Malum yaşamımızı çeşitli kurumların koyduğu kurallar çerçevesinde sürdürürüz. En başta yasalar gelir. Din ve ahlak kuralları, görgü kuralları gibi kurumlar da yasalarla düzenlenmesi mümkün olmayan ya da gerekmeyen konularda tamamlayıcı kurallar olarak düzenlerler. Bunlar yaşamımızı düzenleyen yazılı olmayan kurallardır.
Yeri geldikçe hep söylenir; İngilizlerin bir yazılı anayasası yoktur. Ancak yazılı olmayan anayasalarının hiçbir zaman göz ardı edilmesi düşünülmeyen bir geçerliliği vardır. Evet, belki adı “Anayasa” olan bir yazılı yasaları yoktur ama bu konuda temelde bir uyuşmazlıkları da yoktur.
Bu konuda kuşkusuz,  Osmanlı İmparatorluğu ile güneş batmayan imparatorluk Büyük Britanya’nın kıyaslanması; keza İngiltere ile Türkiye’nin karşılaştırılmaları fikir verebilir.
Şöyle bir düşünelim; bir yanda, her türlü olanaklarıyla sürekli saldıran o “Tek dişi kalmış canavar” ve bir yanda da ikinci bir kalede sürekli iç düşmanlarla savaşmak zorunda kalan ulusumuz. Bir de, her iki düşmanın kol kola saldırısı.  
                                                           …
Ama bir konuda o “Koskoca” denilen İngilizle yarışıyoruz.  Hani nereden başlamıştık? İngilizlerin yazılı olmayan anayasaları vardı:
Alın size: Bizim de yazılı olmayan “Ceza Yasamız” var. Haydi, iyi anlaşılması açısından bir de maddelerinden örnekler verelim, neymiş o yazılı yerinde olmayan suçlar:
Madde 1. Türk Ulusu’nun başka ulusları katletmediğini söylemek, bu konuda araştırma ve yayınlar yapmak,  gerçeği insanlara anlatmağa kalkışmak.
Türk Ulusu bizim ulusumuza karşı katliam uygulamadı, diye konuşmak, yayın yapmak.
Madde 2. Ülkenin bölünüp parçalanmasına katkı yapmamak; çıkarılacak bölünme anayasasının bir an önce çıkarılması ve memleketin paramparça edilmesi için üstün çaba sarf etmemek.
Madde 3. Bir önceki maddedeki, bölüp parçalama gayretkeşlerini candan desteklememek, yanlarında yer almamak, bu yaptıkları için onları sürekli övmemek.
Madde 4. Türk Ulusu’nu “Teba” olmaktan, “Kula kul” olmaktan kurtarıp, insan olarak hak ve özgürlükleri olan “Birey” durumuna getiren Atatürk Devrim ve İlkelerinin ulusun yaşamından çıkarılması, yeniden “Kula kul”luğa dönmesi için çalışmamak.
Madde 5. Atatürk Cumhuriyeti’ni, Cumhuriyetin her alandaki kazanımlarını yerle bir etmeye çalışmamak, çalışanları hoş görmemek.
Madde 6. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını savunmak suretiyle laikliği savunmaya kalkışmak.
Madde 7. Memleketin yer altı ve yerüstü tüm kaynaklarının, üretim araçlarının küffara peşkeş çekilmesine karşı çıkmak.
Madde 8. Ülkeyi düşmana karşı savunmaya kalkışmak.
Madde 9. Atatürk Cumnuriyeti’nin getirdiği ulusal bayramları kutlamak.
Madde 10. İşsiz olduğu için yakınmak.
Madde 11. Memleketin doğal güzelliklerini, doğal zenginliklerini korumak amacıyla üç beş kişi bir araya gelerek eleştiri yapmak suretiyle terör örgütü kurmak.
Madde 12. Okulları bitirip, diplomaları havada savura savura “İşsiziz” diyerek (terör) örgütlü biçimde yürümek.
Madde 13. Askerlik görevini bir yana bırakıp, ülkeyi teröristlere karşı korumaya, savunmaya kalkışmak; bu suretle terör örgütü kurmak.
Madde 14.  İşbu yasa hükümleri 12.9.1980 günü sabaha karşı yürürlüğe girmiş olup, halen genişletilmiş yeni baskısızlıklarıyla (sözlü malum) yürürlüğünü sürdürmektedir.
Benim aklıma gelmeyen maddeleri siz okurlar, ekleyiverin artık.
NOT: Ulusumuz, “Tommiks”, “Teksas”, “Baltalı İlah Zagor ve yiyip yiyip doymayan arkadaşı Çiko” kültürüyle yetiştirildiği için, yetmiş üç buçuk milyon vatan evladı yerine, bu yasayı yürürlükten kaldıracak bir kahraman beklenmektedir. Gönder Yarabbi! Amiiin.