Üç kuruşluk ekmek hırsızını, karısını öldüreni, komşusunu döveni, kaza yapanı yazarsınız, kimseden ses çıkmaz.Belediye Başkanını, parti başkanlarını, oda başkanlarını bürokratları yazarsın. “Gör bak, bu yanlış, onu öyle yapma” dersin kabahatin en büyüğü sendedir.
“Ya.. yazmasan ne olur!. Hiç mi hatırımız yok! Yeri geldiğinde destek vermiyor muyuz!”
Bakarsınız, çok yakın, gerçekten dost bildiğiniz kişiler araya girer.. Onlar adına da üzülürsünüz! Etrafınızı saran şakşakçılar saptırıverirler verilen mesajları…korku sarar her birini.Neme lazım yalanlarla ördüğünüz o güzel renkli ortamınız bozulmasın yazdıklarımızla.
 
Evet, gazeteciden dost olmaz ama,
“Zaten herkes de gazeteci ile dost olamaz!”
 
            Nefes alıp verdiğim bu yaşama alanımda en kolay işin köşeyi dönmeyi yüzsüzce becerebilmek olduğunu gördüm.Yüzünüzü saran deri insan derisi değilse korkmayın.
Evimde oturup ailem ile ilgilenmek yerine Donkişotluğu tercih etmem bazı yüzsüzleri ve kovanlarına çomak sokarak kızdırdığım zati muhteremleri baya baya rahatsız ettiğinin farkındayım. Memlekete hayırlı olmak için görevlerini layıkı ile yapan bu kişiler gazetemize atacak çamur bulamadıkları için kendileri nasıl birilerinin tarafı ise şakşakçısı ise gazetemizi de öyle görmeye başladılar. Öyle inandırmışlar ki kendilerine bu yalan düzeneğe onlar doğru karşısındakiler yanlış.
Bu ülkede yalan söylemek kolay, doğruyu söylemek, doğruyu yazmak ise cesaret istiyor. Ve biz sinmiş ve sindirilmiş olanların kendinin söylemediği doğrularını söylüyor,yazıyor, rezilliklerin üzerine gidiyoruz. Donkişotluk ben ve benim gibi gerçek gazetecilerin görevidir. Alışılmış şakşakçı gazeteciyim diye dolananlardan farkımız budur. Gazetecinin ne koşullar altında görev yaptığı, maddi ve manevi sıkıntıları pek bilinmez.
Bir başka sıkıntıda nüfus yoğunluğu az olan bir bölgede yaşamamamız. Önünüze gelen haberin taraflarını mutlaka tanıyorsunuz veya tanımıyorsanız bile biliyorsunuz. Bugüne kadar haber değeri olan bir şeyi örtbas etmedik. Falanca ne der, filanca ile aramız bozulur diye bir değerlendirme içinde olmadık. Yine kimseyi kasıtlı ve taraflı haber konusu yapmadık. Çıkmış haberlere ilişkin gelen açıklamalar var ise tereddüt dahi etmeden yayınladık. Ancak konuya muhatap kişiler açıklamada bulunmadılarsa bu da onların suçu, bizim değil.
Bütün bunlara rağmen taraflı ve yalan haber yaptığımız iftiralarına maruz kaldık. Ama bu kişilere buyurun mahkeme önünde hesaplaşalım dediğimiz zamanda nedense Adliye ye herhangi bir başvuruları olmadı.
Toplum liderliğine heveslenip koltuklarına yerleşenler, öfkelenmeye, tavır almanıza hakkınız yoktur. Yöneticiliğe, liderliğe soyunanlar benimde canım var derse. O zaman ne yönetici ne lider olacak. Adam gibi adam olman için önce konumunu bilecek, bir adım geri atarak, ince eleyip sık dokuyacak, sakince düşünecek, ona göre adımını atacak. Gergin ip, çabuk kopar bizden söylemesi.
……………
Yeri gelmişken “….Yerel Güç Gazetesini mahkemeye verdi” diye manşetinde yer veren müsvettenin sahibine sesleniyorum “Gün olur devran döner.” Acıyan bir yerlerin daha çok acıyacak varlığımızla.
Bir de CHP Ödemiş eski belediye meclis üyelerinden namı diyar müzevir müzeyyen ( mahallenin muhtarlarında ki dedikoducu karakter) gazetemize hayali olarak ortak olan kişilerin varlığından bahsediyormuş. Bunu yaparken gazetemizi karalamaksa maksadın orası kolay biz de senin atacağın imzalar karşılığında neleri istediğini yazarız.
Müstear isimli yazarlarımıza takanlara var birde lafım. Tire’de gerçek dost olduğunu göstermeye çalışan yazarımız İlker Toprağı bilen biliyor, olgun deniz günebakan da açıkladı kim olduğunu. Başınız göğe erdiyse yazarlarımız müstear isimle yazmaya devam edecekler. Sizlerde artık kim olduklarına, gazetemizin neci olduğuna değil yazıların içeriğine yorum getirirsiniz.
Bu sözüm Olgun Deniz Günebakan’a yorum yazdığını sanan ancak gazetemize hakaretlerde bulunan ve Facebookta kurulan bir gruptaki zatı muhterem birkaç seviyesize. CHP’li olduğunu iddia ederek yorumda bulunan zatı muhteremler kişisel sıkıntılarınızı CHP’ye mal etmeyiniz. Herkesin bir partisi, grubu vardır. Vardır ancak o parti ya da gruptakiler sizin gibi düşünmek zorunda değiller. Sizin yorumlarınıza bakıldığında mevcut Belediye Başkanı hala CHP zırhını çıkartamamış oluyor.Yani sadece CHP’lilerin başkanı oluyor ‘gerisi Fas’ta kayısı’. Sayın Başkan Bekir Keskin bu zatı muhteremlerden haberiniz yoksa olsun istedik. Bir talepleri olabilir sizden kendilerinin, fazlasıyla dost görünmeye çalıştılar.
Yeri ve zamanı geçti ama ben yinede bir hatırlatma yapayım. Ödemiş Emniyet Müdürlüğü’nün düzenlemiş olduğu gazetemizin de destek verdiği bahar şenliklerinde Ulus Meydanında çevre ve gürültü kirliliği diye kendilerini yırtanlar, gazetelerde demeç verip köşelerinde yazı yazanlar Tayyare ve 3 Eylül Parkı’na aynı çadırlar kurulduğunda müzik yapıldığında neden yırtmadılar kendilerini, vatandaşı düşünen zatı muhteremlere soruyoruz? Demek ki dert vatandaşın derdi değil sizin derdinizmiş. Ulus Meydanında oturanlar insan Tayyare ve 3 Eylül Parkı etrafında yaşayanlar insan değil. Ayrıca Ödemiş Eski Belediye Başkanı Mahmut Badem zamanında kurulan bu tarz çadırlar karşısında belediye başkanlığı makamına kadar girip bu sergilerin kapanmasını sağlayan demokratik görünenleri bu sefer göremedik.
…………………………..
            Diyorlar ki ülke elden gidiyor, işsizlik, borçlar…bunları yazın bırakın yereli. E be çok bilmiş teknolojinin tam donanımlı yaratığı onu da sen yaz bize laf atana kadar. Bir de demezler mi AK Parti hükümeti ortalığı bu hale getirdi.Peki AK Parti bu hale getirirken memleketi sen ne yapıyordun?
Mevcut AK Partili olmayan belediye başkanlarını eleştirmeye hakkınız yok diyorsun. Vallahi doğru söylüyorsun. Benim ayşe teyzemin mahallesinde ki çöpler iki gün alınmamış, çekinerek girdiği daire ya da belediye kapılarından horlanarak geri gönderilmiş, onun verdiği vergiler işe yaramayanlara maaş olarak verilmiş, çıkar kapısı haline dönüşmüş ortamlar oluşturulmuş, maaşlarından hariç kimilerinin el altından yaptığı işlerden kazanç haline dönüştürülmüş, bir iken 3 denilmiş, amcasının kızı amcasının oğlu gelsin gerisi neylerse eylesin, iş yapmasın, yeter ki sigortası olsun maaşı olsun denilmiş, büfeler birilerine peşkeş çekilmiş, arazilerin peşine düşülmüş, ….kimin umurunda.
            Çıkarları olan yalakalık yapar, yalana doğru der dost gibi görünür. Gerçek dostunuzun kim olduğunu yakındır görmeniz bu gidişle.
           
