvanların ve aynı bölgede pişirme/ısınma için yakılan odunların küllerinin, ırmağa karışması sonucu, nehir eteklerinde suların köpürdüğü alanlarda giysilerin daha kolay ve etkin temizlendiğinin belirlenmesi üzerine, bu köpürme işlemine “Sapo” (sabun) dendiği rivayet edilmektedir.

Romalılar, sabunu bilmelerine rağmen yaygın olarak kullanmadılar. Sabunun değerini ilk olarak Araplar ve Türkler bilmiştir. Sabunu Avrupa’ya da Türklerin tanıttığı düşünülmektedir. Çok yakın bir geleceğe kadar, temizlik olumlu bir erdem olarak görülmez, banyo yapanlar çoğunlukla tuhaf karşılanırdı. “Su tedavisi” reçete eden doktorlar arttıkça, “banyo yapma fikri” kabul edilebilir hale gelmiştir. Sağlık nedenleri dışında da banyo yapma fikrinin yaygınlaşması, sabun üzerindeki vergilerin kalkmasıyla birleşince sabun üretimi ve tüketimi artmıştır. Başlarda hayvan yağlarıyla yapılan sabun, zamanla zeytinyağıyla ve formüle dayalı yapılmaya başlanmıştır. Sabun üretimi açısından çok zengin olan Osmanlı Devleti'nde sabun, 'sabunhane' denilen ve şahıslara ait olan imalathanelerde geleneksel yöntemlerle üretilmekteydi. Sabunun hammaddesi zeytinyağı ve içyağıydı. Osmanlıda Zeytinyağından imal edilen sabunlar daha çok tercih edilmekle beraber ekonomik değere sahipti. Yağ asidi içerikleri farklı olduğundan, kullanılan yağa göre sabunların cilt üzerinde oluşturdukları his farklıdır.

Zeytinyağlı sabunun diğer sabunlara göre tahriş ediciliği azdır. Piyasada satılan fabrikasyon üretimi sabunlar köpürtücü, parfüm ve beyazlatıcı gibi birçok kimyasal madde içermektedir. Saf ve organik zeytinyağı ile yapılan sabunlarda renklendirici, koku esansları gibi kimyasal maddeler kullanılmaz. Sabun rengini ve kokusunu tamamen zeytinyağından alır. Ayrıca zeytinyağında cilt ve saç sağlığı için faydalı K, D ve E vitamini, mineraller içerir. Mantar. Sedef. Egzama gibi cilt hastalıklarını tedavi edici cildi yenileyici bir tarafı da vardır. Zeytinyağı doğal yapısı sayesinde saça yumuşaklık kazandırdığı gibi elektriklenmesini de önler. İçerisindeki E vitamini özellikle saç köklerini güçlendirir.

Günlük hayatta sürekli olarak kullandığımız şampuanlar gibi kimyasal madde içermediği için hassas ciltler rahatlıkla tercih edebilir çünkü alerjik reaksiyonlara sebep olmaz. Özellikle bebeklerde tercih edildiğinde yeni oluşan saç köklerinin kuvvetlenmesine ve saç hücrelerinin yenilenmesine etki eder. Etkilerini gösterebilmesi için düzenli kullanılması gerekir. Uzun süre fabrikasyon ürünler kullanıp daha sonra zeytinyağlı sabuna yönelen her tüketici unutmamalıdır ki gerek cildin gerekse saçların alışması için belli bir süre kullanım gerekmektedir. İlk kullanımlarda cilt tipine göre değişmekle birlikte saçlarda sertleşme ya da ciltte çok hafif kuruluk görülebilir. Ancak birkaç gün düzenli kullanımda uzun süreli faydaları görülmeye başlanacaktır.

Editör: Haber Merkezi