24 Ocak bizler için Uğur’suz ve uğursuz günlerdir. Bildiğiniz gibi değerli aydın, gazeteci-yazar Uğur Mumcu 24 Ocak 1993’de karanlık ellerce vahşice öldürüldü. Yalnız o mu? Kubilay, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Çetin Emeç, Necip Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okkan, Eşref Bitlis, Cem Ersever, Mustafa Yücel Özbilgin ve daha nice isimsiz şehidimiz aynı şekilde katledildi. Hem de “Allah’ın verdiği canı, Allah alır.” diyen bazı Müslüman geçinen sahte Müslümanlarca. Gerçek Müslümanlara sözüm yok.

“Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz.” diyen Uğur Mumcu, ölümünden önce kaleme aldığı “Mossad ve Barzani” başlıklı yazısında Barzani ile İsrail arasındaki çok ilginç bir bağlantıyı açığa çıkarıyordu. 8 Ocak 1993’deki “Ültimatom" başlıklı yazısında ise ''Yakında Kürt Milliyetçileri ile istihbarat örgütleri arasındaki ilişkilere ışık tutacak çok ilginç belgeleri açıklayacağını'' söylüyordu. Ne yazık ki açıklamasına fırsat vermediler. 24 Ocak 1993’te arabasına konan C–4 tipi bir bomba ile onu katlettiler.

Kimdi Uğur Mumcu? Yaşamı boyunca her türlü haksızlıkla, yolsuzlukla, gericilerle, döneklerle mücadele etmiş, onların kirli işlerini ortaya çıkarmış, her şartta Atatürkçülüğü, laikliği, demokrasiyi ve tam bağımsız Türkiye’yi savunmuş aydın bir gazeteciydi. Hep Türkiye’yi bekleyen tehlikelere işaret etti, haklı çıktı. Ancak katledildi. Ölümünün üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen katilleri, ne yazık ki devletin söz vermesine rağmen hâlâ bulunamadı. Her faili meçhul cinayet gibi. 

Uğur Mumcu’yu kim veya kimler öldürdü? Olaydan sonra suikastı İslami Hareket Örgütü, İBDA-C, İslami Cihat gibi örgütler üstlendi. Ancak neden, hangi amaçla olduğu aydınlatılamadı. Ardındaki gerçek güçler belirlenemedi. Kardeşi yazar Ceyhan Mumcu, cinayetten önce Uğur Mumcu’nun İsrail elçisi ile görüştüğünü basına gönderdiği açıklamada bildirmiş. Ergenekon iddianamesinin suçlama kurgusuna bakarsanız Uğur Mumcu’yu İlhan Selçuk, Mustafa Balbay ve Cumhuriyetçiler öldürtmüş. Neden mi? Terör olsun da darbeye ‘zemin’ hazırlasın diye. Tıpkı Kubilay olayında olduğu gibi! Uğur Mumcuyu bu topraklar üzerinde gizli çıkarları olan emperyalist güçler katletmiştir. Uğur Mumcu'yu laik, demokratik Cumhuriyeti içlerine sindiremeyen, uygarlıktan nasibini almamış Cumhuriyet düşmanları katletmiştir.

Ülkemizin işgal edildiği günleri unuttuk, uyuduk, gene geldiler! Emperyalist güçler işgal yıllarında yurdumuza açıkça saldırmışlardı. Şimdi maske takarak saldırıyorlar. Atatürk döneminin Şeyh Saitleri, Derviş Mehmetleri, Ali Kemal’leri şimdi kılık değiştirip yeniden ortaya çıktılar. Ulusal devletimiz, birliğimiz parçalanmak isteniyor. Özgürlük ve bağımsızlık bizim karakterimizdir. Biz bu özelliğimizi atalarımızdan aldık ve Mustafa Kemal’den öğrendik. Biz teslim olup, düşman çizmesi yalayan insanlar değiliz. Varlığımıza kastedenler, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı alıp götürüyorlar. Ekmeğimize ve suyumuza göz dikiyorlar. Türk dilini, malını, değerlerimizi aşağılıyorlar. Aşağıdakiler derin uykudayken, yukarıdakiler şeytani bir uyanıklık içinde. Bilgiler kirletiliyor, gerçekler çarpıtılıyor. Madalyalı kahramanlarımız suçlanıp, terörist ve katillere alkış tutuluyor. Kandilden gelen teröristler, Hizbullahçılar halaylar eşliğinde salıveriliyor. Asker ve güvenlik görevlisi şehidimiz için ses yok, ölü bulunan terör örgütü üyeleri için yaygara kopartılıyor. Bu durum şehit ailelerinin yaralarını kanatıyor.

Bir ülkede, özgürlükten, adaletten, hukuktan, adil yargılamadan ve insanca yaşamaktan söz edilemiyorsa o ülkede cinayetlerin aydınlanması beklenemez. Günümüzde ülke çıkarlarını kendi çıkarları üstünde tutacak, karanlığa ışık olacak, cesaretli aydınlara, Abdi İpekçi’lere, Ahmet Taner Kışlalı’lara, Çetin Emeç’lere, Uğur Mumcu’lara, Muammer Aksoy’lara, Bahriye Üçok’lara, dünden daha çok ihtiyacımız var.

Uğur Mumcu sağ olsaydı, günümüzde acaba köşesinde ne yazardı? Sanırım, işçileri sokağa atan faşist yönetim anlayışına karşı Tekel işçilerinin haklı direnişini; Türk Ordusuna karşı yıpratma kampanyası yürütenlerin kimliklerini, finans kaynaklarını, kimler adına çalıştıklarını açığa çıkaran araştırmalarını; medreseleştirilen üniversiteleri, inanç ve dinin yerine akıl ve bilimin neden gerekli olduğunu; bir ülkede yargının bir kesime işleyip bir kesime işleyemediğini veTürkiye Cumhuriyeti’ni bekleyen tehlikeleri, ihanet odaklarını, görevini yerine getirmekte acze düşen yurtseverleri yazardı. 

Gericiliğe, bölücülüğe, işgale, sömürüye, her türlü yozlaşmaya ve yabancılaşmaya ve tüm bunların suçlusu emperyalizme karşı direnmek ve mücadeleyi kazanmak Mustafa Kemal’in manevi mirasçıları olarak hepimizin görevidir. Şimdi derin uykulardan uyanma zamanıdır. Bu ülke, bu Cumhuriyet sahipsiz değildir. Ulusal birliğimize ve kardeşliğimize sahip çıkarak düşmanları gene şaşırtacağız. İlkelerinden asla ödün vermeyen, yiğit ve korkusuz gazeteci Uğur Mumcu, sizleri unutmadık, unutturmayacağız. Hoşça kalın. Saygılarımla.