………………………….
 
Bir gezisinde, programda olmadığı halde Kütahya’da zorla durdurmuşlar Demirel’i...
Daha otobüsten iner inmez ne görsün!
“Karşısında dansöz oynatıyorlar!”
Aynı anda gazetecilerin flasları patlıyor.
Ertesi gün bazı gazetelerde haber başlıkları şöyle çıkıyor:
“Demirel, Kütahya’da dansöz oynattı!..”
Bunun üzerine Demirel “Gazeteciden dost olmaz!” sözünü söyler.
 
Gazeteci ile birlikte polisle de dost olunmayacağı pek çok kişinin dilindedir. Bunların dışındaki her meslek grubundakiler ile dost olabilirsiniz. Öylesine yaygınlaşmış bir olgu ki, bazen kendimizden de kuşku duyuyoruz. Yine de istisnaların kaideyi bozmayacağına inanıyoruz..
Peki dost olduğumuzda dostlarımız bizden ne bekliyor?
Ben biliyorum dostlarımızın kusurlarını görmezlikten gelmemizi.
Bu duyarsızlıkla dostluk olur mu?
Bize göre olmaz! “Öyleyse Demirel haklı...”
 
…………………………….
Ömrümüzden bir yıl daha geçti. Yerel Güç Gazetesi olarak bir yıl içerisinde yaşadığımız birçok sıkıntıyı geride bıraktık. Havzanın güçlü gazetesi olma yolunda yaptığımız çalışmalar son hızıyla devam ediyor. Tire büromuzdan sonra Kiraz büromuzu da açtık. Çok yakında Bayındır ve Beydağ’da da açacağımız temsilcilik bürolarımız ile faaliyetlerimizi etkin bir şekilde sürdüreceğiz. Bu yolda yürürken bizlere destek veren siz değerli okurlarımıza ayrıca gerçek dostlarımıza sonsuz teşekkür ediyor yeni yılda tüm umutların gerçeğe dönüşmesini diliyorum.
Haberciliği ilkelerimiz doğrultusunda yapmaya devam edeceğiz. Kimseye dostta değiliz, düşmanda değiliz.
             Saygı ve sevgilerimle
 
…………………..
Çok az kişi, arkadaşlarının onaylamamasına, meslektaşlarının dışlamasına, toplumun gazabına göğüs gerebilme cesaretine sahiptir.
Bu ahlaki cesaret savaşta yiğitlikten ya da büyük zekadan çok daha nadir bulunan bir özelliktir.
Buna rağmen dünyayı değiştirmeye çalışanlar için hayati öneme sahip ve olmazsa olmaz bir niteliktir.
Robert Kennedy